"İyi Olacak Mısın?"

1.1K 60 30
                                    

Yazarken minik bir yanlışlık yapıp Su ve Yağız'ın soyadını anne tarafından kuzen olmalarına rağmen aynı soy isim ile yazmışım. Önceki bölümleri düzenleyeceğim ama bölümde kafanız karışmasın diye söylüyorum. 'Tunç' baba tarafının ve Su'nun yeni soy ismi. Daha uygun bir soy isim aklınıza gelirse yazabilirsiniz. Kafama yatarsa ona göre düzenleme yapabilirim. :) 

Okumadan atıyorum, yanlışımı görürseniz nokta koyarsanız hemen düzeltirim :)

İyi Okumalar İntikam Ailesi...

---

"Söz Ver..."

---

Tir tir titreyen bedenimden akan ter damlacıkları durumumu daha zor hale getiriyordu.

Çöküp kaldığım bu yerde ufak bir kriz geçirdiğime emindim. Evin içinde konuşulan hiçbir şeyi, kendi düşüncelerim yüzünden duyamıyordum. Ağlayamıyordum. Korkuyordum ama ağlayamıyordum. Bu tam çığlık atacakken ağzım kapatılmış hissi veriyordu. Aynı çaresizlikti hissettiğim ama ağlayamıyordum. O kadar sesin içinde kafamdan aşağı dökülen camların sesi yankılanıyordu. Silah seslerini unutmuştum. Kalbimin çırpınışları ve Ayça'nın ağlaması yankılanıyordu. 

Hiç susmuyordu.

Film perdesine on beşinci kez çıkmış oynayan trajedi, hayatımın vizyon sıralamasında başa oturdu. Hiç beklemediğim anda. Bebek öldürecek kadar acımasız mıydı? O lazer bir kere bile olsa Ayça'ya tutulmuştu. Öpmeye kıyamadığım çocuğa... 

Ve sevmeye doyamayacağımı düşündüğüm Can'a. 

Kendime verdiğim süreye bile izin vermiyordu. Oynadığı kumarın kartlarını elinden düşürmüyordu. Toparlanmama izin yoktu. 

Gerçi ne fark ederdi... Eninde sonunda bunun başlayacağını biliyordum. Ancak adım atmasını beklerken o koşmayı tercih etmişti. 

"Canım benim..." Elime temas eden sıcaklık ve duyduğum sesle girdiğim dünyadan gerçeğine döndüm. Önce Asya'nın yüzüne boş boş baksam da sonradan kendime geldim ve sıktığı elimi sıktım. 

Eve ateş etmeyi kestiklerinden birkaç dakika sonra kapıyı çalmışlardı. Onlar gelene kadar Can ve Ayça'nın üzerine kapanmış yerde öylece beklemiştim. Hareket etmeye cesaretimin olmadığı çoğu andan biriydi. Kurşunların şiddeti  dağılan camların sıçrayıp koltuğun arkasına, bana gelecek kadar fazlaydı. Bir tanesi biraz derin gözüküyordu ancak 3-4 sıyrıkla atlatmam sorun değildi. Diğerlerinin iyi olduğunu, onları koruyabildiğimi bilmek içimi rahatlatıyordu. 

"Yaralarına bakmama izin verir misin?" Kolumdan sızmaya devam eden sıcak kanı hissettim. Kafamın içinde saatler sürmüş gibi gelen şeyler sadece beş dakika önce yaşanmıştı. Asya'nın gözlerine baktığımda ağlamamak için zor durduğunu gördüm. Muhtemelen geldiklerinde gördüğü perişan halim onu fazlasıyla korkutmuştu. Daha fazla korkmasını istemediğim için kuruyan dudaklarımı araladım. "Bakalım."

Kafasını salladı ve elimi tutarak beni çöktüğüm yerden kaldırdı. Kapıyı onlara açtıktan sonra yan duvara çökmüştüm. Ayağa kalktığımda bacaklarımda ki güçsüzlüğün devam ettiğini fark ettim ama kendimi zorlayarak ilerledim. Salonun önünden geçerken hala Ayça'yı tutmakta olan Can ile göz göze geldim. Hemen Ayça'yı Su'nun kucağına bıraktı ve yanıma geldi. 

Muhtemelen şimdi kendine geldiğinden kolumda ki sıyrıkları fark etti. Kaşları çatıldı ancak tek kelime etmedi. 

"Onunla ben ilgilenirim." dediğinde şüphe ile sordu. 

İntikam Değişimi (TAMAMLANDI.)Where stories live. Discover now