"Yakalanbaç."

86 4 0
                                    

En büyük çaresizlik, deneyimden doğandır. 

<3

---

Masadaki her gülen yüzün ardında kanlı bir bıçak görmekten kendimi alıkoyamadım. Yitirdiğim psikolojim ve güvenim beni bazen bulunduğum konumdan bulunduğum ortamdan çekip alıyor ve şüphelerimi ortaya çıkartıyordu. Onlara ayak uydurup gülümserken Erkin'in içi rahatlamış olmalı ki toplantı daha yumuşak geçmeye başladı. Herkes durum raporunu sesli şekilde bitirdiğinde Cansu kulaklıklardan alınan konuşmaları açtı. Operasyonun başında toplantı odasına nasıl girebileceklerini araştıran bir takım ve korumaları indirenler olarak ikiye ayrılmışlardı. Herkes sorumlulukları dahilinde Tan'a ve merkeze bilgi vermişti. Ancak sonrasında herkesin sesi yavaş yavaş kapanmıştı. Sıra bana geldiğinde kendi sesimi duyunca çok garip hissettim. Erkin'e verdiğim emirlerin farkında değildim ve bu yüzden dinlerken ağzımı açık kaldı. Birçok kez karşı çıkmıştım. Tan'ı odada bulamadığımdaki seslenmem odada duyulmaya başlandı.

O zamana kadar kafasını eğmiş olanları dinleyen adam ona seslendiğimi duyduğu an kafasını kaldırdı ve gözlerimin içine baktı.

"Takım lideri, ses ver." İki kere bu şekilde seslendim ona. Erkin'in panik dolu sesini duyduk. Bir kere daha umutla sordum. "Takım lideri, binadan çıktıysan ses ver." Sessizlik. Kayıttan ses gelmedi. Erkin'den polislerin gelmek üzere olduğu bilgisini duyduk.

Ve bu sefer umudumu yakmış öfkemi harlamış ses tonum duyuldu. "Melez, ses ver yoksa senin canını okuyacağım." Siyah gözlerinde ilk defa parıltıların geçtiğini gördüm. Nedenini bilmesem de dudağının kenarı ile gülümsedi. Ancak sonrasında duyulan ses kaydı ile gülümsemesi soldu. Kaşlarını çattı ve bakışlarını gözlerimden çekip boşluğa sürükledi. Kenan'ın tehdidinden sonra benim bunu neden yapmalıyım sorularım başladı. Gerçeği bilen, Erkin'i zorlamak için bunları dediğimi bir tek Şahin biliyordu. Onun dışında herkes kasım kasım kasıldı. Aralarından tek tepki vermeyen Tan idi.

Tepki vermemesinin nedenini Erkin de bende biliyordum. Ne kadar soğuk dursa da beni çoktan çözmüştü. Çoğu şeyi karşılıklı yapacağımı, inatla önce onların yardım etmesi gerektiğini söylediğimi biliyordu. Sarışın çocuk kaşlarını çatarak bana bakmaya başladığında Tan'a diktiğim bakışlarımı çektim ve bebek surata baktım. Öfkesini gözlerinden okudum. Tan'ı kurtarmadan önce söylediğim her bir kelimeye deli gibi öfkelendi. Ona bakarken gülümsedim. "Öfkesini hafife alma." Yanımda oturan Şahin'in kulağıma eğilip fısıldadıklarını sadece ben duydum ama Tan'ın dikkatinin bize kaydığının da farkındaydım. Bebek surata bakmayı bıraktım ve Şahin'e döndüm. "Bir şey olmaz merak etme. Elbette bunları lideri için yaptığımı bir gün anlayacak."

"Dikkat et de o bir gün gelene kadar Antonio seni parçalamasın." Söylemine gülerek önüme döndüm. Tan önce Şahin'e, sonra bana ve en son Antonio'ya baktı. Tamamen bana odaklanan Antonio ise Tan'ın ona baktığını fark etmeden öfkesini göstermeye devam etti.

Umarım ki Tan onu benden önce uyarırdı.

Kayıtlar sona yaklaştığında son duyduğumuz şey benim sesim oldu. Tan'ın vurulduğu bilgisini verdim ve kayıt kapandı. Sessizliğin hüküm sürdüğü bu ortamda herkes birbirine baktı. Tek göz teması kurulmayan Erkin oldu. En rahatı ise Ertan'dı. Görevini hatasız yerine getirmiş, adamları teker teker indirmişti.

Her bir nefes sessizce beklerken Erkin derin bir nefes aldı ve "Çıkın, toplantı bitmiştir." dedi. Kaçar gibi hızlıca çıktılar. Cansu, ben, Tan ve Erkin kaldık.

"Nefes, İkinci takım lideri olan Rüzgar'a bu kulaklıkla ulaşabilirsin." diyerek aşina olduğum kulaklıktan uzattı. Onu alırken beni bilgilendirmeye devam etti. "Biz harekete geçene kadar yakın takipte kalacak. Başkanım Furkan'ı bulmaları için verdiğiniz emri ilettim. O binadan kaçtıktan sonra siyah bir audiye bindiğini tespit ettiler. Kameralardan takip ediyorlar."

İntikam Değişimi (TAMAMLANDI.)Where stories live. Discover now