Bakış Açıları Hakkında Tüyolar (Bakış Açıları 2)

139 11 3
                                    

Bakış açıları konusuna uzun zamandır değinmedim. Bu konudaki ilk bölümde temel bakış açılarını (ilahi, kahraman ve gözlemci) tanımlamıştık. Bu bölümde çeşitli tüyolara değinmek istiyorum. Ne yazık ki bakış açılarını çok yanlış kullanan kişiler var. Bu yanlışları düzeltmek için tüyoları (her zamanki gibi) maddeleyerek açıklayacağım.

1- Her karakter anlatıyı üstlenemez: Standart bir kitapta bir ya da birkaç tane ana karakter vardır. Kitap ya üçüncü kişi ağzından anlatılır ya da bu ana karakterlerin bir ya da birkaç tanesi anlatıyı üstlenir.

Kitabınızda çok fazla karakter olabilir, siz de doğal olarak fazla sayıda karakterin anlatıyı üstlenmesi gerektiğini düşünebilirsiniz. Ama bu yanlıştır. O sahnede ön plana çıkan ya da sahnenin her tarafını gören bir karakterin anlatıyı üstlenmesi gerekir.

İlahi anlatıyı kastetmiyorum, örneğin A karakterinin başından bir olay geçiyor ve B karakteri bunu izliyor. Anlatıyı iki şekilde yapabilirsiniz:

• A karakterinin ağzından, doğrudan anlatım yoluyla.

• B karakterinin ağzından, dolaylı bir şekilde.

Örnek paragraf:

A) (...) Rüzgâr hafifçe esiyordu, uçurtma uçurmak için güzel bir havaydı. Ben de çimenliğin üzerindeki herkes gibi uçurtmamı gökyüzüne saldım. Bu bahar günlerinin en eğlenceli aktivitesi buydu. Çocuklarla yarışıyor, uçurtmama rüzgârın tadını çıkarttırıyordum.

O sırada rüzgâr hızlandı, uçurtmalar için tehlikeli bir ölçüde. Herkes uçurtmasının ipini sararak uçurtmasını gökten indirdi.

Ben de onlar gibi uçurtmamı aşağı indirmeye çalıştım ama rüzgâr uçurtmamın kuyruğunu, henüz gökten inmemiş bir uçurtmaya taktı. Zorlukla ipi sarıyor ve uçurtmayı indirmeye çalışıyordum. Öteki uçurtma sahibi de aynı şekilde uçurtmasını indirmeye çalışıyordu.

İpi sertçe çekince uçurtmamın kuyruğu koptu. Eyvah! Rüzgâr şiddetlenerek uçurtmaları birbirine vuruyordu. O sırada çıtalardan biri de kırıldı.

B) Bugün erkenden çimenliğe gelmiş, uçurtmamı gökyüzüne salmıştım.

(...)

Birden rüzgâr şiddetlendi. Bunu hissedince hemen uçurtmamın ipini sarıp aşağıya indirdim. Herkes uçurtmasını indirmişti sanırım, tam o sırada gökyüzündeki iki uçurtmayı fark ettim.

Uçurtma sahipleri, uçurtmalarını indirmeye çalışıyor fakat başaramıyorlardı. Muhtemelen uçurtmaların ipleri birbirine dolanmıştı. İkisinden biri, ipi biraz sert çekince uçurtmasının kuyruğu koptu. Rüzgâr şiddetlendi, o sırada ben ve gökyüzüne bakan öteki kişiler de kuyruğu kopan uçurtmanın çıtasının kırıldığına şahit olduk.

Birinci paragrafta olayı, olayın içindeki A kişisinin ağzından; ikinci paragrafta aynı olayı, olaya seyirci kalan B kişisinin ağzından anlattım. İkisinin de belirli avantaj ve dezavantajları vardır:

• Doğrudan anlatımda olay daha heyecanlı duyulur, ana karakterin duygu betimlemelerine ve düşüncelerine daha çok yer verebilirsiniz.

• Dolaylı anlatımda ise çevreye daha hakim olunur, olay daha nesnel bir çerçeveden anlatılabilir. Ana karakterin göremeyeceği, bilemeyeceği detaylar anlatılabilir.

Açıklamaya devam edelim. Anlatıcı, kitapta önemli bir figürdür. Sadece olayların çoğunlukla içinde olan kişilerin anlatıcı olması uygundur. Öteki karakterler anlatıcı olmamalıdır. Fazla sayıda karakter anlatıcı olursa bu durum, her kafadan bir ses çıkmasına neden olur. Bu da kitabınızın anlatımını karmaşık hâle getirir. Okuyanların bir şeyler anlaması ve yaşananların birbirine girmemesi için olabildiğince az karakterin anlatıcı olması en iyisidir.

Wattpad'de Hikaye Yazmak Hakkında Her Şey-Mantık Ve GerçekçilikWhere stories live. Discover now