11.Bölüm: "Kader"

39.8K 2K 474
                                    

11.BÖLÜM: "KADER"

Selaaam!

Keyifli okumalar :)

🌸

Güneşli bir günün öğleni kendimizi Melis'in evinde bulmuştuk. Melis bizi arayarak acil gelmemiz gerektiğini söyleyerek bizi buraya aceleyle getirmişti ama acil bir şey yoktu. Kahve içmek için çağırmıştı ama bizi böyle stres etmeyi çok severdi. O yüzden Zehra'yla bir güzel burnundan getirmiştik. Biraz önce de Akın ve Selami'yi de arayarak davet etmiştik.

Elimdeki kahveden bir yudum daha aldım. Arkama yaslanırken yüzüme yansıyan keyifle bulaşık yıkayan Zehra'ya bakıyordum. Normalde hayatta elini sürmezdi fakat Melis'in babası Fatih amca bizi kızından ayırmayarak yerden yere vurduğu için Zehra bile yola geliyordu. Bu yüzden Fatih amcaya hastaydım. Çünkü Zehra'nın huyunu bildiği için özellikle onun üzerine gidiyor ve onunla uğraşıyordu.

"Gül sen gül, göstereceğim ben sana."

Dudaklarım istemsizce yukarı doğru kıvrıldı. Ona artist artist bakarak, "Aynen gösterdin şu an," dedim. Masanın diğer ucunda oturan Melis gizleme gereği duymayarak güldüğünde Zehra ona da ters bir bakış attı fakat bir şey demeden bulaşıkları durulamaya devam etti.

Kapı çaldığında yerimden kalkıyordum ki Melis benden önce davranarak ayaklandı. Elindeki kahve dolu kupayı bırakmadan mutfaktan çıkınca kahvemden kalan son yudumu da içtim.

"Selamın aleyküm aslanları-" Kapıdan içeri bağırarak giren Akın Zehra'yı görünce duraksadı. "Aslanım? Miyav?"

Zehra eli köpüklü olduğu için ayağını Akın'a doğru savurdu ama Akın geriye doğru kaçarak bundan kurtuldu. Fakat arkasından içeri giren Selami'yi hesaba katmamıştı. Sertçe Selami'ye çarptığında o da refleksle kendine çarpan bedene sıkıca tutundu. Gözleri şaşkınlıkla Akın'a dönerken, "Yavaş lan!" demiş ve arkasından sıkıca beline sarıldığı Akın'ı yeniden öne doğru ittirmişti.

Melis kapıya yaslanıp güldü. Bende bu gördüğüm görüntü karşısında gülsem mi ağlasam mı karar verememiştim.

Akın pişkin pişkin gülerek ilerledi. Zehra'nın yanağından makas alarak yanından geçti ve balkon kapısına doğru yürüdü. Zehra hemen yumuşayarak, "Eşek," demişti ama sesindeki samimiyet fark edilmeyecek gibi değildi.

Selami bana doğru yaklaştığında gözlerimi ona çevirdim. Bakışlarımız kesişince, "Naptın lan?" diyerek saçımı hafifçe çekti. Elini ittirirken ona gülümsedim ve "Yürü git hadi geliyorum," diyerek onu balkon tarafına doğru ittirdim. İtiraz etmeyip Akın'ın arkasından geçerken Zehra'ya kısa bir bakış atmıştı. Zaten ona bakan Zehra'yla göz göze geldiklerinde bir an duraksadı ve birbirlerine bakakaldılar.

"Hoşgeldin," diyen Zehra gözlerini kaçırarak son kalan bardağı durulamaya başladı. Sesindeki kırıklık o kadar karakterine aykırıydı ki bize kükreyen bu kızın Selami'nin karşısında konuşamayacak hale gelmesine inanamıyordum. Sanırım aşk böyle bir şeydi. Hiçbir şeyden utanmayan karakteri bir tek Selami'nin karşısında kırmızı kesiliyordu.

Selami boğuk bir sesle, "Hoşbuldum," dedi. Ses tonundaki bastırmaya çalıştığı duygular kesinlikle bastırılmış değildi. Zehra'yı bu halde görmek onu etkilemiş olmalıydı, zaten Selami'nin Zehra'dan etkilenmesi için böyle şeylerle karşılaşmasına gerek yoktu. Zehra'nın onun karşısına geçmesi bile onun heyecanlanması için yeterli oluyordu.

SEVDA ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now