14. Bölüm Rum Kökenli Hamlacı

1.5K 1.3K 122
                                    

Cup, cup, cup... Atılan her bir taşın sekerek uzaklaştığı dere... Gözlerim sektirerek attığı taşlardaydı, ama aklım ne düşündüğündeydi. Gökyüzünün berraklığı dereye yansımış, yeşilin bin bir tonunu taşıyan yosunların nazlı nazlı salınışı görünmekteydi.

Cup, cup, cup... Derenin dibindeki rengarenk kayrak taşlara bir yenisi daha eklendi. Ama o hala aynıydı. Derdin ne desem, konuşamazdı. Dilinin anlatamadığını gözleriyle anlatıyordu. İnsanlar anlaşmak için illa dile mi ihtiyaç duyarlardı? Onun gözlerinin sesi, herşeyi anlatıyordu. Mahzun bakışları yüreğime işliyor içimde sönmeyecek bir ateş yakıyordu. Çok canı yanmıştı. Bir elinden bırakmadığı, eski oyalı yemenisini de koklaya koklaya akşamı ediyordu. Kime aitti bilmiyordum. Onun için önemli biri olmalıydı. Sanki konuşup anlatsa anlayacak mıydım ki? Birbirimizin lisanını dahi bilmezdik.

Aklıma gelen düşünceyle aniden doğrulup elini tuttum. Ne oldu der gibi bakıyordu. Eğer dediğimi başarabilirsek, rahatlıkla anlaşabilirdik. Gözlerinin gülmesi için herşeyi yapmaya hazırdım.

Esma buraya geldiğinden beri iki hafta geçmiş birbirimize alışmıştık. İşaretle anlaşıyor, tüm günü birlikte geçiriyorduk. Geceleriyse birlikte yatıyorduk. Baltalı'nın güvenini kazanmıştım. Küçük bir hançerim bile vardı.

Adımlarımı Baltalı' nın otağına doğru çevirip içeri girdim. Kapıda bekleyen nöbetçiler dışında kimse yoktu. Son bir kaç gündür, iyi giyinimli birileri geliyor saatlerce otağda vakit geçiriyorlardı. Önemli bir mesele olduğu belliydi. Ama ne olduğunu Kulaksız bile bilmiyordu. İçimi kemiren kurtlar, her geçen gün bedenimin en ücra köşelerine ulaşmaya çalışıyor, merakım had safhaya çıkıyordu.
İçeri girdiğimde beni dağınık bir yatak ve kenarda içinde kirli su bulunan bir küvet karşılamıştı. Ortada bulunan sinideki yiyecekler, bir kişinin yiyebileceğinden de fazlaydı.

Kapının yanında bulunan sandığın üzerinden kağıt ve hokkayı alacaktım ki, kağıtların altına katlayarak koyulmuş bir kağıtta yazanlar ilgimi çekmişti. Kapıya baktığımda gelen giden yoktu. Nöbetçiler de bana bakmıyordu.

Elime alıp incelediğimde yazılanları anlamamıştım. Arap harflerine benziyordu. Ama değildi. Osmanlı türkçesiyle yazılmıştı. Yazılanları merak etmiştim. Buraya gelen kişilerle ilgili bir şey olmalıydı. Belki ne hakkında konuştuklarını öğrenebilirdim. Elimden geldiğince boş bir kağıda aynısını yazmaya çalıştım. Kıvrım kıvrım harfler noktalar... Bu lisanı yazmak ilk başta kolay değilken sonlara doğru elim alışmış, sade yağda kayar gibi elim kağıt üzerinde hızla kaymaya başlamıştı. On dakikamı almış olmalıydı. Ama ne gelen vardı ne de giden. İşim bitince de katlayıp iç gömleğimin cebine koydum. Etrafa sanki hiç dokunmamış gibi bırakıp dışarı çıktım. Şimdi aklıma koyduğum şeyi yapmak için daha da kararlıydım.

Esma'nın yanına gittiğimde hala dere kenarında oturmaktaydı. Başını göğe kaldırmış, bal gözlerini kısmadan güneşe bakıyordu Yanına oturup temiz kağıdı uzattım. Duygu barındırmayan gözlerle yüzüme baktı. Pes etmek üzereydi. Ama ben etmeyecektim. Ne düşündüğünü, buraya nasıl geldiğini bilmiyordum. Ama kurtulmak istediğini her köle gibi bende çok iyi biliyordum.

Onunla anlaşırken yaptığım gibi bir eşyaya işaret edip benim lisanımda adını söyleyip yazdım. İki haftadır ona kendi lisanımı öğretiyordum. Ben onun lisanını o konuşmadan bilemeyecektim ama o benimkini öğrenebilir beni anlayabilirdi. Çok zeki bir kızdı. Okuma yazması olduğunu bana anlatmıştı. Medresede ders gördüğünü de Baltalı anlatmıştı. Baltalı'nın dediğine göre kadınlar ilimde erkeklerden bile daha öndeymiş. Medreseye giden, hocalarından bizzat ders alan, hatta çalışan, temizliğe giden, tüccarlık yapan kadınlar bile varmış. Şaşırmıştım. Benim geldiğim yerde kadının adı bile yoktu. Erkeğin artıklarıyla beslenir, yılda iki kere erkeğin banyo suyuyla yıkanırdı. Okumayı öğrenenler şanslı sayılırdı. Ben de köle olmadan önce köyümdeki hocaya giden ağabeyim sayesinde okuma yazmayı öğrenmiştim. Osmanlı kadınlarını her geçen gün merak etmeye başlamıştım.

AŞK I CÜDA Kitap OlacakWhere stories live. Discover now