24. Atılan İftira

1.1K 1K 62
                                    

Bebeğimden dolayı bir bölümü yazabilmek bir haftamı alıyor. Hata yapmamak için de tarihi araştırmak zorundayım sizi bir hafta beklettiğim için üzgünüm. 😔 Bu bölümü yazmak için gece dörtte kalktım. Bir yıldızı hak ettiğimi düşünüyorum. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🤍

İyi okumalar...

Gözlerin âmâ olduğu anlanlardan biriydi. Gecenin karanlığını aydınlatmaya mehtabın parıltısı yetmemiş, göz gözü görmezdi. Ağaçların yapraklarının fısıltısına karışan boğuk iniltilerim, büyük ellerle kapatılmış  ağzımdan fırlamak için çırpınıyordu. Yürek, çarpıntım kaburga kemiklerime bastırmış, tef gibi vurmaktaydı. Korku, ellerimde can bırakmamış taşıdığım mum yere düşüp sönmüştü.

Dilim lal olmuş, yardım isteyecek sesim susturulmuştu. Sırtıma yaslanmış beden, korkularımı dindirmeye yetmiyordu. Kurtulmak için çırpınışlarım, belimi kavrayan güçlü kolla son bulmuştu. Masmavi gözlerimden akan bir damla yaş, ağzımdaki eline damladığında kaskatı kesildiğini hissettim. Dudakları tenime değdiğinde ağzımdan hıçkırık çıkmış, akıbetimin ne olacağını düşünmek bile istemiyordum.

"Korkma benim, gözlerine göğü sığdıran hatunum!"

Tenimdeki dudaklar kulaklarıma değmiş, fısıldadığı kelam rahatlamamı sağlamıştı. Hıçkırıklarım dinmiş, ince belimi saran kaslı kol ayrılır ayrılmaz ardımı dönmüştüm. Yakışıklı yüzüne attığım şamarın sesi gecenin sessizliğinde patlamıştı. Şamarın etkisiyle yana dönen yüzünü yavaşça bana çevirdi.

"Bunu hak ettim. Elin de ağırmış gavurun kızı."

Gülerek ettiği kelama ben gülmemiştim. Ellerim göğsümde hızlı hızlı soluk alıp veriyordum. Eğer onun yerinde bir başkası olsaydı ne yapardım bilemiyorum. Bir daha gece vakti dışarı çıkmamaya karar vermiştim.

" Ne o korktun mu? Bir daha gece vakti çıkmazsın gayrı dışarı."

"Sen nerden bilirsin? Yoksa benim peşime hafiye mi taktın?"

"Kuşlar söyledi."

Bu kuşlar da ne dedikoducu çıktı. Ben bilirdim onun kuşlarını da ses etmemeye karar verdim.

"Birileri görecek, gel içeri geçelim."

Ardımdan sessiz adımlarla gelmeye başladı. Tahta kapının yuvarlak demir kulpundan tutup açtım. Pabuçlarımdaki çamuru temizlemekle uğramamak için bu gecelik dışarıda bıraktım. O da pabuçlarını çıkarıp içeriye almamış dışarıda bırakmıştı. Ses etmedim. Beni içeriye kadar takip etti. Daha önceden hazır bıraktığım bal mumunu yakıp bir kenarıya koydum. Odaya girdiğimizde yere serili olan döşeği görünce ikimiz de yutkunduk.

Ben hazırlıksız yakalanmış olmanın verdiği utançla bakışlarımı çekerken o, gece vakti uygunsuz yakalamış olmanın verdiği utançla bakışlarını çekti. Alelacele yerdeki döşeği dürüp odadaki ahşap yüklüğe kaldırdım. Pencere kenarındaki sedire yerleştiğinde ben de karşısındaki döşeğe yerleştim.

"Üşür müsün? Odun getireyim mi?"

Üzerime dışarıya çıkarken aldığım hırka ve başıma sımsıkı doladığım şalı kastediyordu. Üşüyorum sanmıştı. Lakin bilmediği çok şey vardı.

"Yok, böyle iyiyim. Hayırdır uğramazdın yanıma? Temelli giderim derdin?"

"Validem Hürrem Sultan'ın ahvali iyi değildir. Sultan babamın ve validemin şahsi tabibi derdine derman olmuş derler lakin son zamanlarda o da şifâyâb olamamıştır. Ağabeyim Selim haber yolladı tez gelesin diye, bende geldim."

AŞK I CÜDA Kitap OlacakWhere stories live. Discover now