35. Geri Dönsün

672 766 12
                                    

Bu bölümü sabahattinallim e ithaf ediyorum.

İthaf isteyenler (daha önceden yapmadıklarım) yazabilir. 😊

İyi okumalar

Almıla'nın anlatımı

Zaman her derde devadır derler. Öyle de olmuştu. Hayat akıp giderken gidenlerin yeri doldurulmazdı lakin cennetlik oluşları ana yüreklerine su serperdi. Benim de öyle olmuştu. Evladımın cennette meleklerle gülüp oynadığını bilir ona kavuşacağım günü beklerdim. O gün gelene dek hayatı yaşamayı da ihmal etmezdim.

Son yufkayı da ocaktan alıp bezin içine koyduğumda Esma da bir parça koparıp bebeğinin eline tutuşturdu. Minik parmaklarıyla sımsıkı yufkayı tutup ağzına götürmeye çalışan Yakup, dişsiz damaklarıyla çekiştirerek koparmaya çalışırdı. Onun tatlı halleri bizi güldürürken, Yaradana şükretmek boynumuzun borcuydu.

Sağlıkla büyüyen yavrucak altıncı ayını bitirmiş, onu bekleyen hayatın sorumluluklarından uzaktı. Derdi kanının tok olması altının temiz olmasıydı. O da üzerinde ince bir fistan dışında bir şey olmazken ondan mutlusu yoktu. Elindeki yufkayı yere atıp yerden bir taş aldığında ne yapacağı belliydi. Ağzına götürdüğü taşı benden evvel annesi Esma yetişip almış uzağa fırlatmıştı. Şaşkın ve dolu gözlerle bakan minik haylazın bu durumdan hoşnut olmaması hiç şaşırtıcı değildi.

Tam dudaklarını büzüp ağlayacağı vakit çalıların hışırtısı hepimizin ilgisini çekmiş, hızla üzerimize gelen at çığlık atmamıza neden olmuştu. Yakup'u kucakladığı gibi eve koşan Esma'nın ardında kalmıştım. Elim belimdeki hançere gitmiş, evdeki erlerin yokluğunda kullanmak için yakınıma koyduğum kılıca uzanmıştım. Bizim çığlıklarımızdan ürken at şaha kalkmış, üzerindeki hatuna zor anlar yaşatmıştı. Nihayet gelen kişiyi görebildiğimizde korku dolu çığlıklarımızın yerini sevinç çığlıkları almıştı.

Ophelia atından inip yularını bir ağaca bağladığında koşarak gidip sarıldım. Mutluluktan ne konuşup ahvalini sorabiliyor ne de soluklanmasına izin veriyordum. Benden sonra sarılan Esma için Ophelia'nın yeri farklıydı. Birlikte nice zor zamanlar geçirmiş olmaları aralarındaki dostluk ve kardeşlik bağını kuvvetlendirmişti. Minik Yakup'sa Ophelia'nın varlığını ağlayarak karşılamış, her çocuk gibi bir yabancının varlığı onu tedirgin etmişti. Annesinin yemenisine sımsıkı sarılan yavrucak korkulu ve merak dolu gözlerle yeni misafire bakıyordu.

"Yakup, hoş geldin demek yok mu teyzeye?"
Ophelia'nın sözleri hepimizi gülümsetmiş, nihayet Yakup'un da güvenini kazanmıştı. Kuşağından küçük bir tahta oyuncak çıkaran hatunun kozuysa Yakup'un son duvarlarını indirmesini sağlamıştı. Merakla Ophelia'nın kucağına giden oğlanın tek derdi elindeki tahta oyuncakla, çıkmak üzere olan dişlerinden dolayı kabaran diş etlerini kaşımaktı. O oyununu oynarken Ophelia da doya doya öpüp koklamıştı minik haylazı.

"Gel bacım dinlenesin. Ahval nedir anlatasın. Seni pek merak ettik. Gözümüz yollarda kaldı. Gayrı dert tasa etmeyesin. Allah'ın izniyle İskender efendi, şehzade Bayezid için elinden geleni yapacaktır."

Bizim için söylemek kolaydı lakin içi yanan oydu. Burada bu küçük evde, çarşıdan uzak, ahaliden ve ahvaldan bi haber nasıl yaşardı bilmem lakin çok zorlanacağı kesindi. Biz de o alışana dek elimizden geleni yapmaya kararlıydık.

" Sabredeceğim hatunlar. Burada kal dediler kalacağım. Bayezid'in bir gün bana geri dönmesini bekleyeceğim. Ee siz anlatasınız, analarım nerededir?"

Yüzüm gülmüştü. İçi yansa da belli etmemek için uğraşırdı. Ses etmedim. Ben de ona uyup konuyu değiştirmesine izin verdim.

" İyilerdir. Annem ve babam tarla işleriyle uğraşırlar. Borçları ödedik. Gayrı derdimiz kalmamıştır çok şükür. Ayşe hatun ve Vedat efendi de anne babama yardım ederler. Beraber vakit geçirir ömür doldururlar. Ferhunde ve Mustafa ağabeyimin bir evladı olacaktır. Esma'mın bir oğlu oldu. Rabbim benden bir evlat aldı lakin O'ndan ümit kesilmez belli mi olur bir evlat daha verir belki. "

AŞK I CÜDA Kitap OlacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin