ALTMIŞ YEDİNCİ BÖLÜM: "KÖTÜ KADIN MÜZEYYEN"

4.6K 536 90
                                    

Bölüm şarkısı;

Yui Makino - Synchronicity [Tsubasa:Tokyo Revelations Açılış Şarkısı]


Annemi aradığımda ve akşam için bir arkadaşımda kalıp kalamayacağımı sorduğumda annemin ilk tepkisi "Hangi arkadaşın?" ya da "Ailesini tanımıyorum." demek yerine bir sevinç çığlığı atmak ve güzelce eğlenmemi öğütlemek oldu. Çocukluğundan beri yakın tek bir arkadaşı olmayan, teyzesi dışında başkasında kalmamış bir evlat olarak annemin neden böyle bir tepki verdiğini anlayabiliyordum. Okul çıkışı kapının önünde toplandığımızda Ulaş öğle arasında basketbol takımıyla yaptığı antrenmanda edindiği bir-iki arkadaşıyla birlikte yanımıza geldi. Çocuklar birisi oldukça uzun boyluydu, Ulaş'ın yanında bile kısa kalan benim için yanında bulunmak istemeyeceğim birisiydi. Oldukça sert bir yüzü vardı, asla gülümsediğini görmemiştim.

"Gidiyor muyuz?" Ulaş bana doğru baktığında Neco ağlamaklı bir ses çıkardı.

"Kız arkadaşın kaçmaya kalkarsam jölelediğim saçları kazıtmakla tehdit etti beni." dediğinde Neco, Ulaş bir kahkaha attı.

"Çok yaratıcısın." Bana baktığında sinsi bir şekilde güldüm ama Neco bundan hoşlanmamıştı. Kayınço'nun arkasına saklandı ve çemkirmeye başladı.

"Küçük bir şeytanla çıkıyorsun biliyorsun değil mi?"

"Ben şeytan seviyorum." Ulaş yanıma geldi ve kolunu omzuma attı, o sırada da antrenmandakiler selam verip yanımızdan ayrıldı.

"Yine de Bediş'i yalnız bırakamayız." Güneş yumruklarını sıkmış, ellerini yukarı kaldırmıştı. "Arkadaşımız için bu fedakârlığı yapmak zorundayız. Yapabiliriz!"

"Lütfen Pollyanna kesilmez misin, iyimserliğin sinirimi bozuyor." Bücür aksi bir şekilde konuşunca Yoyo hemen kafasına bir tane geçirdi.

"Güneş Hanım haklı." dediğinde Makber eliyle ağzını kapatıp kahkahasını bastırmaya çalışırken "Hanım mı?" diye sordu.

"E-evet." Yoyo kızarınca Güneş gülümsedi. Gerçekten hiçbir şeyden haberi yoktu.

"Bence çok şirin."

"Şi-şi-şirin mi?" Yoyo daha da kızarıp patlıcan gibi morarınca Jigglypuff "Eyvah, şimdi yandık." dedi ve Bücür ile ikisi ellerini çapraz bir şekilde birleştirip oturak yaparak sendeleyen Yoyo'yu ellerinin üzerine bindirdi. Yoyo "Şi-şi-şirin dedi, ban-ban-ba-bana dedi." diye sayıklarken ikisi onu bizden uzaklaştırdı.

"Kötü bir şey mi dedim?" Güneş biraz üzülmüş gibi bize bakınca Makber elini ağzından çekip kafasını iki yana salladı.

"Şirin şeylere zaafı var galiba, sevindi sadece." deyince Makber, Güneş gülümsedi. Makber Ulaş ile bizim aramızdakileri daha ilk saniyesinde anlarken Güneş'in fark etmesi için benim okulun ortasında Ulaş ile sevgili olduğumuzu haykırmam gerekmişti. Makber sanki zihnimi okumuş gibi bana doğru "Yoyo'nun bolca sabra ihtiyacı var." diye fısıldadığında dalga geçmesin diye üzerindeki kedi kulaklarına vurdum.

"Nerede kaldı bu Bediz?" Kayınço saatine bakıp oflayınca Neco gelmemesi için dua etmeye başladı.

"Birazdan gelir, onu birkaç kızla konuşurken gördüm."

"Provalar nasıl gidiyor Ulaş?" Makber yerinde zıplamaya başlayınca aklında bir şeyler olduğunu anladım. Beni haksız çıkartmayarak "Yakışıklı çocuklar var mı?" diye sorunca Güneş kıpkırmızı oldu.

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin