25.Bölüm

69.1K 3.5K 1.5K
                                    

Zaten hızlı atan kalbim daha da hızlanırken telefonu açıp açmamak arasında kaldım. Kızlar durumunu görüp yanıma geldikten sonra arayanı gördüklerinde çığlık atmışlardı. "Açsana kızım!"

"Ne diyeceğim?" diye sorup telefonu aldığımda Hale "Alo diyebilirsin mesela!" diye bağırdı. Yanlarında rahat konuşamayacağımı bildiğim için mutfağa girdim ve telefonu kulağıma götürdüm. "Alo?"

Bir süre sessizlik olduğunda tekrar konuşmayı düşünmüştüm ama çok geçmeden cevap vermişti. "Neden nefes nefesesin? Bir şey mi oldu?"

"Yok, şey, yetişmek için koşmam gerekti."

"Ne yapıyorsun? Evde misin?"

"Pelinlerdeyim. Bu gece burada kalacağım. Sen ne yapıyorsun? Kamp nasıl?"

"Fena değil. Test çözmediğimiz zamanlar dışında her şey güzel."

"Çözüyorsun, değil mi? Eğer bir soru bile çözmeden gelirsen seni çok kötü yaparım." Zeki olduğunu biliyordum ama yine de çalışması gerektiğini düşünüyordum.

"Çözüyorum, merak etme. Soru çözmek aklımı bazı düşüncelerden uzaklaştırmamı sağlıyor."

"Neden aradın?" diye sordum pat diye.

"Aramamalı mıydım?"

"O yüzden değil, bir sebebi var mı merak ettim."

"Sadece sesini duymak istedim."

Gülümseme isteğimi bastırıp ciddi bir şekilde "Benim gitmem gerekiyor, Pelin çağırıyor." dedim.

"O zaman iyi geceler."

"Sana da." deyip telefonu kapattıktan sonra saçma sapan dans hareketleri yapmaya başladım. Konuşmamın bittiğini fark eden Hale ve Pelin mutfağa girince bana garip bakışlar atmışlardı. Aralarından geçip salona ilerlerken gülümsüyordum. "Sesimi duymak istemiş."

•••

Giray'dan

Pazar günü, yani gitme günü geldiğinde odada ilk kalkan kişi bendim. Henüz kahvaltıya inmemize ve yola çıkmamıza vakit vardı, bu yüzden kendime gelmek için balkondaki koltukta telefonuma bakıyordum.

Uyanma sebebim yanımda uyuyan Hakan'ın beni tekmelemesiydi. Bu da yetmiyormuş gibi kolunu karnıma atarak bana sarılmaya çalışmıştı. Onu sertçe ittirsem de uyanmamıştı, ben de daha fazla dayanamayıp balkona çıkmıştım.

Baran dün gece odaya geç gelmişti. Sanırım o sırada Hakan uyuyordu, ben de dalmak üzereydim ama Baran'ın odaya girişini ve gülümseyerek yaptığı saçma sapan hareketleri kısık gözlerimle görebilmiştim. Mutluluğunun sebebini uyandığında sormayı planlıyordum.

Giyinip saçlarımı düzelttikten sonra kız arkadaşımın mesajıyla birlikte odadan çıkmak zorunda kaldım. İnsanlar yavaş yavaş kahvaltıya gelmeye başlamıştı.

Zeynep'le karşılıklı oturduktan sonra bana "Maçınız hangi gündü?" diye sordu.

"Salı. Gelecek misin?"

"Sanırım gelemeyeceğim, o gün doktor randevum var."

Telaşla "Ne doktoru?" diye sorduğumda kıkırdayıp "Merak etme, ölmüyorum." diye yanıtladı.

Yanımdaki sandalye çekilince ve masaya bir tabak konunca Baran ve Hakan'ın geldiğini gördüm. Hakan anlayışla "Rahatsız ediyorsak başka masaya gidebiliriz." dediğinde Baran sadece gülümsüyordu ama kesinlikle bize değil, başka bir şeye gülümsüyordu.

5 NUMARAWhere stories live. Discover now