25. Harem

1.2K 1K 50
                                    

Bu bölümü kuzenlerim Ümmühan ve Aslıhan'a ithaf ediyorum. 🤍

Almıla'nın anlatımı:

Gece katrana bulanmış, kötülüğün habercisi gibi semayı kara bulutlar sarmalamıştı. Esen rüzgar ağaçların yapraklarını savururken, sessizliğe yemin etmiş gecenin yeminini bozan bir avuç it sürüsüydü. Ellerinde yanan mumlar, kalplerini değil yüzlerini aydınlatmaktaydı. Dillerindeki zehirli kelamları rüzgar, tüm mahalleliye haber etmekteydi. Evlerden yayılan mum ışıkları tek tek artarken, bizimki de yanmıştı.

Sesleri işitip hışımla yataktan çıkan İskender'e eşlik edip, hayr olsun inşAllah diyerek giyinmeye başladım. Sesler gittikçe artmış, ahalinin seslerine at ve köpek sesleri de karışır olmuştu. Bal mumunu camına koyup çıktık. Bizim gibi merak etmiş olan Vedat efendi ve Ayşe teyze de odalarından çıkmış kapıdan dışarıya çıkmak üzereydiler. Hep birlikte evden dışarıya çıktığımızda toprak yolu dolduran ahaliyi bulmayı beklemezdik.

Küçük toprak yol, bir uçtan bir uca dolmuş, eline mum alan koşup gelmişti. Mahallenin köpeği Akça, gece bekçiliği yaptığı sırada çıkan vukuatı anlamaya çalışıyor, kuyruğunu sallayarak aralarda dolaşıyordu.

Ophelia'nın evinin bahçesi dolmuş, bir penceresi kırılmıştı. Namussuzlar, ahlaksızlar diye bağıranlar, evi taş yağmuruna tutanlar vardı. Onları engellemeye çalışan da dört tane atlı erdi.

Daha önceden hiç görmediğim bu erler, iyi giyinimli, hali vakti yerinde, saraylılara benzemekteydi. İskender'e baktığımda kaşlarını çatmış, elleri yumruk halini almıştı. Şehzade Bayezid'le birlikte okumuş, bir çok saraylı efendiyi yakından tanırdı. Elbet bu erleri de bilirdi.

"Kimdir onlar? Tanır mısın?"

Sıkıntıyla soluk alıp bıraktı. Bir eliyle burun kemerini sıkıp, gözlerini ovuşturdu. Omuzları düştüğünde meselenin ciddi olduğunu anladım.

"Bizimki yine laf söz dinlememiş, çıkıp gelmiş. Ophelia'nın evinde başka kim olabilir?"

Bayezid, Şehzade Bayezid! Ondan başkası olamazdı.

"Gidesin İskender, gidip yardım edesin. Ahaliyi görürsün. Başlarına bir fenalık gelmeden gidesin."

"Burada anamla birlikte bekleyesin. Bahçeden dışarı çıkmayasın."

Ne kadar ben de gitmek istesem de inkar edip tartışacak zaman değildi. Vakit değerliydi. O giderken ardından bakıp kalmıştım. Sokağın başında havaya kalkan tozlar, birilerinin daha geldiğinin habercisiydi. Ellerinde bayraklar olan atlılar, saraydan gelmekteydi. Ahali onları görünce dağılmış, iki yana ayrılmıştı.

Az önce bağırıp çağıran Canan ve Ahmed efendiden ses soluk çıkmıyordu. İş birlikçileriyle birlikte suç işlemiş veletler gibi duvar dibine sinmiş, korkuyla beklemekteydiler. İskender geç kalmış, olaylar sarayın kulağına gitmişti bile.

Atlarından inen erler, ahaliyi sakinleştirmeye çalışanların yayına gidip malumat almışlardı. İçlerinden biri kapıya varıp tıklattığında böyle bir şey görmeyi beklemiyordum.

Simsiyah saçlarını sarığının altında toplamış, kara gözlerinde çakan şimşeklerle bakan Şehzade Bayezid ve yanında beyaz saçlarını şalla saklamış, üzerine giydiği hırkayla müslüman bir hatuna benzeyen Ophelia. Şaşkınlıkla Ophelia'ya bakarken ahaliyi daha da şaşırtan Sultan'ın askerinin, belinden çıkardığı hançeri tehdit eder gibi sallayarak ettiği kelamları olmuştu.

"Şehzadem, valideniz Hürrem Sultan'dan haber var. Uzun yoldan gelip huzurlarına çıkmak yerine, Romalı bir kölenin yanında soluklanmanız hoş olmamıştır. Soluklandığınız koynun, soluğunun ilelebet kesilmesini istemiyorsanız saraya huzura çıkasınız."

AŞK I CÜDA Kitap OlacakTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang