15.Bölüm: "Kıvılcım"

37.8K 1.8K 129
                                    

15.BÖLÜM: "KIVILCIM"

🌸

"Doğan Bey Ayça'yla konuşmuş, ikimiz görev alacakmışız."

Melis'e dinlerken onu başımı sallayarak onayladım. Önümdeki kahvaltı tabağından bir tane daha zeytini alarak ağzıma attım.

"Kaç gün gidilecek?"

"Ya günü birlik ya da maksimum bir gece çadır kurulurmuş."

Yeniden başımı salladım. Çevredeki köylerden birine kontrole gidilecekti ve dört hemşireden ikisi bu görevde yer alacaktı. Doğan Bey, Ayça ve Melis'in gitmesine karar verdiği için Fırat ve ben burada, hastanede kalacaktık.

Ayrıca burdaki görev süremiz de uzatılmıştı. Yaklaşık on beş yirmi gün daha buradaydık.

Lokmamı yutarak çatalımı Melis'e doğru kaldırdım. "Telefonunun sesi asla kısık olmasın. Saat başı arıycam. Ulaşamadığım her sefer için kafanı duvara vururum."

"Haşin erkeğim benim!" dediğinde tiksinerek ona baktım. Çatalıma çıkardığım zeytin çekirdeğini kaldırıp yüzüne doğrulttuğumda ellerini kaldırıp kafasını iki yana salladı. "Valla kapatmıcam telefonu, indir o silahı."

Elimi indirip tehditkar gözlerle ona bakarak kahvaltıya devam ettim. Bir süre daha oyalanıp mutfağı toparladık. Ardından üzerimizi giyinip Ayça'nın çağrısıyla aşağı indik.

Hastaneye varmamız kısa sürmüştü ama etraftaki korkunç sessizlik de tuhaftı. Sınıra yakın olan sokakta bir tane insan görünmüyordu.

Hastaneye girmemizle başlayan yoğun mesai birkaç hastanın da gelmesiyle iyice kalabalıklaştı. Bir ara Kenan'ı görmüştüm ama başım o kadar kalabalıktı ki selam bile verememiştim. Saat öğlenden sonra üçe gelirken kendimi yorgunlukla hemşire odasına attım.

Odada kimse yoktu, diğerlerinin şu an acilde olduklarına emindim. Oturduğum koltukta başımı geriye doğru yasladım ve dağılmış saçlarıma dokunamadan gözlerimi kapattım. Midem açlıktan kasılıyordu, sadece bir bardak su içebilmiştim.

Odaya birinin girdiğini hissedip gözlerimi açmadan bekledim, Melis ya da Ayça olmalıydı çünkü Fırat Doğan bey ile bir hastanın kontrollerine çıkmıştı.

"O kadar yoruldum ki, bıraksalar iki gün uyurum." Diye mırıldandım. Gözlerim hala kapalıydı çünkü cidden açamayacak kadar yorgundum.

Birkaç adım sesinden sonra üçlü koltuğun tam yan tarafı çöktü ve omuzuma değen sıcak bir beden hissettim. Saniyeler sonra burnuma dolan kokusuyla kaskatı kesildim ve aniden gözlerimi açtım.

"Bugün çok yoğundunuz," diye mırıldandı tok bir sesle Korkut.

Gözlerim yavaşça ona doğru döndüğünde aynı benim gibi kafasını koltuğun arkasına yasladığını fark ettim. Üzerinde siyah bir tişört, altında ise kamuflajının pantolonu vardı. Sıcak kahveleri üzerimde gezindi, ardından tekrar tavana baktı.

"Senin ne işin var burada?" Dediğimde sertçe yutkundu. Boğazını geriye doğru attığı için adem elması öyle vurgulu hareket etti ki gözlerimin titrediğini hissederek yüzüne bakmaya çalıştım.

"Yaram sızlıyor bugün, bakmanı isteyecektim."

İçim bir anda değişik olduğunda endişeyle ona baktım. "Dikkat etmedin, değil mi?"

SEVDA ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin