Bölüm 17 👑

92.1K 4K 413
                                    

Saatler öncesi...

"Yatmak istemiyorum çıkarın artık buradan beni."

Bir kez daha isyanla hemşireye söylendim. Ama hiç oralı değildi. Kolumda ki serumu çıkardıktan sonra bana bakarak "Üzgünüm benim yapabildiğim bir şey yok. Doktorunuzla konuşun." demesiyle odadan çıktı. Pis kadın ne olacak.

Kapı kapanmadan içeriye mendebur kocam girdi. Ne oluyor bu adama ya sürekli etrafta sırıtarak yürüyor. Kafasına meteor mu düştü?. Hayır, eskiden laf sokardım bir iki tepki verirdi şimdi gülüp geçiyor. Karşıma geçip sırıtarak ellerini cebine soktu.

"Ne o yine ne planlar kuruyorsun? "

Ah planlarımı bir bilsen korkudan dudağın uçuklardı ama neyse şimdilik susuyorum ama ilk fırsatta aklıma koyduğum şeyi yapacağım.

"Seni nasıl olur da öldürürüm diye düşünüyordum. Maalesef bir yol bulamadım..."

"Silah olabilir."

"Ne?"

"Sordun söylüyorum silah olabilir ya da zehir. Geride iz bırakma sonra mahpuslar da çürürsün karıcığım."

Cidden bu adamı öldürsem kaç yıl yerim ki belki de ödül verirler dünyayı bir pislikten kurtardım diye.

" Tam olarak nerede gülmem lazımdı ben olayı kaçırdım da."

"Sen, gülebiliyor musun ki öyle yeteneklerin var mı?"

"Ha ha ha ha... O derece yani."

"Beceremiyorsun ne yaparsın gülmek herkese yakışmıyor."

"Ben, hastayım tamam mı şuan sana laf yetiştiremeyeceğim. İyileşince gel."

"Yanından bir yere ayrılamıyorum ki Babam yasak koydu. Neyse ki bugün çıkıyorsun..."

"Cidden bugün çıkıyor muyum, Oh be sonunda senden kurtuluyorum."

"Evet, çıkacaksın doktor son kontrolleri yapsın hemen çıkarız."

"Sonunda ya şükürler olsun." dedim. Sevimsiz kocama. Adam hiç oralı bile olamadı. İyi ama buradan çıkmadan önce yapmalıyım yapacağımı...

"Seninle önemli bir konu da konuşmam lazım...."

Neden bir anda ciddi olmuştu ki bu hallerinden nefret ediyorum. Hatta komple Baran'dan nefret ediyorum.

" Kesin önemlidir."

"İkimiz için çok önemli Miray. Tamam ben, iyi biri değilim. Sana, hep zararım dokundu. Biliyorum ki beni sevmiyor hatta nefret ediyorsun.."

"Sonunda anladın senden ölesiye nefret ettiğimi..."

"Dinle Miray. Öncelikle şunu bil ki şu saatten sonra sana asla ne zarar veririm ne de kötülüğüm dokunur. Geçmişi düzeltmem. Söylendiği gibi biraz da olacak ile ölüme çare yokmuş. Sen, biliyorum unutmayacak her zaman başıma kalacaksın ama sadece şunu bil istiyorum. O gün kendimi kaybedecek kadar içmeseydim yemin ederim sana dokunmayacaktım... Gel geçmiş günlerimizi..."

"Asla!..duydun mu bende bıraktığın izleri asla unutmam unutamam..."

"Miray, Babam bizden bebek istiyor."

"Ne!.."

"Babam, bebek bekliyor Miray, benden nefret ettiğin adamdan... kulağa hoş gelmese de bu bizim için dönüm noktası olabilir. Böylelikle her şeye yeniden başlayabiliriz..."

"Sus!.. devam etme Sus!.."

"Miray..."

