Tılsım

140K 5.1K 1.2K
                                    

BÖLÜM 4

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 4

SAHNE: HAYAL Mİ GERÇEK Mİ

"Aşağıya in!."

Baran odaya girdiği anda ayağa kalktım. Bana öfkeli bir bakış atarken ne olduğunu anlamaya çalışmıştım. Sabah uyandığımızda aramızda soğuk bir savaş gerçekleşmiş, savaşın galibi be olmuştum. Lafta incelik olsun diye beni götürdüğü kahvaltından kan kusarak geri döndüğümüzde yaptığı tek şey beni kapı da bırakıp gitmek olmuştu. Başta eve hiç girmek istemesem de son bir kararla doğrudan odaya çıkmış, bunu yaparken de kimsenin yüzüne dahi bakmamıştım. Akşama kadar yalnızca hizmetli kadın gelerek sürekli yemek yemem konusunda ısrarcı bir tutum sergilemişti.

"Kime diyorum, aval aval bakacağına in aşağıya yemek hazır"

Bana yükselerek her söylediğini yaptıramazdı."Ben, senin hizmetçin değilim. Bana köle muamelesi yapamazsın." Dedim üstüne basa basa . Asla bu adamın altında ne ezilirim ne de taviz verirdim. Baran sözlerime karşılık gömleğinin kolunu bükerek bana doğru yürüdü.

"Bak kızım, benimde sabrımın bir sınırı var. Sabrımı zorlama."

Zorlarsan ne olacaktı. Yine tokat mı atacaktın. Korkmadan yüzene bakmaya devam ederek "Ben, senin hizmetçin değilim Baran Ağa. "Dedim bir daha inatla. "Bana bak kızım, sabrımın son demlerindeyim. Bu evde yaşıyorsan bu evin kurallarına harfiyen uyacaksın." Bunları söylerken dibime kadar sokulmuştu. Sıcaklığını hissettiğim an ondan uzaklaştım. ,  Boşuna vicdan azabı duyuyordum, yalnızca elini yaraladı diye ona acımayacaktım, bu adam sonuna kadar hak etmişti.

"Şimdi aşağıya inecek ve o masaya herkesle beraber oturacaksın... "  Uzaktan biri tipine baksa İstanbul beyefendisi sanırdı ama içi bomboştu. "Tabi ya siz erkeksiniz yaparsınız, kadının ağzının üstüne bir tane yapıştır köşeye çekilmesini beklersiniz . Çünkü o kadın, çünkü o aciz, sizin gözünüzde her kadın bir kukla değil mi?"

"Olayı SAPITMA Miray! Senden istediğim tek şey yemeğe katılman."

"Koskoca Baran Ağa, buraların en yakışıklısı...Okumuş, tahsil görmüş, görgülü kişi değil mi, lütfen yanlışım varsa düzelt..."dedim kinayeli şekilde gülerek bu adam korkuluk değneği bile olmazdı.

"Haddini bil"

"Bilmiyorum bildirsene... Dur dün hep sola çalıştın bu sefer sağ yanağıma vur allık olur."diyerek sağ yanağımı ona doğru döndüm. Sinirden gözlerinin içi kan kırmızısı olduğunu biliyordum. Ondan hareket gelmeyince yüzüne baktım, ellerini yumruk yapmış derin derin nefes alıyordu.

Baran "Benimle gel..."diyerek bileğimden çekiştirerek odadan dışarı çıkardı. Beni neredeyse sürükleyerek yürütmeye çalışıyordu. Etrafta birkaç kişi olduğu için sesimi çıkarmadım. Merdivenlerden hızlıca inip beni mutfağın önüne bıraktığında"Anne, bu kıza yol yordam öğret. Ben öğretirsem çok kötü olur."diyerek bağırdı. Artık herkes bize bakıyordu. Başta babası. Beni olduğum yerde bırakıp babasının yanına ilerledi.

"Gel güzel kızım. "

Annesi beni sevecen bir şekilde çağırmasa ölürdüm de yerimden kıpırdamazdım.Sırf onun hatırı için başımı sallayarak mutfağa girdim. "Sen onun kusuruna bakma kızım. Benim oğlanın damarına basınca böyle yapıyor. Sen merak etme siniri geçicidir. Az sonra yaptığının farkına varıp pişman olur. " Zoraki bir gülümse gönderdim yaşlı kadına. "Al kızım sen bu salata tabağını masaya götür . Zaten her şey hazır. Beraberce güzel bir yemek yiyelim. "

Sen, bu yaşlı kadına dua et  Baran Ağa yoksa asla yapmazdım. Kadının elindeki tabağı alıp mutfaktan çıkarak  masaya doğru yöneldim. Mehmet Ağa baş köşede kurulmuş oturuyordu. Ağır adımlarla gidip salata tabağını boş yere koydum. Ben, ayakta beklerken. Fatma hanim gelerek "Kızım hadi geç otur, öğle yemeği de yemedin."demişti Fatma hanim oturunca bende yanına oturmuştum ki tâki kükreme sesiyle yerimden sıçrayana kadar.

