"Acı."

94 4 0
                                    


Tam anlamıyla herkesten kurtulduktan sonra on dakika kadar daha oturdum bu demir merdivenlerde. Saçlarım ellerimin arasında durdum ve düşündüm. Furkan Peksöz'ü bulmalıydım. Serkan'ı düşünmeme bir süre gerek kalmayacaktı çünkü bu sıralar bana sataşmayacaktı. Garipti ama onun dışında uğraşmam gereken durumlar olduğu an geri çekiyordu kendini. Enerjimin hepsini ona harcayacağım, uğraşmam gereken başka şeylerin olmadığı anlarda ortaya çıkıyordu.

Psikopat biri.

Yangın merdiveninin kapısını abimin yanına gitmek için araladığımda koridorun karşısında yengem ve dayımı gördüm. Sanırım onlarla da konuşmam gerekiyordu. İçimden bir ses usulca buradan uzaklaşmak istedi. Şu an konuşmak istemedi. O sesi susturdum ve ilerlemeye başladım. Dayımın yanına yaklaştığımda ilk yengem fark etti geldiğimi. Samimiyetinden asla şüphe duymadığım yengem beni yine şaşırtmadan sıkıca sarıldı. Bana sarılırken bir sürü soru sıraladı. Neredeydim kısmından girdi ne yedin kısmından çıktı. "Sakin ol yengecim." Diye mırıldandığımda geri çekildi. O çekildiği an omzumda hissettiğim el zaman kaybetmeden beni kendine çekti. Dayım tarafından sarıldığımda onlara bana baktıkları için minnet besleyen tarafım baş gösterdi ve bende dayıma sarıldım. Ona küs değildim ama benden sakladığı gerçek, benden sakladığı video için o kadar kırgındım ki... Bana uyanıkken kabusumu yaşatan kişi babamın işi yüzünden vardı. Ve dayım yıllardır bunu kendi sırrıymışçasına saklıyordu. Aslında ona amcamın ve halamın söylediklerini hatırladığım her an hak veriyordum ama işte... İnsan bazen öfkesini hızlıca dindiremiyordu.

"Kızım..." dedi saçlarımı okşarken. "...özür dilerim." Yanağımı göğsüne yasladım ve mırıldandım.

"Özür dilemene gerek yok dayı. Sadece..." Kafamı kaldırıp kızarmış gözlerine baktım. "...bu konuyu anlamak, çözmek, kendi içimde yenmek çok zordu."

O an odanın kapısı açıldı ve hemen kapatıldı. Kimin çıktığını görmek için kafamı çevirdiğimde Yağız ile göz göze geldim. Dayımın kolları omuzlarımdan beni tutarken bakışlarındaki buz kütleleri bir an bile geri çekilmedi. İçten içe güldüm bu haline. Hızlıca yengem ve dayıma veda ettiğimde onlarda ne olduğunu anlamadı. Koridordan uzaklaşırken kendi kendime güldüm.

Bir insandan nefret etmek, sevmekten daha kolaydı. Bunu belki bir milyon belki de bilyonuncu kez bir daha hatırladım.

Telefonumu çıkartıp abime bahçeye gelmesi gerektiğini mesaj atarak söyledim. Beni çok bekletmeden kapıdan girdiğinde kolunu yakaladığım gibi çekiştirerek ıssız bir çardağa götürdüm. "Tamam kızım bende seni çok özledim. Ne bu şiddet ne bu celal!"

Yavaşça koluna vurdum. "Dalga geçme abi, dalga geçme. Senin aklına ihtiyacım var." Bir anda ondan beklemediğim hızda ciddileşti. "Dinliyorum güzelim."

"Az önce anlattıklarımı sende duydun."

"Evet duydum ve senin geri karşılık vermek isteyeceğini de biliyorum." 'İşte kimin abisi be!' diye bağırmak gelse de içimden sadece gülümsemekle yetindim.

"Çok doğru biliyorsun." Yüzümü buruşturarak devam ettim. "Ama bir sorunumuz var."

"Sorun ne? Serkan mı?"

Kaşlarımı kaldırıp indirdim. "O zaten başlı başına bir sorun ama bu sefer tek değil. Sana babamızın çalıştığı yeri anlatmıştım ya hani?"

"Evet."

"Seni ölü sanıyorlardı, benim varlığımdan haberleri yoktu...?"

Sabırsızca söylendi. "Evet kızım öyleydi, adamı çatlatmada söyle artık!"

İntikam Değişimi (TAMAMLANDI.)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora