Bölüm 23 👶

90.9K 3.8K 273
                                    

Artık gitme zamanıydı. İyi kötü geçen günlerin sonunda İstanbul'a gidecektik. Tabi ben ,tek gitme hayalleri kurarken Baran faktörünü hiç hesaba katmamıştım. Ben, gelmez diye düşünürken okul bitimine kadar benim yanımdan ayrılmayacağını söylemişti.

Tek gitmeme konusunda bir de Baba faktörü vardı. Mehmet Ali Ağa'nın emriyle birbirinden ayrılmayan ikili olacaktık. Bir bilse ne ben ona kadın ne de o bana kocaydı. Ben, sürekli kendimi sürekli taarruz cephesinde görürken Baran ise savunmadaydı.

Bana, kalırsa Baran bu kavgalara alışmış hatta hoşuna bile gidiyordu. Hatta bazı günler kendi kavga konusu arıyordu. Galiba biz eli bastonlu birer yaşlı bunak olsak da bu kavgalarımız son bulmayacaktı.

Şimdi siz ailemi de sorarsanız. Tabi hakkınızdır sorun bende size dertlerden dert yanayım. Evleneli daha doğrusu onların beni evermelerinin üstünden neredeyse aylar geçmiş yine de abim dışında kimse arayıp sormuyordu. Bazense Annemi ben arıyordum.

"Hadi Miray..." kapıdan Baran'ın sesi gelmişti. Anlaşılan fazla oyalanmıştım

Son olarak sevgili iç sesim ve yaverleri... Ben, hâlâ Baran'ı sevmiyordum ya da sizin tabirinizle öfke ile aşkı karıştıyordum. Neyse bunu zamanla görecektik değil mi?.

"Miray!..."

"Tamam geldim."

Elimdeki küçük çantayla dışarı çıkarak kapıyı çektim. Baran, merdiven başında beni bekliyordu. Beni görünce başını olumsuz anlamda salladı.

"Sana ağır kaldırma diye kaç milyon kez söyleyeceğim." diyerek hışımla elimden çantayı aldı. Artık iyiydim kolumda o kadar çok ağrımıyordu.

"Sakin olur musun Baran, elimdeki iki kilo gelmezdi..."

"Miray, muhalefet olacağına yürü senin yüzünden geç kalacağız..."

"Neden hep kötü şeyler benim yüzüme oluyormuş?.."

"Kızım.."

Önce sesi duyuldu sonra da Fatma Anne göründü hemen yanıma gelerek sarılınca bende ona sarıldım. Belki de bu evde en çok sevdiğim kişi oydu.

"Üzülme Fatma Anne, çok uzun süre kalmayacağız." dedim. İçini ferahlatmak için beni sevdiğini biliyordum.

"Öyle dersin kızımda Anne yüreği işte. Oralarda tek başına ne yer ne içersiniz?.."

"Anacım oğlun benim unuttun mu?.. Tamam, babama alıştık da sen bari yapma." diyerek Baran Annesine sitemle sarıldı.

Bende Mehmet Babaya doğru yürüdüm. Son birkaç gündür üzgündü. Gözlerinden anlaşılıyor ama ses etmiyordu.Bu kısa zamanda ne de çok sevmiştim. Benimle sürekli hiç sıkılmadan sohbet eder hep yanımda olurdu.

"Mehmet, Baba öpeyim." diyerek eline vardım. Elini öptükten sonra sarıldık.

"Kendine iyi bak güzel kızım. Bu oğlan senin canını sıkarsa bir telefon et gelir kafasını kırarım..."

"Söz veriyorum ilk size söyleyeceğim." dediğimde Baran da yanıma gelerek babasına sarıldı.

"Kesin olarak tescillendi. Bu evin damadı benim." dedi yine yakınarak.

"Kızım bir söz edeceğim ama sen sakın üzülme."

"Tamam."

"Baran, buranın gelenek ve göreneklerini en az benim kadar biliyorsun. Bizde kız çocuğu okutulur sonuna kadar da arkasında durulur. Eğer Ayça kızımın başına olaylar gelmeseydi. Onu da okutacaktım biliyorsun."

"Biliyorum Baba."

