Bölüm 35 🌚

79.8K 3.5K 200
                                    

 Birinin dürtmesi ile gözlerimi araladım. Boynum tutulduğu için acı şekilde boynumu yavaşça hareket ettirdim. Karşımda gördüğüm İhsan ile kabusun devam ettiğini acı şekilde görmüştüm.

"Kendine gel adamlar geldi birazdan yola çıkacağız..."

"Hemen mi?.."

"Evet hemen. Şimdi adamların yanına gidiyorum gelince ellerini çözerim..."

Verdiği emirlerden sonra yüzüme iğrenç şekilde bakarak yanımdan ayrıldı. Kapı kapanınca pencereden dışarıya baktım hâla karanlıktı. Acı şekilde alt dudağımı dişledim. Dudağımı fazla dişlemiş olmalıyım ki canım yandı...

"Allah'ım yardım et..."

Gözlerimi kapatarak içimden dualar ettim. Aradan üç dakika geçmeden dışarıdan sesler gelmeye başladı. Sesler çok yoğundu. Gelenler bu kadar kalabalık mıydı, sonra duyduğum silah sesleriyle çığlık atmaya başladım.

"İmdat!.. Yardım edin...Lütfen!.."

Kapı kolundan gelen sesler nefesimi tuttum. Lütfen, gelen İhsan olmasın derken kapının sonuna kadar açılması ile içeriye Baran girdi. Başını sol tarafa çevirmesi ile göz göze geldik. Adını söylemek yerine ağlamaya başladım.

"Miray!.."

Baran'ın yanıma gelmesi ile diz çökmesi bir oldu. İlk iş elimi çözmeye başladı. Elimi çözer çözmez boynuna atlayarak sarıldım.

"Bu rüya mı sen gerçek misin?."

Baran benden ayrılarak ellerini yüzüme götürdü. Dudağımda hissettiğim parmakla gözümü kapattım.

"Ne oldu dudağına... Yoksa sana dokundu mu?.."

"Hayır, dokunmadı ben korkudan dişledim ama yapacaktı Baran, beni karısı yapacaktı çok korktum korkudan aklım çıktı."

"Tamam artık iyisin ve güvendesin ayaklarını çözüp buradan bir an önce çıkmalıyız..."

Başımı olumlu anlamda salladım ama hâlâ olayın etkisindeydim. Baran, ayağımdaki ipi çözünce beni ayağa kaldırıldı. Tam o sırada içeriye hışımla giren Abimi gördüm.

"Abi!.."

Abimin yanıma gelip beni kollarına almasıyla ellerimle ceketini sıkıca tuttum. Hâlâ içimi saran korku gitmemişti. Çenem tir tir titrerken Abim elimi tutarak.

"Polisler gelmeden buradan gitmeliyiz..."

Bir şey demeden bana söyleneni yaparak yürüdüm. Abimle yürürken Baran da arkamızdan bizi takip ediyordu. Acaba bizimle gelecek miydi yoksa yine herkes kendi yoluna mı gidecekti.

Dışarıya çıkınca ekstra ekstra kalabalık gördüm. Yan yana dizilmişler sanki bir şeyler gizliyorlardı. Ayaklarına doğru başımı eğdiğimde yerde yatan bir adam gördüm hatta iki kişiydi. Abim baş işareti yapınca birde başıyla olumlu anlamda tamam dedi.

"Baran, hadi acele et..."

Baran, önden giderek kendi arabasına bindi. Sonra bizde abimle birlikle arka koltuğa geçip oturduk. Etraf hala karanlık ve soğuktu. Abim beni göğsüne çekerek sarıldı.

"İyi misin?.."

"Abi, yerde yatan kimdi?.."

"Boş ver kimse kim sen, bana cevap ver iyi misin?.."

"İyi değilim Abi hâlâ çok korkuyorum. Siz sanki gerçek değilsiniz ve ben hâlâ rüyada gibiyim."

Baran, hızla araba kullanırken bende ona baktım. Çok fazla sessizdi. Abim varlığını hissetmem için beni biraz daha sıktı.

"Emin ol fazla gerçeğiz...Miray, o piç sana dokundu mu?.."