"Şey bana su alır mısın? Acil su içmem lazım." dediğimde etrafına baktıktan sonra. İstemiyordum ondan gelecek hiçbir şey istemiyordum. Artık bardağı taşıran son damlaydı.

"Tamam sen hareket etme hemen alıp geliyorum." dedikten sonra odadan çıktı.

Olduğum yerden zorla da olsa doğruldum. Ayağıma terlikleri giydikten sonra kapıyı yavaşça açtım. Etrafta kimse yoktu. Hemen sağ tarafa hızlı adımlara yürüdüm. O gelmeden uzaklaşmalıydım.

En üst kata çatıya zorda olsa çıkmıştım. Burası belki de bu şehrin en büyük hastanesiydi. Aklımdan geçmişti bunu yapmak ilk evlendiğim gün bana o tokadı attığı an ölmek istedim. Vuruldum ailem beni istemedi yine ölmek istedim. Şimdi de benden bebek bekliyorlardı. Benden bir varis bu asla kabul edemezdim.

Yavaş yavaş ilerledim hava gece karanlığında çok soğuktu. Az sonra Baran, onun ailesi kendi ailem benden sonsuza kadar kurtulacaklardı...

"Miray!.." gelen sesle arkama baktım.Baran, nefes nefese kalmış konuşuyordu. Biraz daha ileri giderek ona döndüm.

"Hoş geldin kocacığım. Merak ettin değil mi nasıl öldüğümü görmek istedin."

"Ne saçmalıyorsun Miray, henüz tam iyileşmedin. Başın dönecek düşeceksin İn oradan..."

"Başımın dönmesine gerek yok sevgili kocam Ben, zaten direk atlayacağım."

"Sen, sandığımdan daha salak çıktın. İntihar etmek nedir biliyor musun cana kıymanın vebalini. Üstelik katil olacaksın kendi canının katili."

"Sende katilsin."

"Lan, ne katili ben kimseyi öldürmedim. Abini, ne ben ne de babam öldürdü. Biz mekana girdiğimiz de zaten ölü yatıyordu."

"Yalan söylüyorsun."

"Eğer öldürseydim. İnan bunu büyük bir gururla söylerdim."

"Bunlar boş laflar Baran Ağa sana inanmıyorum. Şimdi def olup git beni yalnız bırak en azından ölürken huzurlu..."

"Kızım harbi geri zekalısın Sen, ölünce ne olacak mutlu huzurlu mu olacaksın. Sanıyor musun ki cennete gideceksin? Hiç aklına gelmiyor mu cehennem de yanacağın. Söyle Miray söyle değer mi?..."

"Kararlıyım Baran Ağa, ben ölünce hepiniz rahata erersiniz. Baban kına yakar sende yeniden evlenir istediği varisi verirsin. Kendi aileme gelinde onlara hiç bir şey demiyorum..."

"Miray, gel vazgeç Babamla konuşur bebek işini hallederim sana sözüm olsun bu konuda kimse üstüne gelmez. Ailende gelince..."

"Aslında sende haklısın insanın kendi öz ailesi acımazken başları neden sevsin beni..."

"Seni sevmediğimizi de nereden çıkardın?.."

"Abi!.."

"Ya Abi küçük kardeşim demek bana veda etmeden gidecektin öyle mi?.."

"Beni hiç kimse sevmiyor Abi hiç kimse sevmiyor...."

"Ben, seni çok seviyorum kardeşim. Hastane de olduğunu duyar duymaz uçağa bindiğim gibi soluğu burada aldım... Gel Abine Miray, söz veriyorum bundan sonra hep arkanda olacağım beraber bu şehirden gideceğiz. İkimiz!.."

"Miray, benim karım hiç kimse onu benden alamaz Yakup bu öz abisi bile olsa..."

"Karınsa sahip çıksaydın lan bundan sonra kardeşimin yüzü haram sana..."

"Yeter!.."



Aşkın dar ağacında asılmakmış seni sevmek...




BARAN BEY 🚬Where stories live. Discover now