ELLİ YEDİNCİ BÖLÜM: "KADER DEDİĞİMİZ O KÜÇÜK ŞEY"

6.1K 603 111
                                    

Bölüm şarkısı;

Nana Mizuki - Angel Cradle [Shugo Chara Anime Müziği]


Odaya girdiğimde gördüğüm şey, şaşkınlıkla bana bakan bir çift göz oldu. Annem yatakta yatıyor, doktor da o sırada annemin suratını inceliyordu. Annemin saçı başı dağılmış olsa da geri kalan her yeri oldukça düzgündü. Doktor bana şaşkınlıkla bakakalınca annemin gözleri de anında bana döndü. Beni görmeyi beklemiyormuş gibi yavaşça doğrulduğunda, Ulaş da hemen yanıma gelip kafasını içeriye uzattı. İkimizin de şaşkınca anneme baktığımızdan emindim.

"Nam?" Annem gözlerini kırpıştırdı, o sırada doktor sanki hemşireyi çağırmak istermiş gibi duruyordu. "Sen neden buradasın?"

"Anne..." Hafifçe fısıldadığımda omuzlarım titremeye başladı. Annem neler olduğunu anlayamıyordu ama Ulaş her şeyin farkındaydı bu yüzden hemen doktora doğru ilerledi.

"Doktor Bey size bir şey sormak istiyorum mümkünse, aşırı acil." Doktorun yanına gidip yavaşça koluna girdi.

"Kontrol henüz bitmedi." dedi doktor ama Ulaş onu kapıya doğru sürüklemeye başlamıştı bile.

"Sanırım koridorda bir arkadaşım bayıldı!" Ulaş yüksek sesle konuşunca kapının ağzından çekildim. Sanki doktoru acil bir durum olduğuna inandırmak istermiş gibi Bediz'in bağıran sesini koridordan duydum.

"Evet, bayıldım! Ah, kan, kan, kan! Ölüm!"

"Koridorda bir hastanın ölmesini istemezsiniz değil mi?" Ulaş doktoru odadan çıkarıp kapıyı kapattığında annem de yatakta iyice doğrulmuştu.

"Burada ne işiniz var?"

"Anne..." Dudaklarımı birbirine bastırdım. "İyi misin?"

Annem telaşla gözlerini kırptı. Bakışları tüm vücudumu sırayla dolaştıktan sonra "Tabii ki iyiyim kızım, sorun ne?" diye sordu.

"Anne..." Burnumu çektim. "Ben-" Sustum.

"Nam?"

"Anne!" Gözyaşlarım bir anda pınarlarından fışkırınca anneme doğru koşmaya başladım, çok geçmeden kolları arasına gömülmüştüm bile. Annem bir şeylerin ters gittiğini anlamış gibi beni sımsıkı sarmış ve sırtımı okşamaya başlamıştı. "Be-ben sandım ki-sandım ki se-sen öldün!" Hıçkırıklarım arasından zar zor konuşuyordum, aslından annem beni anlıyor muydu emin bile değildim.

"Ölsem sana sarılabilir miyim kızım? Neden böyle düşündün, annem?" Annem ağlayan suratımı kucaklayıp görmek için geri çektiğinde hıçkırarak konuşmaya devam ettim. Ellerim üzerindeki gömleği sımsıkı tutmuştu.

"Bir ka-ka-kadın beni aradı ve ka-kaza geçirdiğini söy-söyledi." Anlamsız bir böğürme sekansı yaşadım. "Ço-çok korktum!"

"Ufak bir sarsıntıydı sadece, bayılmışım. Seni aramalarına gerek yoktu."

"Çok korktum." Burnumu çektim. Annem de gözyaşlarımı silip alnımdan öptü. Kendimi bir türlü susturamıyordum. "Sende öleceksin diye çok korktum anne!"

"Elbette bir gün hepimiz öleceğiz ama bunu düşünmek için henüz çok erken Namverân." Annem yanaklarımı okşadı ve gözlerime baktı. "Ağlama artık."

"Erken değil." Yutkundum. "Anne beni seven herkes ölüyor."

Annem anında kaşlarını çattı. "O da ne demek?"

BULUTLAR DA AĞLARWhere stories live. Discover now