21. Çöpçü Subaşı

1.1K 1.1K 31
                                    

Esma'nın anlatımı:

Sema, acılı feryatların habercisiymiş gibi kapalıydı. Güneş, sıcacık ışıklarını bizden saklıyor, bulutların ardından bakıyordu. Ak pamuklar rengini griye bırakmaya başlarken hava, yağmurun habercisiydi. Toprağa düşen bir damla rahmet, bugün bir zalimin akıbetine şahitlik edecekti.

Yer yüzüne inen her bir meleğin taşıdığı bir damla su, acılarımızı da dindirir miydi? Yoksa şahitlik edecekleri nice acılara mı gebeydi bu gri bulutlar?

İhanet, bir yılan gibi boğazımıza dolanmış, soluğumuzu kesmekteydi. Acı, ihaneti yaşayanların acısıydı. En beklenmedik anda gelen hüzün, bu sevgi dolu aileyi yasa boğmuştu. Kimine göre adalet yerini bulmuş, mazlumun ahı şahı indirmişti. Kimine göreyse iftira, yalandı.

Tüm bu yalanların aslını bilirken bir çığlık kopmuştu semaya, yere yuvarlanan kelleyle beraber...
Bir annenin acılı feryatları inletmişti Osmanlı semalarını...
Oğlunun cenazesini istemem diyen bir babanın, sessiz göz yaşları akmıştı kara toprağa...

Gözümden yuvarlanan damlalar anlatmıştı yüreğimin acısını. Göğsüme oturan ağırlık, yüreğimi avuçlarının içine almış sıkıp sıkıp bırakıyordu. Soluklarım yetmez olmuş, cihan başıma yıkılmıştı. Unuttum demekle yılların aşkı unutulur muydu? Gayrı sevmem onu demem lal dilimin acundaymış demek ki... Ben ne kadar inkar etsem de severmişim mecnun gibi. Çölde kalmış suya hasret bedevi gibi. Yolda kalmış, kervan bekleyen seferi gibi.

Çözülseydi de şu dilim, haykırsaydım acımı semaya. Deseydim ben de seviyorum diye. Söyleseydim adını altın harflerle. Sahi sen de sever miydin beni? İzdivacına talibim diyip kanıma girdiğin günlere kanmadığımda ilk vurduğunda, gel kaçalım dediğin de kaçmadığımda mı silmiştin beni yüreğinden? Hiç var olmamış mıydım yoksa? Bir garip Esma, yine kanmış mıydı azcık sevgiye?

Dağılan ahalinin ardından koca meydanda altı kişi kalmıştık. Beş yaralı hatun ve bir er. Yere kapanıp hüngür hüngür ağlayan Banu hatun ve onu teselli eden Ayşe ana. Beni olmayan evladının yerine koymuş, büyütmüş emek vermiş eli öpülesi hatun. Ayakta dikilip göz yaşlarını akıtan, içli içli ağlayan, ağabeyinin sarı papatyam diyerek sevdiği Almıla.

Özgürlüğümüze, Kemal'in vurduğu prangaları beraber taktığımız Ophelia ve yeni adıyla Metehan. Donuk bakışlarla infaz çeşmesindeki oyuğa koyulan kanlı kelleye bakıyorlardı. Çektikleri zulüm, yıllarca yaşadıkları tutsaklığın intikamı, bugün alınmıştı. Biri bana yoldaş olmuş hürlüğünü kazanmış, biri de yapılan işkencede erliğinden olmuştu. Ahalinin kelamı doğruydu. Mazlumun ahı indirir şahı!

"Çöp çıkaran, çöp çıkaran..."
Başında keçe külahı, sırtında küfesi garip giyinimli acemi oğlanları ve onları denetleyen çöpçü subaşı. Kulaklarıma dolan iki sokak ileriden gelen ses ve saray çevresini temizleyen mezbelekeşin, beni geçmişe götürmüştü.

'Katmer katmer açan al güllerin hiç birinde seninki kadar hoş misk yok Esma. Şu gülün güzelliğine bakasın, ne kadar narin, kadife kadar yumuşak, bi de sana bakasın sen ondan da pürüzsüz hoş... Gel bu gece, gidelim dere kenarına aşkımızı yaşayalım. Bu gece aramıza dağlar değil, alevler girsin. İçimin yangınını söndürsün temiz dudakların.  Haber saldım atama, alırım seni yakında. Korkma gel. '

Gönlüm hızla atarken ne derdim şimdi? Doğru muydu dedikleri? Sahi haber salmış mıydı Aliyar Efendiye? Hülyalara daldığım, rüyalarda oynadığım izdivacım olacak mıydı? Benim de kırmızı duvağım, bindiğim atım olacak mıydı? Ya koşuşturan evlatlarım? Tatlı tatlı konuşurlar mıydı? Benim kelamımı benim yerime ederler miydi?

AŞK I CÜDA Kitap OlacakWhere stories live. Discover now