Bölüm 22 🚙

84.7K 3.8K 262
                                    

  "Efendim Baba."

"Oğul nerdesin?"

"İstanbul'dayım Baba, bir kaç küçük işim var."

"Neden haber vermiyorsun eşek sıpası karının durumunu bilmez misin?"

"Baba, hemen geri döneceğim merak etme. Kimseye de söyleme..Ben kapattım..."


Evinin kapısına gelince durdum. Kapı kapalı gibi görünse de açıktı. Sağ elimle hafiften ittim. Acaba bir sorun mu var diye düşünerek kapıdan sessizce içeriye girdiğimde içerde
iki kadın sesi geliyordu. Tam sesleneceğim sırada tanımadığım bir ses geldi durup konuşmaları dinledim

"Baran, sence bunu yer mi?" diye sordu tanıdık gelmeyen kadın sesi

"Saf canım o öyle kabadayı sert abi göründüğüne bakma. Sevdiklerine karşı gözü kör. Eh benimle de yıllarını geçirdi âşık değilse de seviyor bence bebek senden dediğim an sorgulamadan kabul edecektir."

"Peki, bebek kimden. İlerde sorun olmasın?.."

"Şu manken Volkan yok mu ondan ama onun kabul edeceğini sanmıyorum. Neyse Baran, iki güne damlar buraya iki göz yaşı olay bitmiştir..."

"Senden korkulur kızım.."

Aydan, günlerdir çok önemli son kez dâhi olsa görüşelim diyerek tonla mesaj atmıştı.Sinirle ikisi de salona girdim. Beni görünce ikisinin de sesleri solukları kesildi.

"Hayatım sen ne zaman..."derken ceketi hafif kaydırarak bilimdeki silahı gösterdim.

"Bana, seni öldürmem için tek bir sebep söyle..."

"Sevgilim sakinleş..."

"Tek bir sebep!.."

"Çünkü değmem..." dedi. Vay be bu kadın bu kadar zeki miydi?

"Bir daha bana tek bir mesaj atar arar ya da sorarsan canını alırım senin. Boş beynin algıladı mı?"

"Tamam...şey yani aramam.."

"Umarım yapmazsın yoksa seni kimse elimden alamaz Aydan ve unutmadan bebek senin gibi bir annesi olduğu için dünyanın en şansız bebeği olacak. Yazık!.."

Aydan, bu sözümle kötü olarak koltuğa çökmüştü. Verilmiş sadakam varmış ki tam zamanında gelmiştim. Onları arkamda bırakıp evden çıktım.

Kapıyı çekerken de yüzümde gülümseme oluştu. Büyük bir beladan bu kadar kolay kurtulacağımı asla düşünmezdim. İyi oldu bu olay ama yine de acıdım bebeğe. İnşallah aklı başına gelirdi...

***

Uykumun en tatlı yerinde kapı sesiyle uyandım. Yerimden hafif doğrularak kapıya baktım. Kapıda karaltı vardı. Korksam da seslendim.

"Baran!.."

"Öcüü..." diyen sesle başımın altındaki yastığı alıp karaltıya attım. Yine de komikti tabi korkmasaydım.

"Ahmak korkuttun beni neden lambayı açmıyorsun." dediğimde Baran, ışığı açtı. Işık açılınca gözüm kamaşmıştı. "Ah karım beni beklermiş de uyumazmış.."

"Ha ha ha çok komik Baran Ağa... Farkındaysan sese uyandım."

"Bence uyumuyordun. Uyanan kişi uyku sersemi konuşur."dedi bilmiş bilmiş.

" Hiç de bir kere ben yalan söylemiyorum. "

Baran'a bir anda ne olduysa yüzü ciddi bir hal alarak yatağa yaklaştı

"Bana, hiç yalan söyledin mi?" diye sorduğunda yutkundum. Belki de dünyanın en büyük yalanını söyleyerek onu kandırmıştım.

"Hayır, çünkü yalan söyleyecek kadar değerli değilsin gözümde."

Baran, acı bir gülümseme göndererek dolaba yöneldi. Ceketini köşeye atınca hemen ona arkamı döndüm.

Allah aşkına bu adam neden her seferinde yere atıyor çıkardığı kıyafetlerini. Bilinç altında ne var merak ediyorum. Baran'ın bana aldığı muhteşem telefonu elime alarak saate baktım. Saat üç gece yarısını geçiyordu. Arkamda hissettiğim çökme ile bu gece de onun benim yanımda yatacağını anladım.

"Bana döner misin?" diye sordu.

Hayret Baran ve medeniyet. Yavaşça arkamı döndüğümde Baran s,ağ kolunu başının altına almış bana dönük vaziyette yatıyordu.

"Evet..."

"Nasılsın?.." diye sorduğunda aklıma Annem geldi. Baran, bana telefon almıştı. Bende bugün ilk fırsatta Annemi aramış özlem gidermiştim. Yattığım yerden omuz silkerek.

"İyi değilim..."

"Neden, hasta mısın yoksa biri canını mı sıktı?.." diye sorduğunda ağlayarak.

"Annemi özledim!.."

"Hey ağlama!.."

"Elimde değil içimden geliyor."

Baran, parmaklarıyla göz yaşımı silmesi onda belki de tek sevdiğim huy olmuştu

"Miray, istersen Annen ile seni görüştürebilirim." dediğinde sinirle kendim sildim gözyaşlarımı. Annemle konuştum ama yine onlara sinirliydim.

"Hayır, beni bu hale getirenler onlar. Ayaklarını gidecek kadar gurursuz değilim."

"Çok inatçısın."

"İnat değil bunlar gerçekler. Herkesin hayatta bir imtihanı olurmuş bu da benimkisi ben, boyun eğdim. Payıma düşeni çekiyorum. Ama bu değildir ki onları ve seni affedeceğim..."

"Ve çok da kinci."

"Biliyorum kinciyim içimde hep biriktiririm bazen bende nefret ediyorum bu huyumdan ama ne yaparsın can çıkar huy çıkmaz."

"Hadi sen uyu gözlerin kızardı."

"Bana diyene bak seninki çok mu farklı?.."

"İyi öyle olsun beraber uyuyalım."

"Baran, benim okul ne olacak?" diye sordum. Bu konu hep aklımı karıştırıyordu.

"Söz verdim devam edeceksin. Yakında İstanbul'a gideriz..."

"Sevindim."

Baran, son kez elini yüzüme değdirerek yüzümü sildi. Sonra yüzümde elini tutarak dudağını yana kaydırarak güldü.

"Tatlı rüyalar..."

"Sana da..."



       






BARAN BEY 🚬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin