12. Altın Tarak

1.7K 1.3K 279
                                    

Gecenin karanlığını yaran ışıklar, yer yüzüne düşerken, yatağında uyumakta olan güzel, yavaş yavaş yeşimlerini yeni güne açmaktaydı. Sabahın ilk ışıklarıyla ısınan toprağa can gelmiş, güllerin tomurcukları patlamış etrafa mis gibi kokusu yayılmıştı. Her sabah olduğu gibi mahallenin erken kalkan cefakar hatunları, ocağın başına geçip sıcacık bazlamalarını pişirmiş, ev halkı için kahvaltıyı hazır etmişlerdi.

Hayat rutin işleyişine devam ederken, rutininden sıyrılan bir şey vardı. Almıla'nın yüreği. Dün akşamdan beri daha bir başka atmakta, mantığını devre dışı bırakmaktaydı. Şirin olup yıllarca yol gözlemiş, leyla olup mecnun diye diye sevdiğini sayıklamıştı. Züleyha olup aşkıyla yana yana kül olmak üzereydi. Nihayet vuslata ermiş, gönlünün tahtına yiğidi kurulmuştu.

Dilinde tatlı bir türkü, kuş gibi şakıyarak hazırlanmış aşağı inmişti. Banu hatun ve Esma sofrayı kurmuşlar, ağabeyi ve babası sedirde oturmuş hasbihal ediyorlardı.

"Sabahın hayrı, bereketi üzerinize olsun canlarım"

"Ooo, Almıla hatun uyanmışsınız. Ne bu neşe? Yüzünüzde güller açar." Sadece benim değil annemin de yüzü gülüyordu. O da ahiretliğim dediği Ayşe teyzeyle dünür olmanın keyfindeydi.

"Yüzünde tabi gül açacak ana, baksana şuna nasıl da kıpır kıpır, mutluluktan ağzı kulaklarına varır. İskender'ine kavuştu ya-"

"Höst! Bre densiz! O nasıl laftır öyle? Kemal efendi, sözlerine dikkat edesin!" Babamın azarıyla ağabeyim susmuştu. İyi de olmuştu. Güya beni utandıracak, annemin babamın yanında denir mi hiç öyle şeyler?

"Gelesin Almıla hatun, yanıma oturasın."

Aliyar efendinin işaretiyle koşar adım yanına gitmiş, dizinin dibine oturmuştu. Başını omzuna koyup elini tutmuştu. Başını kaldırmadan gözlerine baktığında iki yeşim karşı karşıya gelmiş duygu dolu bakışlar anlaşır olmuştu.

" Anladım ben seni, bilerek yaptın. Ormanda yangın çıktığı gece bana bilerek arkanı döndün. Yüzünü görüp de güldüğünü anlamayayım diye. Aslında bana kızmıyor gülmemek için bakmıyordun. Zaten o gün İskender'e söylemiştin değil mi? İkiniz de biliyordunuz."

Başını usul usul salladı. Bir terzide olması imkansız olan kaslı geniş gövdesine daha da sokuldum. Ellerini daha da sıktım. Onun gücüne, sevgisine ihtiyacım vardı. Ardımda babamın olduğunu bilmeye ihtiyacım vardı.

" Ben yakmadım ormanı, mum düştü, cam kırıldı fakat düşüren Meliha yengemdi." Dediklerimi duyunca hiç şaşırmamıştı.

"Bilirim Sultanım bilirim. Senin yapmayacağını da bilirim. O gün İskender'e dedim. Sana diyecekti. Senin de gönlün olsun istedim işler karışınca da oyun etmek istedim. Kızmış gibi yapıp sırtımı döndüm. Ben sana hiç sırtımı döner miyim? Sen benim biricik kızımsın. Annene söyleme ama başımın tacı, gönlümün sultanı sensin. "

İster istemez kıkırdadım. Anneme yakalanmaktan korkuyordu. Koskoca korkusuz pehlivan Aliyar efendi , kızına sultanım dedi diye kıskanç karısından korkar olmuştu.

" Sen de benim yakışıklı biricik babamsın. Sağ olasın, Allah seni başımızdan eksik etmesin."

"Hadi sofra ortaya kondu, bekletmek olmaz, buyurasınız."

Babamın davetiyle oturup kahvaltımızı yapmış, gün içinde yapılacaklara karar vermiştik.

◽◽◽

Esma'yla birlikte çeşmenin başına su doldurmaya geldiğimizde genç kızların da toplanıp aralarında konuştuğunu gördük. Rengarenk fistanlarının içinde, saçlarını türlü melik çeşitleriyle ören hatunlar bir yandan laflıyor bir yandan da gelen geçene göz süzüyorlardı. Merakla yanlarına yaklaştığımızda durup, bizi incelemeye koyuldular.

AŞK I CÜDA Kitap OlacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin