18.Bölüm: "Endişe"

38.8K 1.8K 293
                                    


18.BÖLÜM: "ENDİŞE"

Selaaam biz geldik, nasılsınız?

Biz çok iyiyiz, vize dönemimiz bitti sonunda :)

Bölüm araları da kısalmaya başladı ama yorum sayıları o kadar düşük ki inanın bazen moralimiz bozuluyor. Sizin düşünceleriniz, sizin yorumlarınız bizim için çok önemli.

Lütfen yorum yapmaya çalışın, biz sizden destek alıyoruz.

Keyifli okumalar dileriz ❤️

🌸

Her şey o kadar hızlı olmuştu ki, başım ağrımaktan yorulmuştu. Gözlerim olanları takip ederken endişe göğsümde filizlendi, bir şey olma düşüncesi geriyordu.

İki gün önce, o telefonu aldıktan sonra apar topar evden çıkan Korkut'un gözleri öylesine dönmüştü ki bana tek kelime etmeyip alnımdan öperek gitmişti. Gece düşünmekten yorulunca yatağıma uzanmıştım ama sabah kadar dönüp durmuştum. Geçen iki gündür de Korkut'u ya da timdeki diğerlerini ne görmüş ne de bir haber almıştık.

Hastanenin önündeki karargah iki gündür o kadar hareketliydi ki.

Kalbimdeki endişe büyürken hastanenin duvarına yasladığım omzumu çekip önümde oynayan Berfin'i izledim. Masum küçük yüzüyle tüm dikkati elindeki kırık arabadaydı. Ağzından ufak sesler çıkararak toprağın üstünde arabayı sürüyordu. Melis'in hastasının ilaç saati geldiği için onunla ilgileniyordu ve o da Kenan'dan bir haber alamamıştı.

Endişe omuzlarıma binen bir yük olurken eğilerek Berfin'in siyah saçlarının üzerine bir öpücük bıraktım. "Ne kadar güzelmiş araban," dediğimde başını kaldırarak mutlulukla bana baktı.

"Ben bebeklerden çok arabaları seviyorum Gonca abla." Heyecanla devam etti. "Büyüyünce kendime kocaman bir araba alacağım."

"Kocaman mı? Peki beni de gezdirecek misin?"

"Evet!" Diye bağırdığında gülümseyip yanaklarından öptüm ve tekrar doğrulup karargahı izledim. İçeri girip çıkan askerlerin hiçbiri tanıdık değildi ve ne kadar birkaçına soru sorsam da bilgi veremeyeceklerini söyleyerek gidiyorlardı.

Yavaşça içeri geçtim, Doğan bey ile yeni gelen bir hastanın tetkiklerini yapıp yatışını yaptık. Birkaç hastanın daha boşalan yataklara yatışlarını yaptıktan sonra aşağı indim ve kendime çay koydum. Saat beşe geliyordu, karnımda açlık sinyalleri gelince masanın üzerinde duran poğaçadan bir parça alıp ağzıma attım.

"Meraktan ölücem," diyerek içeri girip kendini koltuğa atan Melis'e bakarken çayımı yudumladım ve tezgaha yaslandım. "Kenan'ın telefonu hala kapalı."

"Sanırım göreve gittiler," dedim ve poğaçadan bir parça daha alıp ısırdım. "Yoksa karargahta olurlardı."

"İnşallah sağ salim dönerler bal," dedi ve kendine çay alıp tekrar oturdu. "O teröristi umarım yakalanır."

Yine kafamda bir sürü düşünce ortaya çıkınca içtiğim çaydan da tat alamadım ve çıkıp acile yürüdüm. Birkaç hastaya daha bakıp zamanımı biraz da olsa geçirdim. Ardından dışarıda olan kalabalık bir anda artıp bir telaşa düştüğünde adımlarım dışarı yöneldi.

SEVDA ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now