Baran, küçük aynadan bakınca göz göze geldik. Bu soruya az önce cevaplamıştım.

"Hayır, Abi ama yapacaktı. Siz biraz daha geç kalsaydınız beni zorla götürecekti..."

"S*kt*ğ*min piçi!.."

"Abi kafası iyi değildi. Bende ondan yararlanarak şart koştum. O da bulduğu durumdan dolayı kabul etti. Eğer izin vermeseydi Baran'ı aramayacaktım..."

"Biliyorum küçük dünyam Baran, olmasıydı seni kolay kolay bulmazdı."

"Ben, çok korktum. Bütün gece bana gelecek planlarını anlattı. Sınırını geçince evlenip bir süre orada kalacakmışız. Sonra başka bir yere gidip ölene kadar onunla yaşayacakmışım. Benden çocukları olsun istiyormuş. Sabaha kadar iğrenç planları anlattı. Sonra da..."

Sözümü tamamlayamadan Abimle sıçradık. Baran, tümsekten geçmiş olmalı ki araba bu kadar sarsıldı.

"Baran, kenara çek yer değişelim. Sürekli araba kullanmaktan helâk oldun..."

"Gerek yok iyiyim."

"Sana, kenara çek dedim Baran, senin canının değeri yok ama bizim var."

Baran, derin bir nefes alıp verdi. Kenara çekip durduğunda Abim indiğinde kapıyı açık bıraktı. Baran da inince 'Yanına geç hâlâ titriyor' gibi bir şey söyledikten sonra Baran, sesini çıkarmadan yanıma oturdu.

Bende olduğum yerde kendimi toparlayarak ellerimi göğsümde birleştirdim. Sabah güneşi yeni doğarken yüzüme vuran ışıkla gözümü kapattım.

Araba, bir sağa bir sola beşik gibi saklarken uyuya kalmıştım. Uyduğumu uyanınca esnerken fark ettim. Gözümü açtığımda Baran'ın kirli sakalını gördüm. Ne ara dizine yatmıştım. Hemen dizinden kalkarak kendi tarafıma geçtim. Üstümde ise onun ceketi vardı. Baran da gözlerini açarak etrafa baktı.

"Hâlâ gelmedik mi?.."

Etrafa baktığımda her yer düzlük araziydi. Abim arabayı kenara çekmiş uyuyordu.

"Bilmiyorum... Abi uyan... Abi!.."

"Miray, rahat bırak..."

"Yakup uyan!.."

Baran, Abimi dürtmesi ile kollarını açarak esnedi. Bize yan dönüp baktığında bana göz kırparak.

"Siz uyuduktan sonra yolumu kaybettiğimi fark ettim. Yanlışlıkla başka köye girmiştim. Sana yol soracaktım ama sende uyudun. Sonra baktım olmuyor benim de gözler gidici bende arabayı kenara çekerek uyudum..."

"Anlaşıldı sana can güvenilip uzun yola gidilmez..."

"Oğlum ben, senin askerlik arkadaşın mıyım da uzun yola gidelim. Eve bir gidelim melekler görsün yüzünü.."

"Tamam ya tartışmayın ben açlıktan bayılacağım en son dün sabah kahvaltı yapmıştım..."

"Oy benim küçük dünyam açıkmış mı?. Abisi ona şimdi lokanta bulur..."

"Abi Babama haber verdin mi?."

"Evet haberi var yemekten sonra direkt eve gidelim Babam senin için çok korktu."

"Bende sizi bir daha görmeyeceğim diye çok korktum."

Bundan sonrası sessizlikti. Abim kısa bir süre sonra kahvaltı yapacağımız bir yer buldu. Arabadan inince ise Abim 'Siz gidin birilerini aramam gerekiyor' diyerek bizi içeriye yönlendirdi.

Garson bize boş masa gösterince Baran, 'bize üç kişilik serpme kahvaltı'demişti. Benimle ise gerekmedikçe yüzüme bakmıyordu. Bir adım daha atmamla gözüm kararınca sendeledim. Baran, anında kolumdan tutarak...

"Miray!.."



Aşkın uzatmaları olmaz. Aşk, bittiyse bitmiştir...





BARAN BEY 🚬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin