19. Meliha'nın Vasiyeti

1.1K 1.1K 110
                                    

Bir anne evlatlarını neden bırakırdı? Neden bırakmak zorunda kalırdı? Evlatlarının gözlerinden akan yaşlar hiç mi içini yakmazdı?

Ana, ana bizi bırakma kalk uyan diye semayı ağlatan yakarışlar beni de ağlatmaktaydı. 3 yaşındaki minik Banu'nun annem nerdedir? diyerek odalarda annesini araması bizi daha da yıpratıyordu. Ne diyecektik? Annen vefat etti desek anlar mıydı? Anlamazdı. Demiştik, anlamamış ısrarla sormaya devam etmişti.

Minik Banu'nun iki ağabeyiyse boynu bükük babalarının yanında baş sağlığına gelenleri karşılıyorlardı. Bu küçük yaşlarında sapan sıkıp, at koşturup oyun oynamak varken analarının taziyesine gelenleri karşılıyor, Küçücük omuzlarına yüklenecek sorumlulukların hamallığını yapmaya hazırlanıyorlardı.

Mustafa ağabeyimin bir gecede omuzları çökmüş saçları ağarmıştı. Zevcesinin vefatına mı yansın geride boynu bükük kalan evlatlarına mı? Yoksa vasiyet namına Meliha yengemin karaladığı iki üç satırlık yazıya mı?

Güya ben ölürsem, evlatlarım anasız kalmasın, ele evlatlarımı bırakmam kardeşim Halimeyle izdivaç eyle demiştir. İnanmadım. Kim çocuklarını ele emanet etmeyecek kadar sevdiği halde kendine böyle fenalık edip onları kanadı kırık bırakırdı? Hiç bir ana bırakmazdı. Ardında öksüz yavru bırakacağını bile bile hiç bir ana yapmazdı.

Rahmetli Meliha yengem gibi bir hatun asla bırakmazdı. Evlatlarını canından çok severdi. Başkalarına karşı ne kadar kötü fesat olsa da evlatlarına karşı melek gibiydi. Hele küçük Banu için yanardı. Bunda bir iş vardı lakin anlamazdık.

Ferhunde feryat figan ağlıyor, Halime çocuklarla ilgileniyordu. Cihanın sonu bile olsa çocuklar ilgi ve sevgi beklerlerdi.

Son konukları da uğurladıktan sonra salona geçip kahveleri dağıttım. Felaketler üst üste gelmiş bizi de yormuştu. Bu günümüzde de bizi yalnız koymayan Vedat efendiler gelmiş yanlarında da kadı efendiyi getirmişlerdi.

Kahvelerin içilmesine müteakip sırayla içeri giriyor kadı efendiye o gece ne ettiğimizi anlatıyor, bir kağıda da yazı yazıyorduk. Mustafa ağabeyim, Meliha yengemin böyle bir işe kalkışacağına inanmaz gerçekleri bulacağım diye söylenir dururdu.

Herkesin gözünde yaş, merhumenin ardından okunan yasinler, hatimler ruhuna bağışlanıyordu. Ölenle ölünmez dendiği gibi cihanın telaşı bitmiyor, sanki iki üç gün evvel bizimle sofraya oturup aşını yiyen hatun hiç olmamış gibi hayatımıza devam ediyorduk.

Mutfağa oturmuş elindeki tastan küçük Banu'ya çorba içirmeye çalışan Esma, Meliha'nın tüm kötülüklerine rağmen boynu bükük kalmış kuzusunun karnını doyurmak için çabalıyordu. Bu üç yavruyu yetim Esma'dan daha iyi anlayan olmazdı. İnsan başına gelmedi mi, karşıdakinin ne hissettiğini anlamazdı.

◽◽◽

Çiftliğin dışından gelen seslerle, herkes gibi merakla bahçeye çıkmıştım. Kadı efendi odadan çıkmış yanında erlere birlikte durmaktaydı. Hararetli hararetli babamla bir şey tartışıyorlar, İskender'de babamın kolundan tutup uzak tutmaya çalışıyordu. Babam bir şeye kızmış olmalıydı. Kadı efendi her ne dediyse kabul edemeyeceği bir şey olmalıydı.

Merakla yaklaştım. Annem benden önce davranmış, lakin erlerin arasına karışmak doğru değildir diyerek sabırla babamı bekliyordu. İskender toplanan kalabalığa göz gezdirip birini ararken aradığını bulmuş gibi rahatlayan gözleri, gözlerimle kesişmişti. Başıyla belli belirsiz arka tarafı işaret etmiş, gel demişti.

O gittikten bir kaç dakika sonra ben de peşinden gitmiş, köşkün arka bahçesinde elma ağaçlarının altında buluşmuştuk. Geldiğimi görünce dudakları kıvrılmış, inci gibi bembeyaz dişlerini göstererek gülümsemişti.

AŞK I CÜDA Kitap OlacakWhere stories live. Discover now