"Paramparça..."

830 47 28
                                    

Duygusal müzik açmanızı önerdiğim yere * koyacağım. 

--

Şapkamın ucunu aşağıya doğru indirdim.

Artık onu hem sinirlendirecek hem de sınırlarını zorlayacağım planımın işlemesi için hiçbir engel kalmamıştı.

Kulaklıktaki arama sayesinde beni duyabileceklerini bilerek mırıldandım. "Can kıyafetlerin restoranın arka kapısında."

"Geliyorum."

Omzumun üzerinden arka tarafımda bayılmış halde sadece donu ile kalmış olan garsona baktım. "Üzgünüm. Bunu yapmak zorundaydım." Diye mırıldandım.

Buluşmanın yapılacağı restoranın garsonları özel dikim kıyafetler giyiyordu. Ve benim planımın en can alıcı noktası, Serkan'ın onu kandırdığımızı anlayacağı kısmı için bir garsona ihtiyacım vardı. Elimdeki kıyafetleri köşedeki arabanın üzerine bıraktım ve üzerimdeki ceketimi düzelterek ön tarafa ilerledim.

"Nefes, artık içeriye girmelisin." Mert'in sesini kulaklıktan duyduğumda biraz daha hızlandım ve mekâna girdim. Serkan ile görüşmesi için ayarlanan adamın önündeki masaya, ona arkam dönük kalacak şekilde oturdum. Serkan'ın vereceği cevapları kulaklıktan muhtemelen duyacaktık ama ne olur ne olmaz sesini duyabileceğim bir yerde olmalıydım.

"Yerimdeyim." Dememin hemen ardından Can'da garson bölümüne girdiğini haber vermişti.

"Serkan, birazdan içeriye gelecek." Nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde Mert buranın kameralarına sızmış, otoparkından mutfak kısmına kadar her şeyden haberdar olabiliyordu. "Yağız, durumlar nasıl?"

Cızırtılı şekilde sesi kulaklarıma ulaştı. "Adam görünürlerde yok." Serkan'ın gerçekten buluşacağı kişiyi bir yerde durduramazsak tüm plan suya düşerdi. Ancak o kişi gelmeden önce onun para karşılığı vereceği bilgileri ele geçirirsek... İşte o zaman her şey ama her şey eşit bir hal alırdı.

O bilgilerle bende artık Serkan'ın hayatı hakkında daha çok bilgiye sahip olabilirdim.

Aslında şirketini kurtarabilmek için ihtiyacı olduğu parayı bilgilerini alarak vereceğini söyleyen bir şirkete bu kadar kolay teslim olacağını düşünmezdim. Ancak öyle batık bir haldeydi ki... Hisse değerleri eksilere düşüyordu. İş yapmalıydı ki toparlasın. Parası olsun ki iş yapabilsin. Bu kocaman bir paradoksa dönüşüyordu.

"Elinde kocaman siyah çanta taşıyan bir adam görüyorum. O olabilir mi?"

Yağız'ın söylediklerini duyduğumda alayla sırıttım. "Bir milyon lirayı adam cüzdanına sığdıramaz herhalde, ne dersin kuzen?"

"Hahaha komik şey seni. Yanlış adamı alıkoyayım da gör sen anyayı konyayı."

"Nefes bize anya ve konyayı ters göstermeden kandıralım şu adamı Yağız." Oğuz'un dedikleri beni güldürdüğünde hatta olan Mert ve Can'ın da güldüğünü duydum.

"Serkan içeriye girdi. Elinde çanta var. Ahmet, Nefes sana söylemen gereken her şeyi harfi harfine iletecek. Sakin ol yeterli."

"Dolandırıcılık benden sorulur. Ben gayet sakinim."

Mert'in arkadaşından başka bir şey beklemediğim için gözlerimi devirirken sırıtıyordum. Sol tarafımdan adım sesleri arka masama doğru iyice yaklaşırken kafamı sağa doğru çevirdim. Yan profilimden yakalanmak, hatta direkt yakalanmak en istemediğim şeylerin başını çekiyordu.

Arka tarafımdaki sandalye çekildiğinde hem onu duyabileceğim hem de ben Ahmet'in söylemesi gereken şeyleri söylerken duyamayacağı bir uzaklıkta kendi masama yaslandım.

İntikam Değişimi (TAMAMLANDI.)Where stories live. Discover now