"Galata..."

5.9K 272 34
                                    

Medya Asya ve Yağız... (Bu ikili bana çok şapşal geliyor ya. Resmen bölümde yazdığım gibi içime sokasım falan geliyor.)

İyi Okumalar İntikam Ailesi...

---

Yakalanmak..?

----

Okuldan çıktıktan sonra aşağı sokağa indim ve Asya'nın önünde durdum. Camı indirip gözlüklerimin üzerinden ona baktığımda sinir etmenin tam zamanıydı.

"Bakma güzelim atla gezelim." Yüzünü buruşturdu ve arabaya binerken gözlerini devirdi. 

"Sana inanamıyorum Yağız."

"Hanım, hanım neye inanamıyorsun?" Buz Devri'nde ki o küçük saçma karakteri taklit ettiğimde güldü.

"Birazdan elli kuruş isteyeceksin diye korkuyorum."

Muzipçe gülümsedim. "Elli kuruş değil ama minik bir öpücük rica etsem?" Kaşlarını çatarak bana baktı. 

"Avucunu yalarsın. Sen beni hem rezil et hemde öpücük iste. 1 hafta öpmeyeceğim seni."

"Ben öperim o zaman." dedim hala gülerken.

"Rüyanda." diye mırıldandı. Su'ya rezil olduğunu düşündüğü için bana çok kızmıştı. 

"Ben sana tokat attın diye kızıyor muyum?" diye sordum gaza basarken.

"İyide onu o an hak ettiğini düşünüyordum. Ben nereden bileyim okula kolunun altında değişmiş ve güzelleşmiş kuzenin ile geleceğini. Hem sen bana bazı şeyleri anlatmadığın için bunlar başına geldi." Sinirlerinin bozulduğunu gördüğümde konuyu kapattım. Yoksa sağ tarafımdan bir darbe daha yiyecektim.

Sahile bakan bir kafeye geldiğimizde arabayı park ettim. İçeriye geçip koltuklara oturduk. Karşıma oturacakken bileğini tuttum ve kendime çektim. Yanıma düştüğüne gülüyordu. "Söyleseydin yanına otururdum."

"Olsun arada kalp çarpıntısı yaşatmak aşkı diri tutarmış."

"Allah allah, kim demiş onu?" Yüzünde ki bilmiş ifadeden dalga geçtiğini anladım. 

"Yağız Demir adlı bir aşk uzmanı." Ufak bir kahkaha attıktan sonra menüye uzandı.

"O aşk doktoru nasıl aşk doktoru seviyesine ulaştı acaba?" Alt dudağımı ısırdım ve yandık dercesine gülümsedim.

---

Asya ile beraber akşama kadar o kafede oturmuştuk. Genellikle bu kafeye gelirdik ve canımız sıkılana kadar otururduk. Göğsüme yatar ve dalgalanan denizi izlerdi. Bir çok konu hakkında çene çalardık mesela. Bazı erkekler sevgililerinin çok konuşmasından şikayetçi olurlardı. Ama ben Asya'yı sabahlara kadar dinleyebileceğimi hissediyordum. Heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatması, ellerinin asla yerinde durmaması ve gönderdiği güzel gülümselerinin hep benimle kalması için veremeyeceğim şey yoktu. 

Kafeden kalkıp arabaya geçtiğimizde yorgun gözüküyordu.

"Yoruldun mu hayatım?"

"Sadece gözlerim acıyor biraz."

Merakla sordum. "Neden?"

"Sabah biraz ağlamış olabilirim." Kaşlarımı çatarak yüzüne baktığımda ellerini sallayarak açıklama yapmaya başladı.

"Yağız bana öyle bakıyorsun ama sabah ne kadar üzüldüğümü bir ben biliyorum."

"Ben sana sürekli olayın aslını bilmeden bir şeyler için ağlama, üzülme demiyor muyum?"

İntikam Değişimi (TAMAMLANDI.)Where stories live. Discover now