"Sözüm gelinime değil tabi ki ama. Buralarda bir kadın evlendiyse okuma hakkı bitmiştir. Ben, kızıma okuma demem okulunu bitirsin. Hep arkasındayım. Sizden ricam kimse duymasın özellikle de buralardan. Eşindir karışamam bilirsin ama yine de laf söz olur.."

"Merak etme Baba en az senin kadar bende düşündüm. Bundan kimsenin haberi olamayacak. Miray'ın son senesi olduğu için de kimse duymadan biter."

"Teşekkür ederim Baba, bana yaptığın iyiliği asla ödeyemem." diyerek sıkıca tabi göbeğinin izin verdiği kadar sarıldım.

"Ne iyiliği kızım. Bu bir babanın görevidir..."

***

Neredeyse yol boyunca uyudum demeyeceğim çünkü hep uyudum. Sadece uçaktan arabaya binecek iken uyanıp arabaya bindiğim kısımda yarı uyanıktım. Arabaya binince tekrar uyudum. Uykunun tek avantajı yollar kısalıyordu...

"Uykucu geldik.." dediğinde Baran, gözlerimi açmadan oturduğum yerde gerindim. Şimdi kalkta Baran'ın sevimsiz koltuğunda uyu. Hiç çekilmesi değil. Gözümü açtığımda karşımda villa gördüm.

"Rüya mı görüyorum?"

"Hayır, gerçek ama istersen cimcikleyebilirim." dedi elini uzatarak hemen söze atılarak

"Aman aman istemez... Peki bu ev kimin pardon villa diyecektim."

"Senin."

"Ne!.." diye sordum şaşkınca benim nerden nasıl oluyordu. Yoksa miras mı kaldı.

"Bağırma Miray, komşular seni kaçırdım sanacak."

"Burası benim mi cidden..."

"Sana, hediye almak istedim düşündüm düşündüm bulamadım. Sonra aklıma Feritlerin evini çok beğendiğin kare geldi. Sonra da neden olmasın diyerek burayı sana satın aldım."

"Burada tek mi yaşayacağım?" diye sordum. Heyecanla arabadan indikten. Aynı şekilde Baran da indi. Ben eve hayran hayran bakarken

"Bu salak soruyu ne sen sordun ne de ben duydum Miray."

"Peki eski evin."

" Hala duruyor burası varken gitmem kapalı dursun. İlerde oğlum olursa ona veririm. "

"İyi ama şimdi nerede yatacağız eşya falan..."

"Merak etme ev eşyalı ve odamız da hazır..."

"Bir saniye ne odası aynı odada mı kalacağız?.."

"Miray, bazen saçmalamakta rekor kırıyorsun. Aynı ev aynı oda aynı yatak çünkü burada bir koltuk yok."

"Baran, aynı odada kalmak için çok basit bir neden değil mi koskoca ev bir odası mı var?."

"Kendini yorma bana mahkumsun güzelim." dedi pişkin pişkin.

"Pes artık ya..."

"Sen ,yol boyu uyudun uykunu aldın. Bense çok uykusuzum söylenip durma da içeri girelim."

Neyse şimdi ilk gün ev tanıdık değil aynı odada kalmak işime yarar en azından alışana kadar. Baran, kapıya gelince anahtarı bana verdi.

"Ben mi?"

"Hadi Miray, yeni evini merak etmiyor musun?"

Elime aldığım anahtarla ona cevap vermeden kapının kilidini açıp içeriye girdim. Baran, hemen ışığı açtığında

"Sen mükemmelsin." dedim. Tabi bu ev içindi. En az dışarısı kadar içerisi de harikaydı.

"Teşekkür ederim.."

Baran'a dönüp baktığımda sırıtıyordu. Ev evet çok güzeldi zevkini sevmiştim. Tam ful aile yaşanılacak bir yerdi. Tekrar etrafımda döndüm.Burası benimdi benim evim!.. İlk kez kendime ait bir şeyim olmuştu. İlk kez bir evde mutluydum.

"Bu bir rüyaysa uyandırma!.."

"İkimizin rüyası!.."





BARAN BEY 🚬Where stories live. Discover now