Bölüm 26 👾

80.9K 3.7K 442
                                    

Baran, alnını alnıma dayayınca derin bir nefes alıp aynı şekilde verdim. Ağırlığı altında ezilmiştim.

"Baran, kalk üstümden altında eziliyorum..."

Baran, yüzünü benden ayrınca son kez burnumun ucundan öperek üstümden kalkmıştı. Bu adam ne ağırdı ya altında canım çıkmıştı. Baran, oturur pozisyona gelince elimden tutarak beni de doğrultu.

"Oldu mu?" diye sorduğunda gözlerinin içi gülüyordu.

"Oldu da ben çok acıktım yemek yemem lazım..."

"Tamam, beraber yemek yapıp yiyelim."

Baran, bu sefer de ayağa kalkarak elimden tuttuğu gibi beni de ayağa kaldırıldı. Bende seslenmeden mutfağa kadar yürüdüm. Mutfağa gelince elimi çekecektim ama izin vermedi.

"Baran, elimi bana vermezsen yemek yapamam..." dememle beni kendine çekerek ellerini belime doladı.

"Böyle çok güzeliz..." derken bende ellerimi boynuna dolamıştım. Evet, böyle çok güzeldik.

"Hep böyle gezemeyiz değil mi?"

"Böyle mi?" diyerek küçük bir öpücük daha almıştım. Onun yüzüne dudağım şişti.

"Evet böyle...Şimdi bırak beni..."

Baran, beni bıraktı bırakmasına ama bu seferde elimden sıkıca tutarak dolaba yöneldi. Buz dolabını açtığında.

"Burada yemek var. Ne zaman yaptın bunları?." diye sorduğunda

"Ben, bu evde her gün yemek yapıp seni bekliyorum. Tâbi sen gelmediğin için bütün yemekler atıyor. Bende yemekleri korumalara veriyorum artan ise çöpe. Bu yemekte dün akşamdan belki aç gelirsin diye bırakmıştım."

"Keşke bunu bana da söyleseydin dışarıdan hazır yemek yemekten usandım. Neyse bu güzele benziyor hemen ısıtalım."

Baran, bir eliyle tencereyi ocağa koyarak altını yaktı. Sonra da bana döndüğünde elimi bıraktı. Tam bıraktı derken koltuğumun altından tutuğu gibi mutfak tezgahının üstüne koydu.

"Hey!.. Baran ya ne işim var burada beni indir..." derken başını olumsuz anlamda sallayarak elini yüzüme koyarak yine öptü.

"Sen, burada oturacaksın gözümün önünde bende salata yapacağım..."

"Ne!.. Sen mi hiç gerek yok ben yaparım..."

"Miray, zorlama istersen."

Baran'a gülümseyerek ellerimi omzuna koydum. Bu hâli tatlıydı sanki yılların acını çıkarır gibi davranıyordu.

"Bu Miray aşkı nereden geldi sana?.."

"Miray aşkı bende hep vardı da senin kalp gözün kapalıydı..."

Bu sözüyle yüz ifadem değişerek kaşlarım çatıldı. Baran, beni seviyor muydu?...

"Nasıl yani hep var mıydı?. İyi ama neden hiç belli etmedin.."

"Kavga dövüşten fırsat bulamadım. Üstüne sen beni evde çok fazla görmek istemediğini söyleyince bir nevi gurur yaptım..."

Baran, omzundaki elimi alarak dudağına götürdü. Her fırsatta öpüyordu. Bende diğer elimi kirli sakalını götürerek.

"Tam olarak bana ne zaman aşık oldun ya da âşık mısın?"

"Eh ne yaparsın sonuç olarak karımsın bende eli mahkum sevmek zorunda kaldım."

"Pisliksin ya!.." diyerek omzuna bir tane geçirdim. Baran, bunun üstüne gülerek dudağıma yaklaştı.

"Bende bilmiyorum tek bildiğim şey sana âşık olduğum..."

"Hı!.." diyerek öpücüğüne karşılık verdim ki sonra burnuma yanık kokusu geldi... "Baran, yemek yandı."

"Gitti yemek!." diyerek anında altını kapattı. Bende haline gülerek.

"Benimle aşk yaşayacağına karnımı doyur açıktım..." demiştim gülerek.

"Doymak iste yeter ki..." derken yine yanıma gelerek öpücüğünü almıştı.

"Ya Baran, akşama kuzenin gelecek biz hâlâ burada oyalanıyoruz. Artık beni bırakta..."

"Artık gelmiyolar bu gece beraberiz..."

"Neden ama söz vermedin mi?.."

"Hayır, söz vermedim. Sadece uygun bir günde size geliriz demiştim. Ama artık vazgeçtim zamanı karımla geçireceğim..."

"Bakıyorum da Ağalıktan terfi etmişsin..."

"Her şey güzel karım için...hadi salona geçip sipariş verelim..."

Baran, arkasını döndüğünde memnuniyetle sırtına bindim. Boyuna sardığım kollar boğazını sıkmasın diye biraz da gevşettim... Salona gelince beni koltuğa bıraktı.

"Bunu ben çok sevdim arada yapar mıyız?.."

"Nede olsa Babam, beni yolunda köle olarak ilan etmişti sonuna kadar kullanabilirsin..."

"Sevdim bunu..." dediğimde Baran koltuğa oturarak kollarını bana açtı. Anında kendimi kucağına atarak sarıldım.

"Baran, senin ateşin var..."

"Bilmem öyle mi?." diye sorduğunda dizlerimin üstüne çökerek alınını öptüm. Gerçekten ateşi vardı.

"Sen, iyi değilsin Baran."

"Hastalanmış olabilirim sabahları soğuk oluyor bende tam aksine ince giyiniyorum en iyisi sen benden uzak dur..." dediğinde geri çekilerek yüzene baktım yüzü de solgun görünüyordu. Öpüşmekten dikkat dâhi etmemiştim.

"Bir şey olmaz bana da acaba hastaneye mi gitsek..."

"İyiyim Miray, büyütme..."

"Ben, sana çorba yapıp geliyorum. Sonra da yatar dinlersin olur mu?.."

"Beraber yatacaksak neden olmasın."

"Olur yatarız..." diyerek yanağına öpücük bıraktığım gibi ayağa kalktım.

Mutfağa geçince kendi kendime sırıtarak çorba yapmaya koyuldum.. Adam içerde hasta ben burada gülüyordum..Elimi kalbime koyarak daha çok sırıttım.

Evet, bende onu seviyordum. Tıpkı onun gibi ne zaman âşık olduğumu bilmiyordum ama aşıktım işte... Alt dudağımı dişleyerek söylediğim yalanı düşündüm. Eğer böyle devam ederse birlikte olmamız çok uzak değildi.

Evet evet ilk fırsatta yalanımı söylemeliyim. Eğer Baran'ı biraz tanıyorsam yalanı asla affetmezdi...Tam mutluluğu bulmuşken ondan kopamazdım. Allah'ım herkes hakkında her şeyin en güzelini en hayırlısını ver... Amin!





BARAN BEY 🚬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin