ELLİ SEKİZİNCİ BÖLÜM: "BENDE BİR PROBLEM VAR"

7.2K 675 296
                                    

Bölüm şarkısı;

Team Hanayamata - Hana Wa Odore Ya Iroha Ni Ho [Hanayamata Açılış Şarkısı]


Günler geçip gitti ve kardeş okulumuz için para toplamaya çalışacağımız o festivalin günü geldi çattı. Ben heyecanlı ve stresliydim. Makber ise benim on bin katım heyecanlı ve stresliydi. Babasına kafam tuttuğum için toplamamız gereken paranın daha fazlasını kazanmamız gerekiyordu. Güneş Makber'i telkin ederken elimizden geleni yaptığımız için bunu başarabileceğimizi biliyordum.

Ulaş ve Akya sayesinde diğer liselerin öğrencileri festivali duymuş ve oldukça meraklanmıştı. Hatta Akya'nın kendi lisesinden provaya gelen insanlara festivali tanıtmak için yüzme havuzunda küçük pankartlar açtığını bile duymuştum. Bediz ise kendi tayfasıyla dolaşıp el ilanları dağıtmıştı. Hatta Kayınço'nun söylediğine göre meslek liselerinden bir çok oğlan biriktirdikleri paraları bizim festivalde harcayacaklarına dair söz vermişti. Neden Bediz'den korktuklarını anlayamıyordum ama yine de işime geliyordu.

O gün ilk ışıklarla okulun yolunu tuttuk ve öğrenci konseyi ile gönüllü öğrencilerin iş birliğinde iki hafta boyunca çalıştığımız stantların son kontrollerini yaptık. Para toplayabilmek için birçok eğlence düşünmüştük. Resim kulübü küçük çocuklarıyla gelen aileler için yüz boyama standı açacaktı, bunun yanında gönüllü birkaç öğrenci küçük çocuklar için sınırlı bir oynama parkı oluşturulmasına ve çocukların başında durmaya razı olmuşlardı. Büyük sınıflar yemek standı açmayı kabul etmişlerdi, okuldakilerin getirdiği kek, poğaça, yaprak sarması gibi şeyleri orada satacaklardı. Birkaç oğlan ise kantincinin yardımıyla gün boyu çay satacaktı. Yeme-içme bizim en temel gelir kaynağımızdı. Bunun dışında lunaparklarda olduğu gibi çeşitli oyunlar hazırlamıştık. Karşılığında ödüller kazanabilecekleri dart oyunları, su oyunları ve fazlası. Bediz sırf bugün için kendisiyle dövüşüp kazananın bir hafta köpeği olacağı bir oyun olmasını istemişti. Bediz'den korkan oğlanların çoğu bunu denemek için can atacaktı ona göre.

Alt sınıflardan bir kızın polaroid fotoğraf makinasıyla birlikte ailelerin hatıra fotoğraflarını çekip para karşılığı satacaktık. Tiyatro kulübü etrafta kostümlerle gezecek, ailelerle fotoğraf çekilecekti. İnsanların önünde fotoğraf çekilebilecekleri bir hatıra duvarı bile oluşturmuştuk. Aynı zaman sırf bağış yapmak isteyen insanlar için bir bağış kutusu oluşturmuş ve bunu öğrenci komitesi başkan yardımcısına emanet etmiştik. Kardeş okulun fotoğrafları ve eski binası yer alıyordu. Böylece amacımızı net bir şekilde ortaya koyuyorduk.

Büyük sınıflardan birkaç oğlan babalar ve erkek öğrenciler için oyun turnuvası yapmaya karar vermişti. Uzatma kablolarıyla birlikte bahçeye müdürden ödünç alıkları televizyon ve koltukları çıkartmışlardı. Anneler için türk kahvesi içebilecekleri ve meraklısı olanlar için kahve falı bakılacağı bir alan bile vardı. Sadece bunlarla sınırlı değildi ama hepsini saymak çok zordu. Tüm bunları oluşturmak, bahçeye sığdırmak ve malzemeleri toparlamak çok zor olmuştu. Ama müdürün, öğretmenleri, öğrencilerin ailelerinin desteğiyle hepsini toparlamayı başarmıştık. Eğer toplamamız gerekenden daha fazla para toparlayabilirsek bugün Makber'in o bet suratlı babasının suratındaki utancı görebilirdim! Kesinlikle görecektim ve o tam Makber'in ablalarının önünde kızından özür dilemek zorunda kalacaktı!

"Kalbim çok hızlı atıyor Nam, ölme ihtimalim var mı? Heyecandan ölen bir insan var mı dünyada?" Makber telaşla yanıma geldi. Bediz'in ayarladığı grup geldiğinde Güneş onlara yeri gösteriyordu. İnsanlara neşeli bir şeyler çalacak ve ortamı eğlenceli tutacaklardı. Ayrıca akşama doğru bir şarkı söyleme yarışması yapılacaktı.

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin