Bölüm 14 💪

92.8K 4.1K 222
                                    

İki gün önce Miray, elin adamına yeşil göz diye hitap edince deliye dönmüştüm. Ayak üstü ilk kez gördüğün adamla bu kadar samimi davranması beni çileden çıkarmıştı.

Adama dalıp ağız burun dağıtsam elime ne geçecekti. Tüm suç Miray'dı. Adamda işittiği sözden ötürü büyük şok yaşamıştı. O gece ya sabır çekerek sonlandırmıştım.

Ertesi gün ise kuzenime gitmiş umduğumdan daha iyi geçmişti. Korkuttuğum gibi Miray, tüm zehrini ona kusmamıştı

En son olarak dün ise sabah erkenden kalkarak şirkete gitmiştim. Hafta içi Mardin'e gitmem gerektiği için yoğun çalışmam gerekiyordu. Ama yine içim rahat etmediği için öğlen olmada eve gelmiştim ki hiç beklemediğim bir manzara ile karşılaştım.

Eve geldiğimde asansör bozuk olduğu için onca kat merdiven çıkmış. Üstüne üstelik anahtarı evde unutmuştum. O sinirle kapıya vuruyordum ki asansörden yardım çığlıkları duydum. Bir süre uğraştıktan sonra Miray'ı kurtarmıştık.

Aslında Miray'a patlayacaktım ki bana sarılması ile tüm öfkem tuzla buz olup girmişti. Özellikle de sarılma faslını evde de devam ettirdiği için ona çok kızamamıştım.

Bugüne gelecek olursak Babam, gelmem yönünde emir verince sabah erkenden şirkete giderek işleri toparlamıştım.

Eve gelip içeriye girer girmez salonda Miray'ı gördüm. Beni görünce şaşırmıştı

"Hazırlan hemen gidiyoruz."

"Neden?.."

"Sana soru sor demedim. Hazırlan çıkıyoruz. "

"Nereye?.."

"Mardin'e gidiyoruz."

"Bu ne böyle ya geleli kaç gün oldu neden gidiyoruz. Hem neden ben geliyorum sen tek git. "

Ne olmuştu dünkü kedi Miray'a aslan mı kesilmişti. Yanina en yakınina kadar giderek.

"Seni burada tek başına bırakacağımı cidden düşünebiliyor musun? "

Miray, ayağa kalktığında ellerini göğsünde birleştirerek kendinden emin bir şekilde konuştu.

"Gayet de düşünebiliyorum. "

"Hazırlan lan üretme."diye bağırdığımda ise Miray, korkudan yerinden sıçrayarak...

"Hödük...kalas...".

Bunun gibi nice hareket yağdıracaktı ki hemen odaya yöneldim. Üstümü değişmem yeterliydi. Hazırlanmak için önce duşa girdim. Yarım saat içinde aşağıya indiğimde Miray, hazırdı.

"Yürü."dediğimde elinde çanta ile yürümeye çalıştı yanina giderek elinden çantayı aldim. "Görende seni aç bırakıyorum sanacak biraz yemek ye kendine bak."dedim. Çantayı alırken elimi görmüş olacak ki....

"Eline ne oldu?"diye sordu. Aslında bir şey olmamıştı küçük bir çizikti. Ama ben yinede alaylı şekilde Miray'a sordum.

"Çok mu üzüldün karıcığım."

"Bana karıcığım deme ve hayır kime ne yaptıysan ben ona üzüldüm.."demişti ama kimseye bir şey yapmamıştım. Bugün kaza sonucu olmuştu.

"Neden beni hiç şaşırtmıyorsun?.. "

"Çünkü değmezsin de ondan."

"Sende kokuyu alıyor musun? "Diye sordum. Derin bir nefes almıştı. Cidden bu kız saftı.

"Ne kokusu?"

"Ölüm kokusu Miray, biraz da çabalarsan sana öbür dünyadan rezervasyon yaptıracağım.."

