Bölüm 29 💆

82.1K 3.6K 189
                                    

"Miray!"

Tam kendimi uykunun kollarına bırakmıştım ki o ses duyuldu. Sorarım size neden ses neden uyku haram mı?..

"Hıı..." dedim yine hani vardır ya bir ses siz illaki ona cevap vereceksinizdir. İşte tam oradayım.

"Git yatağında uyu Miray, boynun tutulacak."

Baran'ın bu sözüyle gözümü aralayarak yüzüne baktım.Yukarı mı çık demişti iyi ama benim tek başına yukarıda canım sıkılıyor uykularım kaçıyor..

"Ben, televizyon izliyorum istersen sen uyu."dedim. Söylediğimi kanıtlamak için de tv'ye baktım. O burada telefonla tak tak oynasın ben garibanı tek başıma yukarıya çıkayım oldu canım...

"Miray, az önce horluyordun..."

"Ne!.. Yalancı hiç de horlamadım. Hem uyumadım bile ki nasıl horlayabilirim." dedim. Pişmiş kelle gibi gülen adama.

"Tamam, horlamamış olabilirsin ama uyudun. Bunu inkar edemezsin" demişti inatla. Kötü ona bakarak dudağımı buruşturdum olan uykumu da kaçırmıştı

"Sen, kendine bak Baran efendi gözlerinin feri kaçmış ."

"Neden inat ediyorsun. Yukarı çıkıp uyusan..."

"Ya anlamıyor musun? Benim yukarıda canım sıkılıyor. Tabi sen bizi hiç düşünme. Öcüler beni yesin sende mutlu olursun..." dedim ama ben bile ne saçmaladığımı bilmiyordum.

"Öcü!..Öcü mü öyle mi? Miray, inan hiç gülesim yoktu ve hâlâ gülmüyorum. Öcü seni görse kendi korkar da arkasına bakmadan kaçar.." demesiyle bende kayışlar koptu.

Ama ben onun derdini biliyordum. İstediği şey şuan için çok zordu. Bunu göze alamazdım. Bende ayağa kalktım. Kavganın sonunu nereye bağlayacağını bildiğim için tartışmak istemiyordum çünkü Babası gittiği günden belli hep böyleydi.

Odaya gelince kapıyı örtmeden her zaman ki yerime geçerek uzandım. Işıkları yakmadığım için de karanlık odada kaldım öylece. Sadece iki dakika sonra ışıklar yandı. Baran, elinde bir tabak ve bir bardak süt ile içeri girdi.

"Küs müyüz?" diyerek yatağın boş kısmına oturdu. Bende yattığım yerden sırtımı ona döndüm.

"Uykum var."

"Tamam, sütünü iç öyle uyursun." dedi ama ses tonu biraz hafif gönül almak istercesine çıkıyordu.

"İstemez. Sen, iç sütünü."

"Peki, öyle olsun. Önce sütümü içerim sonra da çileğimi yerim..." demesiyle yatakta doğruldum. Bende diyorum bu çilek kokusu nerden geliyor.

"Çilek mi?" anında ağzım sulanmıştı. Şu hayatta en sevdiğim meyveydi kendileri

"Evet, süt alırken bir baktım ki dolapta çilek. Malûm artık mevsimi de geçiyor artık son çilekleri de ben yerim..."

"Kocacığım, rica etsem bana da çilek verir misin, söz geçen ki gibi hepsini bitirmeyeceğim.."

"İşine gelince nedense hep kocacığın oluyorum... Neyse önce sütünü iç sonra çileğini yersin." diyerek sütü uzattı. Bende yüzümü buruşturarak elinden sütü aldım.

"Sütten nefret ettiğimi daha önce söylemiş miydim?" diye sordum. Bir yandan da sütümü içerek.

"Galiba milyon kez söyledin." dedi gülerek. Boş bardağı verdim.

"Artık versen mi Kocacığım yoksa burada çatlayacağım."

"Kocan sana kıyabilir mi?.."

Baran dan tabağı kucağıma koyduğum gibi yemeye başladım. Baran ise beni seyrediyordu. Ne demişler bir yer biri bakar bütün kavgalar ondan başlar diyerek Baran'a verdim. Zaten bir tabak iki dakikada bitmişti.

"Allah ne muradın varsa versin sevgilim..." dedim. Baran elimdeki boş tabağı da kenara koyduktan sonra ışığı kapattı.

"Karım izin verse nur topu gibi Murat, olacak ama biricik karım kırmızı çizgiyi geçmeme izin vermiyor..."

Dudağımın iç kısmını ısırarak sessizliğimi korudum. Baran, kendi yerine yatarak bana arkasını döndü. Gözüm biraz karanlığa aşina olunca kocama baktım. Aslında bende istiyordum... Bende yatarak Baran'ın arkasından sarıldım.

"Kocam bana, kızgın mısın?.."

"Hayır, sevgilim bütün sinirim kendime bazen düşünüyordum ben nasıl o kadar düşdüm..."

Baran, yüzünü bana dönünce sol elini yüzüme koydu. Bu adamı ne çok seviyordum. Keşke!..

"Baran, ben..."

"Boş ver Miray, kendini üzme ben seni beklerim..."

Baran, yüzüne karanlıkta dâhi olsa gözümü kırpmadan bakıyordum. Beni sevdiğini biliyordum o da beni çok seviyordu o zaman bu neyin inadıydı. Uzanıp Baran'ın dudağına öpücükler kondurdum. Baran ise hazırmış gibi üstüme çıkarak öpücüğü derinleşti. Bir süre sonra öyle bir noktaya gelmiştik ki...

"Bu kadar yeter!.." demişti Baran, iki elimi yüzüne koyarak yine öptüm sakalları batsa da hoşuma gidiyordu.

"Yetmez!.."

"Miray, zorlama istersen. Bundan sonrası..."

Sözünü devam etmesine izin vermeden yine öptüm. Öpmekle kalmayarak elim tişörtünün ucuna gitti. Ben, çıkarmak isterken Baran, doğruluğu gibi üstündeki çıkartıp bir köşeye attı.Tekrar eğilip öpmüştü...

"Korkma ilki gibi olmayacak!.."

Bu sözüne cevap bile vermeden yine öpüşmeye başlamıştık. Bir süre sonra kendimizi öylesine kaybetmiştik konuşmak yerine sadece nefes alıp veriyorduk...

İlkin de çok acısa da zamanla bu durum hoşuma gitmeye başlamıştı. Bir süre sonra yorgunluktan uyuya kalmışız... Sabaha gözlerimi Baran'ın sesiyle açtım.

"Sevgilim uyan!.."

"Biraz daha!.."

"Uyanman lazım!.." diyerek üstümdeki örtüyü bir çırpıda çekerek yere doğru atmıştı ki ben ne olduğunu anlamadan biraz da üşümenin etkisiyle yarı şekilde doğruldum. Baran'a bakınca donuk şekilde bir noktaya baktım. Bende gözümü oraya çevirmiştim ki...Kan!..

"Siktir!.."




BARAN BEY 🚬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin