23. Mehtabın Yalnızlığı

1K 1.1K 82
                                    

İyi okumalar...

Almıla'dan anlatım:

Semadan kopan fısıltıların savurduğu küçük sarı bir yaprak, düşmüştü ağacın ince dalından. Süzülerek konduğu yer, iki komşunun zehir dolu kelamına şahit olacaktı. Biri ağzından zehir saçarken, biri zehre devayı yine tabibinde bulacaktı.

"Kolay gele Almıla hatun"
Kalın hırıltılı sesi, kulak tırmalayan bir tonda çıkmış, kapkara bıyıklarının örttüğü dudakları sanki hiç kıpırdamamış gibiydi. Bir kolunu bahçe çitlerine dayamış, ahali ne der demeden eğilmiş utanmadan beni süzmekteydi.

Kül olmasın diye topladığım fistanımın eteklerini hızla indirdim. Kem gözlerinin tenime değmesinden korkardım. Hışımla ayağa kalktığımda bir gören var mı diye baktım lakin yoktu.

"Sağ olasın, ne istersin?"

"Hiç, bir hayırlı olsun demek istedim."

"İyi ettin, şimdi var git yoluna Ahmet efendi."

"Ne o? Korktun mu güzeller güzeli? Sana bir zararım dokunur mu sandın? Korkmayasın. Sen bana varmadın amma ben sevdiğim hatunlara zarar vermem. Anlamadığım ben variken sen bu sünepe tabibe mi vardın?"

"Bre densiz, sen ne hakla benim erim hakkında kelam edersin? Utanmaz mısın ettiğin kelamlardan? İki zevcen, kucak dolusu evladın var, utan utan!"

"Celallenme hatun! Elbet yaptığın hatanın farkına vararsın. Eğer değerini bilecek hakikatli mert bir yiğit ararsan, ben burada seni bekliyorum."

"Hayde var git yoluna belanı benden bulma. Erim duyarsa seni yaşatmaz. Senin gibi soysuzun kanıyla ellerini kirletsin istemem, hayde."

Sinirle ardımı dönüp koşar adımlarla eve vardığımda kapıyı açarken ellerim titriyordu. Ne diyeceğimi bilememiş, ne yapacağımı şaşırmıştım. Evli bir erin, evli hatunlara böyle kelam ettiği nerede görülmüştü? Olacak iş midir bu? Ne kadar belli etmemeye çalışsam da korku yüreğimi esir almıştı.

Ya İskender duyarsa? Ya bir birlerine zarar verirlerse? Ya erimin başına bir hal gelirse ben ne ederim o vakit? Kime giderim? Vicdan azabıyla yaşayabilir miyim? Sevdiğimi ellerimle kara toprağın koynuna yaptırabilir miyim? Hayır! Söylemeyeceğim. İskender duymayacak. Başına kötü bir hal gelsin istemem, en iyisi susmak.

"Almıla kızım, Ahmet efendi ne ister?"

Ayşe teyzenin sesiyle hızla toparlanıp kendime gelmeye çalıştım. Korkumu da çaresizliğimi de belli etmemeliydim.

"Yok bir şey ana, hayırlı olsun der. Evlendik ya düğüne gelemediler diye söylemek istemiş."

"Adı batasıca, kapıya asılan boynuzları görmedik mi sanır? Kim bilir kimin koynundaydı ahlaksız herif. Zevcelerinden utanmıyon bari günahsız sabilerinden utan."

"Öyle ana, öyle. Ben bir koşu Esma'ya bakayım mı? Murat efendi çarşıya çalışmaya gitmiştir. İlk günden kendini yalnız hissetmesin. "

" Murat efendinin anasıyla aynı evde kalmazlar mı? Yalnız değildir. Bırakasın birbirlerine alışsınlar. Ben yemekleri yaptım. Bugün gelin görneye mahalledeki hatunlar gelir, bir yere gitmeyesin hazırlanasın. "

" Peki ana. "

Aklım Esma'da kalarak giyinmeye İskender'le kaldığımız odamıza çıktım. Kemal ağabeyimin vefatından sonra durgunlaşmış günlerce yemeden içmeden kesilmişti. Murat efendi, babamdan Esma'yı istediğinde de babam vermişti. Belki izdivac Esma'nın gönlüne huzur verir, eski mutluluğuna geri döner demişti. Lakin istediği gibi de olmamıştı. Ne Esma'ya sormuş ne de Murat'a hayır demişti. Yüreklerinde kim vardır, gönülleri razı mıdır demeden izdivacları olmuştu.

AŞK I CÜDA Kitap OlacakWhere stories live. Discover now