"Kalk, kedini bilmez. Sen kimsin de benimle aynı masaya oturursun. Bir daha sakın böyle bir hataya kalkışma senin yerin hizmetçilerin yani." Mehmet Ağa bağırdığında aklım yerimden çıkmıştı. Ondan böylesine ağır bir tepki beklemezken yüreğim ağzıma gelmişti. Anında oturduğum yerden kalkıp Baran'a baktım.

'Sen ne dersin bey bu kız gelinimiz."

"Ne gelini hanım. Tecavüzcünün kardeşi benim gelinim olamaz. Ben, size söyledim . Sizde bu kıza söyleyin haddini bilsin... Gerekmedikçe karışma dahi çıkmasın. "Mehmet Ağa yeniden sesini yükselterek masaya koyduğum salata tabağını aldığı gibi yere fırlattı. Bir kez daha irkilmiştim.

Yine de gururumdan ödün vermeden oğlunun gözlerinin içine bakarak "Haklısınız Mehmet Ağa , tecavüzcülerle aynı masada oturulmaz..."demekle kalmayarak hızla yanlarından ayrıldım. Koşar adımlarla odaya girip kapıyı çarptığımda elimi deli gibi atana kalbimin üstüne koymuştum. Madem Baran Ağa hiç oralı olmuyordu sözlerime de bir zahmet katlanacaktı.

"Hepinizden nefret ediyorum hepinizden...."Ben söylenmeye devam ederken arkamdan hızla kapı açılıp çarptı. Arkamı dönmemle kendimi duvara yapışık vaziyette bulmam bir olmuştu. 

"Lan sen eceline mi susadın!..."

Ne olduğunu dahi anlamadan Baran üstüme abanmış nefes almamı dâhi engelliyordu. Ama yinede korkusuz şekilde "Evet, susadım. öldürsene, öldür, bende kurtulayım sizde "Demiştim gözlerine hiç korkmadan bakıyordum. Bunlar hiçti Baran Ağa.

"Dua et kadınsın yoksa kırılmadık kemiğini bırakmazdım...."

"Asıl sen dua et kadınım yoksa..."

"Son kez uyarıyorum haddini bileceksin..."

"Bende son kez uyarıyorum bana dokunma, senden tiksiniyorum. Bana dokunmana tahammülüm yok ."

Baran "Ya öyle mi?" diyerek tekrar üstüme abanarak dudaklarıma yapıştı. Öpüyor mu  sömürüyor mu belli bile değildi.Tek bildiğim canımın yanıyor olmasıydı. Benden uzaklaşsın diye var gücümle onu kendimden iteklemeye çalıştım ama gücüm yetmedi. Bende kollarına tırnaklarımı geçirdim. Daha çok abandı.

Son bir kez daha "Bar...an"diyerek daha çok tırnağımı geçirdim. Tırnaklarım uzundu bu da derisine geçmeye yetecek kadar güç demekti. Bir an geri çekilir gibi olsa da dudağımı araladığımda ilk fırsatta alt dudağımı sömürmeye başladı. Tırnaklarımı kolundan çektim. Baran da hızını azalttı. Karşı gelmezsem belki de bırakırdı diye düşünmüştüm tam da düşündüğüm gibi oldu sadece on saniye sonra öpmeyi kesti. Bulduğum ilk fırsatta sol yanağına tokat attım. Başını yan tarafa doğru çevirerek eliyle sol yanağına dokundu.

"Bir daha sakin bana bunu yapma, sakın!"

 Koşarak kendimi lavaboya atıp hemen kapıyı kilitledim.

Baran, dengesiz adamın tekiydi. Sağı solu belli olmazdı. Nefes nefese içeri girdiğim gibi sırtımı kapıya verip yere oturdum. "Tiksiniyorum senden..."diyerek elimin tersiyle dudağımı sildim. Sırf o duymasın diye sessiz sessiz ağlamaya başladım...

"Hepinizden nefret ediyorum."

Nefret!


Şu hayatta aşk herkese denk düşmez, onu kaybetmeden önce kadir kıymet bilmek gerekir.


BARAN BEY 🚬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin