9.Bölüm: "Hisler"

44K 2.2K 512
                                    

9.BÖLÜM: "HİSLER"

Selaaam!

Multimedia bir tık heyecanlandırdı, değil mi?

Keyifli okumalar :)

🌸

Melis'in dolabımdan aldığı tişörtlere bakarken gözlerim dalgındı. Dışarıda tam bir bahar havası vardı ve biz bugün pikniğe gidiyorduk. Korkut, Kenan ve Alpay ile. Ayrıca bizim ekip de geliyordu. Zehra, Selami ve Akın. Gerçekten tuhaf bir ortam olacaktı.

Olayları zihnimden baştan aldım. O gün sarıldığımız günün devamı sakindi ve biz sürekli göz göze geliyorduk. Günün sonunda Gülhan teyze ve annem de bize katılmıştı ve güzel bir akşam geçirmiştik. Tüm gün kalbimin dört nala koşması dışında bir sorun yoktu. Annemler havalar güzelleştiği için piknik fikrini öne atmıştı. Babam ve Kadir amca annemlerle Şile'ye bir tanıdığı ziyarete gidecekleri için gençler olarak biz kalmıştık.

O günden beri Korkut ile konuşmamıştım, onu görmemiştim bile. Sadece bu sabah piknik için mesaj atmıştı, o kadar. İki günün sonunda bu piknik günü içimde değişik bir heyecan vardı. Melis seçtiği tişörtü kotunun üzerine giyerek bana döndü, Zehra balkonda sigara içiyordu.

"Boğulacaksın bir gün o düşüncelerle," Saçımı çektiğinde yüzümü buruşturarak eline vurdum. "Kalksana be, çıkacağız birazdan."

"Ya tamam," diye mırıldandığımda Melis durdu ve gözlerini kısarak bana baktı. Kumral, siyaha yakın saçları tepesinde topluydu.

"Akışına bırak dedik, kız iki günden karalara bağladı." Kolumdan tutup zorla ayağa kaldırdı. "Salak kız."

"Zehra," diye seslendim balkona doğru. Zehra perdenin aralığından bana kafasını uzattığında güldüm. Kısa kahkülleriyle tam bir kız çocuğuna benziyordu. "Gel artık şuraya."

"Geldim geldim," elindeki ıslak peçeteye sigarayı bastırdı ve odamdaki çöp kocasına attı. "Selami ve Akın on dakikaya burada olurlarmış."

Korkutlar karargahtan geçeceği için bizi Akın ve Selami alacaktı. Sabah Korkut bunu bir mesajla haber vermişti. Ona bir cevap vermemiştim. Zaten orada görüşecektik.

Üzerime bacaklarımı sımsıkı kavrayan siyah bir jean geçirdim, mavi askılı bluzu da giydiğimde Melis üzerimdekileri onayladı. Saçlarımın önlerini arkada bir tokatla tutturup açık olan kısımları omuzlarımdan aşağı bıraktım. Dolaptan beyaz spor ayakkabılarımı çıkarıp altını yere değirmeden elime aldım. Dudaklarımda sadece nemlendirici vardı ve yeterdi zaten, pikniğe giderken makyaj yapacak değildim.

Aşağı inip hazırladığımız salata malzemelerini ve çatal bıçakları aldık. Et ve tavukları giderken alacaktık ama Korkut yine bunu belirtmiş ve onların alacağını söylemişti. Akın ve Selami'ye içecek almalarını söylemiştim.

Kapıdan gelen korna sesiyle ayakkabılarımızı giydik ve kapıyı kilitleyip çıktık. Zehra poşetleri almadan hızla uzaklaştığında homurdandım. Üzerinde fosforlu sarı bir tişört vardı ve tabiri caizse ay gibi parlıyordu. Zehra'ydı bu, umursamaz ve çatlak.

Akın inip elimizdekileri aldı ve bagaja koydu. Ardından ikimize de sarıldı. "Nabersiniz?"

"İyi Akınsu ne olsun." Melis koluna vurarak güldü. "Sen nasılsın asıl? Ceren ile konuştun mu?"

SEVDA ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now