VEDA

90.7K 3.1K 398
                                    

 Aylar sonra...

AŞK YENİDEN!

"Gökçe, bir rahat dur!.."

Biraz daha hareket etmeye devam ederse onunla birlikte yeri boylayacağım. Küçük yeğenimi kucağımda zapt etmeye çalışsam da ayaklarıyla bana vurmaya devam etti. Tek amacı kucağımdan inerek koşmaktı. Annesi yetmiyormuş gibi kızı da beni zıvanadan çıkarmak istiyordu. Biraz daha tepindiğin de tiz sesiyle "İndir!.." diye söylendi. O neden Gökçeyi yanıma aldım diyerek küfür etmek istemiştim. Keşke yanıma Fırat ya da Yiğit'i alsaydım en azından söz dinlerdi. Bu küçük cadıyla baş etmek imkânsız!

"Annen gibi sende de katır inadı var."

 Sonunda pes ederek Gökçeyi yere bıraktığım gibi yokuş aşağıya koşmaya başladı. "Gökçe!.." Yemin ediyorum çocuk katili olacağım. Bir çocuk bu kadar başına buyruk falan olamaz. Artık takım elbiseyle ne kadar gidilirse peşi sıra hızla yürümeye çalıştım... Ta ki Gökçe bir  kadına çarpıncaya kadar.... Başımı gerçekten belaya sokacaktı. 

"Gökçe!." Yeğenimin çarptığı kız Gökçe'yi kucağına alarak bana keskin şekilde bakmaya başladı. Boynunda da bir tane fotoğraf makinesi vardı. Büyük ihtimalle turisti.  Kız Gökçe'yi sarmalayınca derin bir nefes aldım.  Buradan doğruca eve gidecek ona da dondurma falan almayacaktım. Kadından yeğenimi almak için harekete geçtiğimde sanki kendi kızıymış gibi geriledi.

"Siz de kimsiniz?"

"Ben, kucağınızdaki küçük kızın dayısıyım." Gökçe, tanımadığı kadına sarılarak bana dil çıkarınca kaşlarım çatıldı. Neden bu mini yaramaz bana sürekli dil çıkarıyordu. "Öcü!.." Bana söylendiğinde elimle alnıma vurmak istemiştim. Yemin ediyorum ne evlenecek ne de çocuk sahibi olacaktım. "Gökçe gel buraya seni annene götüreceğim." İçimden seni ısıracağım diye söylensem de korkmasın dile dile getirmedim. Bir kez daha yeğenimi almak için hamle yaptığımda benden biraz daha uzaklaşmıştı. Bu kadın şaka falan mıydı?

"Uzak dur, sana bu kızı vermeyeceğim. Hem nereden bileceğim sizin Dayısı olduğunuzu?" Buyurun cenaze namazına bir de bu çıkmıştı. O sinirlenerek kucağında almak istediğimde biraz daha gerilemişti ama daha fazla gidecek yeri kalmadı. Başımı çevirip korumalara baktığımda onlarda hamle yapmak ister gibi halleri vardı. Ben hallederim dediğimde kadına bir kez daha baktım. Yeğenimin o kadının kucağında eğlendiğine yemin bile edebilirdim.

"Oradan bakınca deliye falan mi benziyorum? Hangi çılgın bu çatır sıcakta çocuk peşinde koşar, şimdi yeğenimi bana ver asabımı da daha fazla bozma."

"Deliyi bilmem ama çocuk tacirine benziyorsun." dediğinde ister istemez güldüm.  Bu kadın gerçekten paranoyak olmalıydı. Ona ilk defa alıcı gözüyle baktığımda yirmi beşli yaşlarda tatlı bir yüzü vardı. Yine de bu sıcakta onuna daha fazla oyalanmayacaktım. "Bana bir baksana takım elbiseyle çocuk kaçıracak gibi bir halim mi var?" Sorumla birlikte onaylamaları için korumalara baktım. Onlarla benimle birlikte deli kadına gülmüştü.

"Neden, takım elbise adamlar çocuk kaçıramaz diye bir kaide mi var?" Bu kadın gerçekten sıkmıştı. O an için gerildiğim de yeğenime baktım. Gökçe, kızın bir saçıyla bir de fotoğraf makinesi ile ilgileniyordu.  Gökçe den fayda gelmeyeceğini görünce kızı ikna etmeyi düşündüm. "Sen fazla dizi izliyorsun bence, Gökçe, sende artık gel güzelim Annen seni merak eder..." Gökçe, sanki kadınla iş birliği yapmışcasına beni tanımamazlıktan gelerek bana ne der gibi omuz silkti. "Gördün işte seninle gelmek istemiyor. Üstelik senden kaçarak geldiğini gördüm."

" Ya sabır!.." O an yanımızdan geçen birini çevirerek. "Sen, bana bak." dedim. Yüzü tanıdık geliyordu. "Buyur Ağam." Yanıma yaklaştığında ona yeğenimi gösterdim. "Gökçe, benim yeğenim değil mi?"

BARAN BEY 🚬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin