16. Aşık Olmak İstiyorum

1.4K 1.2K 133
                                    

Yazmaya başladığımdan beri desteğini esirgemeyen ilk okuyucularımdan olan, annem
FatmaGnay290 ve teyzeme ZeynebKkoban bu bölümü ithaf ediyorum. Sizi seviyorum. 🤍

İyi okumalar...

Ophelia'dan :

"... Ben sanmıştım ki, Kemal bana bir kötülük etmez. Amma yanılmışım. Bir yere götürüldüm. Benim gibi bir sürü hatun... Kafesli at arabasına bindirilip günlerce ayakta seyehat ettik. Bir hafta sonra vardığımızda Ophelia'yla tanıştım. Gerisi de Ophelia'nın anlattığı gibi. "

Evet geri kalanı da ben anlatmıştım. Lakin herşey bu kadarla kalmamıştı. Baltalı hakkında bilgi vermemesi canımı sıkmıştı. Yine de bir bildiği vardır diyip sustum.

Başımı kaldırdığımda bana bakan kahve gözlerle karşılaştım. Ne zaman baksam göz göze geliyorduk. Bir diyeceği var gibi duruyor ama diyemiyordu. Belki de birbirimize uzak oturduğumuzdan anlamıyordum.

Kadınlar yüzlerini peçe dedikleri ince tülle kapatıp öyle girmişlerdi odaya. Peçeden görünen rengarenk gözleriyle çok güzel görünüyorlardı. Adamlar, odanın sonunda bulunan cam kenarındaki sedir dedikleri tahta divana oturmuş, kadınlar da kapıya yakın sedirde oturmakta arada mesafe bırakmaktaydılar. Bunun nedenini anlamasam da zamanla öğrenecektim.

Bugün at arabasından inip bahçeden içeri girdiğim andan itibaren tanıdığım kadınlar, her geçen vakitte beni şaşırtıyorlardı. Esma'yı sarıp sarmaladıklarında aileme duyduğum özlem artmış, kadınların bana da aynı şekilde sarılmasıyla şaşırmıştım. En çok da duygulandığım an o an olmuştu. En son bana bu şekilde sarılan annem olmuştu. Köle olmadan önce, her sabah saçlarımı tarayıp örerdi. Sımsıkı sarılır sonra da tarlaya çalışmaya giderdi. Özlemiştim. Annemin kokusunu özlemiştim. Gözlerimin tekrar dolmasıyla kendime gelip bakışlarımı etrafta gezdirdim.

Evin çatısı kapalıydı. Roma'da olduğu gibi sazdan değil ahşaptandı. Yerlerde kilim dedikleri dokuma kalın örtü vardı. Ayakkabıyla değil çıplak ayakla giriyor sadece eve değil odalara her girişleri besmeleyle oluyordu. Erkekler girmeden önce destur var mıdır diyerek izin istiyorlardı. Kültürlerimiz farklıydı. En çok şaşırdığımsa bahçede bulunan bir kişilik ahşap oda olmuştu. Ben oda demiştim ama onlar hela demişlerdi. Tuvaletlerini odalarında lazımlığa yapıp pencereden aşağı dökmek yerine orada yapıyorlardı. Zamanla alışmak zorunda olduklarımdan  biriydi.

Buraya gelmeden önce nereye giderim ne ederim diye kara kara düşünürken, Aliyar Efendinin verdiği iki kese altın tüm suallerime yanıt olmuştu. Şimdi bahsettikleri evi alıp orada yaşamak için sabırsızlanıyordum. İlk defa bir evim olacak ve ben kendimden başka kimseye hizmet etmeyecektim. Bir daha köle olmayacak istediğim yere gidip gezecek, istediğimi yiyip içebilecektim.

Hissettiğim mutlulukla bakışlarımı tekrar odada gezdirdiğimde gözlerimiz and içmiş gibi bir daha buluştu. Aynı bakışlar tekrar yer etmişti. O farkında değil ama onun bu bakışları benim yüreğimde çarpıntı yapıyordu. Duruşu, bakışı, heybeti... Gözlerimi ondan ayırmam çok zordu. Simsiyah saçlarında ellerimi gezdirsem ne derdi? Gözlerine bakıp gamzelerinden öpsem? Müslüman bir erkek bunlara izin verir miydi? Kahvelerinden mavilerimi kaçırıp Almıla'ya baktım.

Sarı uzun saçları, mum ışığında öyle güzel görünüyordu ki, kıskanmamak elimde değildi. Masmavi gözlerini sözlüsü olduğunu öğrendiğim sarışın adama dikiyor, göz göze gelince de utanarak dizlerine koyduğu ellerine bakıyordu. Al al olmuş yanakları utancının kanıtıydı. Onun bu tatlı hallerine sözlüsü olan İskender'in gamzelerini göstere göstere güldüğünü görmüyordu bile.
Birbirlerine aşık oldukları belliydi.

AŞK I CÜDA Kitap OlacakWhere stories live. Discover now