"Dosyalar."

4.8K 212 23
                                    


İyi Okumalar İntikam Ailesi...

---

Tanışma...

---

Sarı sokak lambasının altında derinlik kazanmış yeşil gözlerine baktım. Gözlerimin önünde ki parlaklığı beni benden alıyordu. Bakışları yavaşça boynuma kaydığında kapatma isteği ile dolup taştım. Elim istemsizce boynumu kapattığında usulca durdurdu beni. 

"Kapatma. Sadece bakacağım." Gözleri gözlerime izin istermiş gibi bakıyordu. Kalbimin göğüs kafesimin altında teklediğini hissettim o bakıştan sonra. Fark etmeden elimi çekti boynumdan. Baş parmağını bir tüy gibi hissettim boynumda.

"Seni yalnız bıraktığım için özür dilerim." dediğinde dudağımın kenarı kıvrıldı.

"Sorun yok. Ben... Ben suçluyum. Kimseyi dinlemedim." diye mırıldandım. Beni kendine çekip yeniden sarıldı. 

"Gözümde hiçbir zaman suçu olmayacak tek insan sensin güzelim."

Kocaman gülümsedim alnımı göğsüne yaslarken. Onda öyle güzel bir konuma sahip olduğumu hissediyordum ki... Kendisini bende nerede gördüğünü merak ettim? Bir arkadaş mıydı? Bir dost, bir yoldaş veya başka bir şey miydi?  

Can'ın arka tarafından bir inleme sesi yükseldiğinde kafamı kaldırdım ve yerde yatan Mert'e baktım. Gevşeyen sinir sistemim yeniden gerildi. Kollarının arasından çıktım ve yanına gidip ayağımı karnına vurdum. Gülmek ve inlemek arası bir sesle iki büklüm oldu.

"Sen, aşağılık birisin! Şimdiden uyarayım Mert sana kolunda ki izden daha fazla iz bırakacağım. Pislik!" Bir kere daha vurduğumda bu sefer güldü. İçim sinirden kaynarken daha beter bir duruma sokmak istiyordum onu. O iğrenç suratının dağılmasını istiyordum. 

Bir kere daha vuracaktım ki belime sarılan kollar engelledi. Beni geriye çekti ve sokaktan çıkmamı sağladı. Artık onu görmüyordum. Bir süre daha ilerlediğimizde arabasının yanına gelmiştik. Kilidini açtı ve önce beni oturtturdu. 

Yerine geçti ve kontağı çalıştırdı. Böyle bir şeye kalkıştı diye, beni kandırdı diye onu öldürmek istiyordum. Kendime de inanamıyordum. Aptal kafam gidip ona inanmıştı. Yağız'ın bu zamana kadar yaptığı tüm uyarılar kulaklarımda çınladı. Sadece beş dakika sonra sahili gören bir yerde durdurdu arabayı.

"Nefes iyi misin?" Ellerimi yumruk haline getirdim.

"Kendime inanmıyorum Can. Ona inandığım için kendime inanamıyorum."  

"Nefes, hatırlamıyordun."

"Hatırlamıyordum ama Yağız ve Asya beni uyarmıştı.

"Ne olursa olsun, bunu hak etmedin." Bakışlarımı gözlerine çevirdim. Öyle duygu yüklüydü ki... Kaldıramayacağımı anlayıp yeniden yüksek dalgalara sahip denize baktım. 

Onun gerçekten canını yakmak istiyordum. Çok oyalanmıştım. Can'ın bulduğu dosyaları Gökhan'ın arkadaşına atıp, içindekileri öğrenmem gerekiyordu. Ve sonra hak ettiği yeri bulacaktı. Tabi ki de o dosyalarda sadece resim beklemiyordum. İçinde önemli bilgiler olmak zorundaydı.

Damarlarımda akan kanda o da vardı. Öyle bir adaletti ki ne kanını ne bakışlarını istiyordum ancak hepsi bendeydi. O manyak benim Su olduğumu bilmeden böyle davranıyordu. Su olduğumu bilse başıma gelecekleri tahmin edemiyordum. 

Elimi kaplayan sıcacık ellerle irkildim. Gözlerine çevirdim bakışlarımı.

"Sakin ol ve biraz uyumaya çalış. Yarın bir şeyler düşüneceğiz." Yavaşça kafamı salladım. 

İntikam Değişimi (TAMAMLANDI.)Where stories live. Discover now