44.Bölüm

57.3K 3.5K 980
                                    

1,5 ay sonra

Dudağıma açık renk bir ruj sürerken gülümsüyordum. Sonunda yaz tatili gelmişti, kim sevinmezdi ki?

Altımda dizleri yırtık bir kot pantolon, üstümde de düz beyaz bir tişört vardı. Tişörtü pantolonun içine sokmuştum. Hava fazlasıyla sıcak olduğu için saçlarımı at kuyruğu yapmayı tercih etmiştim.

"Kızım, iyice geç kaldın."

Gözlerimi devirdim. "Karneleri geç veriyorlar, oraya gidip boş boş beklemek istemiyorum."

"Baran mı alacak seni?"

"Evet."

Ailem, özellikle babam, 1,5 ayda Baran'a iyice alışmıştı. Onu daha iyi tanıyabilmek adına durmadan eve çağırıyordu ve maç izliyorlardı. Neredeyse Baran'la benden daha çok vakit geçiriyordu.

Bu sırada son sınavlarımız da bitmişti ve Baran hepsinden yüksek not alarak annesini ilişkimizin devam etmesi için ikna edebilmişti. Poyraz, defalarca benden ve Baran'dan özür dilemişti. Aynı zamanda aramızdaki mesafeyi korumaya özen gösteriyordu. Onu ara sıra bir kızla konuşurken görüyordum ama aralarında ciddi bir şey var mıydı bilmiyordum.

Telefonuma gelen mesajla aşağı inerken Baran için heyecanlı hissediyordum. Artık lise hayatı sonlanıyordu ve son karnesini alıyordu. Birkaç gün sonra mezuniyet töreni ve balosu olacaktı, daha sonra da üniversite sınavına girecekti. Hayatımızdaki aksiyon bundan ibaretti.

Ön kapıyı açıp bindikten sonra yanağına bir öpücük kondurdum. Gülümsemeye çalışarak "Günaydın." dediğinde kaşlarımı çattım. "Bir şey mi oldu?"

"Yok, uykum var sadece." dediğinde pek inandığım söylenemezdi ama üstüne gitmek istememiştim.

"Okuldan sonra bir şey yapıyor muyuz? Geçen gün Hakan öyle bir şeyler diyordu."

"İstersen gideriz. Bir de benim mezuniyet için takım elbise bakmam gerekiyor, yardım eder misin?"

"Tabi ki ederim." deyip birkaç saniye sustum. "Balodaki eşin ben olacağım, değil mi?"

Baran bana sanki karşısında bir uzaylı varmış gibi baktı. "Yok, sevgilim sensin ama baloya Melek'i götüreceğim." diye dalga geçtiğinde yüzümü buruşturdum. Düşüncesi bile berbattı.

"Ne bileyim, bana hiç bir şey söylemedin." deyip göz ucuyla ona baktığımda "Şimdi anladım, sen özel bir davet bekliyorsun." dedi. Günlerdir ona "Balo var." diye hatırlatıyordum ama tek cevabı "Evet." ya da "Aynen." oluyordu.

"Sonunda anladın Baran. Hakan, Pelin'e sormuş mesela."

Direksiyonu sağa yatırıp "Onlar ne yaparsa biz de mi aynısı yapacağız? Mesela sevişseler biz de mi sevişeceğiz? Eğer öyleyse Hakan ve Pelin'e baskı yapabilirim." dediğinde kolunu çimdikledim.

"Tamam, o zaman soruyorum. Benimle baloya gelir misin?" Sırıtmaya başlayıp camdan baktım bir süre. Çantamdan güneş gözlüğümü çıkarırken Baran bana tip tip bakıyordu. "Gelmeyeceksin herhalde."

Gözlüğü gözüme takıp "Geleceğim, sadece hayatımda ilk defa böyle bir teklif aldığım için tadını çıkarmak istedim." dediğimde güldü ve "Geleceksin ama hâlâ kıyafetin yok." dedi. Her şeyin farkına o an varmıştım. Baloya 4 gün vardı ama benim giyecek bir elbisem yoktu. "Karneleri alır almaz alışveriş merkezine gidiyoruz!"

•••

Sınıfa girdiğimde sınıfın yarısı henüz gelmemişti, olanlar da fazlasıyla mutlu görünüyordu.

5 NUMARAOnde as histórias ganham vida. Descobre agora