"Ha ha ha ha... o kadar komik bir kocam var ki sana anlatamam."

"Şanslısın değerimi bil karıcığım... "

"Hay sana da karına da... gücüm yetse san ağız burun dalacağım ama yetmiyor. "

"Çenen yetiyor da artırıyor dövmene gerek yok karıcığım."

Tartışmaların üstüne çoktan evden çıkmış. Araba ile hava alanına doğru gidiyorduk. Artık Miray'a da alışmış sözlerini yadırgamıyordum.

"Bilerek yapıyorsun değil mi?"

" Neyi?"

"Nefret ettiğim halde karım diyorsun tahammül edemiyorum."dediğinde de ışıklar da durmamizdan istifa de ona doğru eğilerek kulağına...

"Belki hoşuma gidiyordur."

"Allah göstermesin... Iyy!.."dediğinde yine sinirlenmiştim. Bu jetonu köşeli olmalı ben ona en son evde karıcığım demiştim. Şimdi yaptığı şey ısıtıp ısıtıp önüme sunuyor olması.

"Kapalı alanda kalmak sana kafa yaptı galiba. Unutma ben senin kocanım . Benden başka yol yok sana.."

"Ne oluyor ya sana ... bir saniye sen beni kıskandın mı yoksa? Tabi ya sen kıskandın..."

" Miray, seni kıskandığım falan yok ama bu demek değil ki istediğin haltı yapacaksın. Benim soy adımı taşırken bundan sonra kimseyle samimi olmak yok. Ben, geniş biri değilim."

"Ben seni gayet iyi anladım Baran Ağa sen Selçuk..."

"Yok lan Selçuk yok.. öldü anladın mı öldü. Bir daha adını ağzını alırsan senin de dilini keserim..."

Bu fazla mı olmuştu. Galiba öyle olmalı ki Miray, sinirlenerek kollarını göğsünde birleştirmişti. Neyse iyi oldu hiç olmazsa biraz kafa dinlerdim.

Şu Selçuk meselesine gelecek olursak. Asansör macerası dışında bir diyalogları olmuş mudur. Dün, site görevlisiyle konuşurken onun adını ve bekar olduğunu söylemişti. Hava alanına geldiğimiz de yanımda yürüyen kıza bakarak.

"Miray!.."

"Seninle konuşmuyorum."

"Az sonra uçağa bineceğiz hiç korkmuyor musun?"

"Hayır, korkmuyorum..."

Bende sadece gülmüştüm. Madem korkmuyordu görelim bakalım. Saatimiz gelince uçakta yerimizi aldık. Miray, uçak hareket etmediği için gayet rahat duruyordu.

"Miray, istersen sana elimi kiralayabilirim..."

"Ha ha ha senin eline ihtiyacım yok ben korkmuyorum."

Miray'ın havası uçak hareket edince sönmüştü. Elimi sıkınca elini elimden çekerek normal şekilde tutmasını sağladım. Böylesi daha iyi demiştim ki Miray, elimi alarak karnının üstüne koydu. Biraz ona yaklaşarak.

"Kira parasını isterim..."

Miray, bana dönerek gözlerini kıstı. Sonra benim gibi bana doğru yaklaşarak.

"Avucunu yala Kocacığım..."

"Senin avcun olacaksa neden olmasın."

"Bir de utanmadan göz kırpıyor pis sapık!."

"Sapıksam elimin sende işi ne?"

"Sadece dua et uçakta insanların içindeyiz yoksa bu eline dişlerimi geçirir sende bende rahata ermiş olurduk."

"Sen, beni seviyorsun bence?.."

"İnan senin beni sevdiğin kadar seviyorum. Ne eksik ne de fazla..."



Sevme beni. Ben, senin beni sevdiğin kadar Sevemem. canın yanar yok olursun.




BARAN BEY 🚬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin