Bölüm 30 👾

81.4K 3.5K 253
                                    

"Baran ben... Ben açıklayabilirim!.."

"Neyi açıklayacaksın lan neyi beni nasıl aptal yerine koyduğunu mu?..İnanmıyorum ya sana inanamıyorum bunu nasıl yaparsın... Sen... Sen bir kadınsın?"

"Mecburdum bunu yapmaya mecburdum Baran, neden anlamıyorsun?.."

"Mecburmuş kızım sen beni bir kez keriz yerine koydun bir daha..."

"Bir dur Baran, sakince durup düşsün o zaman anlayacaksın neden yaptığımı..."

"İlk gece korktun yaptın diyelim. Peki sonra neden Miray, neden oyununa devam ettin. Ama ben kime ne diyorum ki..."

Baran, hızla giyinirken ben hâlâ yatakta üstümdeki örtüyle duruyordum. Yataktan kalmak istesem de o gücü kendimden bulamadım. Baran, giyinir giyinmez eline telefonu alıp hızla cebine koydu.

"Baran!.."

Baran, odadan çıkarken son kez yüzüme bakarak hızla çıkıp gitmişti. Seslenmeme dâhi aldırış etmedi. O son bakışı içimde ki aleve daha çok körüklemiş beni öylece bırakıp girmişti.

Baran'ın gitmesinin ardından gözüm kapıda donuk şekilde kaldı. Sol gözümden akan acı bir damla ile ellerimle yüzümü kapatarak ağlamaya başladım.

Ağlamam hıçkırık şekline dönüşünce boğazımda oluşan keskin acıyı fark ettim. Daha ne kadar ağlayabilirdim ki elim titriye titriye telefonu elime alarak Baran'ı aradım. Kulağımı telefonu götürdüm telefon çaldı çaldı kendiliğinden kapandı. İkinci aramamda yine karşıdan açılmayınca kendi kendine kapandı. İnatla bir kez daha atmıştım ki telefonuna ulaşamadım.

"Neden ama neden?.."

Kendi kendime sordum. Neden gitmişti altı üstü bir yalan. Olayları bu kadar abartmanın anlamı neydi. Ben, kendimi korumak için yapmıştım. Eğer o gün onu yapmasaydım...

Yapmazdı lanet olsun. Neden bunu göremedim. Baran, dokunmazdı. Babamın kinini güderek ona defalarca yalan söylemiş her gün bu konu üstünden aşağılamıştım.

"Haklı ne yapsa ne düşünce haklı Miray, şimdi kes ağlamayı da bir çözüm düşün..."

Her iki elimle gözyaşlarımı sildim. Kadın dediğin güçlü olurdu. Ağlamakla giden geri gelmezdi. Şimdi güçlü olma zamanı. Her kadın gibi haksızken bile haklıymış gibi yaparak üste çıkma zamanı...

Yatağımdan yavaşça kalarak ayaklarımın üstünde durdum. Böyle olmazdı resmen vücudum ter korkuyordu. Evet, ilk iş duşa girmek. Kendi kendime güç vererek kucağıma temiz çamaşırlar aldım...

Duşu her zamanki gibi uzun tutamayarak yarım saat içinde çıktım. Banyodan çıkmadan önce saçımı taramış ve kurutmuştum. Tekrar odaya girince aynanın karşına geçtim.

"Ruh gibiyim!.."

Elimle yüzümü dokunmuştum. Eğer Baran'ı bulmak için gidiyorsam güçlü görünmem gerekiyordu. Bunun içinde makyaj yaparak güzel olmalıydı. Erkeklerin gücü para demekse Kadınların gücü güzellikti...

Salona indiğimde çoktan bir saati geçmişti. Karnımdan guruldama sesleri gelince elim karnıma gitti. Ne çok açıkmıştım böyle çıkmadan önce atıştırmalıydım yoksa açlıktan bayılabilirdim...

Kendime küçük bir sandviç yaptıktan sonra elime aldım yanına da bir tane meyve suyu aldıktan sonra bahçeye çıktım. Korumalardan Ahmet Amcaya giderek.

"Ahmet Amca, beni Baran'a götürür müsün?.."

Ahmet Amca telaşla yüzüme bakmıştı. Sonra da morali düşük vaziyette bana sorular yöneltti.

"Kızım, Baran Bey nereye gitti bilmiyorum evden öyle bir çıkış çıktı ki meraktan az kalsın bende sana soracaktım..."

"Rica etsem beni Baran'ın şirketine götürür müsün?.."

Şimdi ona aramızda geçen kavgayı anlatamazdım.

"Buyur kızım gidelim..."

Ahmet Amca, arabaya doğru koşarak arka kapımı açmıştı. Bende başımı olumlu anlamda sallayarak arka koltuğa geçip oturdum. Yola koyulduğumuzda ise elimdeki paketi açarak yemeye koyuldum.

"Miray, bana hiç yalan söyledin mi?.."

"Ne!.."

"Bana, hiç yalan söyledin mi?"

"Tabi ki de hayır, çünkü sen yalan söyleyecek kadar değerli değilsin gözümde."

Aramızda geçen diyalogu hatırlayınca burnumun direği sızladı. O gün bunları söylemek çok kolaydı benim için ne de olsa kırılan kalbin sahibini sevmiyordum.

Peki, şuan neden bu denli canım yanıyordu. Aşk, kül olmak mıydı?. Ah Miray, neden daha önce anlatmadın. Tamam, aşık olduğunu anladıktan sonra onu kaybetmekten çok korktun. Lâkin ilk zamanlarda ona dair korkuların yoktu.

Şimdi bana 'Neden Miray neden zamanın varken Anlatmadın. Beni bu acıyla yaktın kavurdun' derse ne cevap verirdim. Allah'ım çok pişman olsam mutluluk gelir mi?..

"Kızım geldik.."

Başımı sağ tarafa çevirerek baktım. 'Samyeli Plaza' yazıyordu. İnşallah işe gelmiştirsin Baran.

"Ben, içeriyi kontrol edip geliyorum."

"Tamam kızım işin bitince beni ararsın hemen gelirim..."

Arabadan inince elimi kalbime koydum. Kalbim benden izinsiz yine dört nala koşuyordu. Derin bir nefes alarak içeriye girdim. Etrafıma dikkatli şekilde baktım. Buraya ilk kez geliyordum.

"Pardon, Baran burada mı?.."

"Kimsiniz?."

"Ayşe Solmaz..."

Bu adı söylemiştim çünkü Baran, sinirli olduğu için beni yanında istemeye olabilirdi.

"Üzgünüm Ayşe hanım, Baran Bey henüz gelmedi..."

"Teşekkür ederim..."

Arkama baka baka şirketten çıktım. Baran, buraya gelmemişti demek. İyi ama nereye giderdi. Ev!.. Tâbi ya beni ilk kez o eve götürmüştü. Zaten bekar evi gibi değil miydi?..

Araca bindiğimde Ahmet Amcaya gideceğimiz evi tarif ettim. Söylediğim adresi bildiği için yerini bulmakta zorlanmadı. Bir saat sonunda Baran'ın kapısının önündeydim. Parmağımı korka korka zile bastım.

Bir bekledim iki bekledim kapı açılmadı. Tekrar zile bastım yine açıklamadı. İnsan psikolojisiydi ya zile basılıyorsa içinde oluşan aç güdüsüyle illa ki açıyorduk. Bir kez daha bastım...

"Miray!.."

"Selçuk..."

Gördüğüm kişi ile küçük bir şaşkınlık yaşadım. Onu görmeyeli uzun zaman olmuştu. Bana, gülümseyerek kapıyı işaret etti.

"Anahtarı mı unutun?."

"Ah, Evet anahtarım yok. Bir umut zili çaldım ama kimse yok galiba..."

"Eşini arasan belki gelir..."

"Yok şimdi çok uzakta gelmeyebilir."

"Çilingir çağıralım ya da bize gel eşin gelene kadar muhabbet ederiz. Malum uzun zaman oldu..."



Gitmek mi zordur yoksa geride kalmak mı sorusuna verilecek tek cevap, seven için hepsi zordur gitmekte geri de kalmakta can yakar.





BARAN BEY 🚬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin