31.Bölüm

83.7K 4.6K 2.6K
                                    

ÖNEMLİ!! Bu hafta sınav haftam olduğu için perşembeye yeni bölümü yetiştiremeyeceğim. YENİ BÖLÜM CUMA GELECEK. 1 gün geciktireceğim için bu bölümün güzel olması için elimden geleni yaptım. Oy vermeyi unutmayın lütfen❤️

Multimedia Baran😍

Oyundan kasıtlarının hırsız-polis olduğu aklıma gelecek en son şeydi. Onlardan kesinlikle şişe çevirmece tarzında oyunlar beklemiştim.

Bu oyun genellikle kağıtlarla oynanan bir oyun olarak bilinse de sokakta oynanan versiyonu da vardı. Kişiler; polisler ve hırsızlar olmak üzere 2 takıma ayrılıyordu. Hırsızlar kaçmaya başladıktan sonra polisler onları yakalamaya çalışıyordu ve yakaladıklarında kararlaştırdıkları bir bölgeye götürüyorlardı. Yakalanmamış olan hırsızlar ise gelip yakalananları kurtarabiliyordu. Oyun, polisler tüm hırsızları yakalayana kadar devam ediyordu. En azından bizim oynadığımız versiyon böyleydi.

On altı kişiydik ve sekize sekiz ayrılmıştık. Ben hırsızdım, Baran ise polisti. Poyraz'la Melek de oynuyordu ve ikisi de hırsızdı.

Baran, "Seni kendi ellerimle hapse atacağım Mira." deyip sırıttığında "İçeri girme vaktimiz gelmeden beni yakalayamayacaksın." dedim. 17-18 yaşlarındaki insanların bu oyunu fazla ciddiye alması biraz komikti ama elimizde değildi.

Tabi ki tüm gece dışarda kalmayacaktık. Hatta 1 saat sonra hocaların gelip bizi içeri sokacaklarını biliyordum. Eğer o saat gelmeden polisler bizi yakalayamazsa biz kazanacaktık.

"Evet, artık başlıyoruz. Hırsızlar kaçmaya başladıktan 10 saniye sonra polisler de peşlerinden gitmeye başlayacak."

Oyunu biri başlattığında benimle beraber 7 kişi daha koşmaya başlamıştı. Poyraz'la birlikte kaçıyorduk ve Melek de peşimize takılmıştı. "Böyle çok çabuk yakalanırız." diye mırıldandım.

"O zaman sen gidebilirsin." diyen Melek'e sinirle bakarak "Öyle yapacağım zaten." dediğimde Poyraz beni durdurmuştu. "Mira, gitme."

Derin bir nefes alıp "Sırf senin için kalacağım." dedim. Kendimize saklanacak bir şey bulurken polislerin peşimizden gelmeye başladıklarının farkındaydık. Başka bir polisin beni yakalamasına katlanabilirdim ama Baran'a asla yakalanmak istemiyordum.

"Girin şuraya." Poyraz'ın talimatına uyup Melek'le saklandığımızda Poyraz'a yer kalmamıştı. "Başka yere saklanalım."

"Hayır, siz burada kalın. Ben başka yere gideceğim."

"Beni Melek'le mi bırakacaksın?" diye fısıltıyla bağırsam da gerçekten gitmişti. Melek ve ben yan yanaydık ve baş başaydık, bu iyiye alamet değildi.

"Ben de çok meraklı değilim seninle kalmaya." dediğinde "Susar mısın? Yakalanacağız." dedim.

"Senin yakalanmanı istiyorum zaten." deyip beni saklandığımız yerden dışarı atınca kabak gibi ortada kalmıştım. Melek'e her ne kadar saydırmak istesem de anında yakalanmak istemiyorsam susmalıydım.

Kendime saklanacak başka bir şey ararken arkamdan gelen ayak seslerini duyunca çığlık atarak kaçmaya başladım. "Mira mal mısın? Benim!"

Bizim sınıftan ve hırsız olan kızı gördüğümde derin bir nefes almıştım ama bir yerlerden sesler duyuyordum. "Çığlık sesi geldi, sanırım bir hırsız yakalandı."

Baran'ın bağıran sesini duyunca gözlerimi pörtlettim. "Ben kontrol ederim!"

"Sen git, benim kaçmam lazım." deyip tekrar koşmaya başladığımda saklanabileceğim bir ağaç bulmaya çalışıyordum ama bulunduğum yerdekilerin gövdesi çok inceydi ve yaprakları azdı. Küfür ede ede koşmaya devam ederken arkamdan koşan ayak sesleriyle daha da hızlandım.

5 NUMARAWhere stories live. Discover now