"Küçük Kızlara Bıçak Çekmemelisin."

8K 332 77
                                    

Medya Su Demir

İyi Okumalar İntikam Ailesi...

---

Bıçak..?

---

1 Hafta sonra...

Elime sargı bezlerimi sararken sadece 2 hafta kaldığını düşünüyordum. 2 hafta sonra eve dönecektim. Dayımın, yengemin, Yağız'ın ve Can'ın yanına gidecektim. Ben huzuru orada, onlarla bırakmıştım. Şimdi 2 hafta sonra bıraktığım huzura yeniden katılacaktım. Ama daha değişik bir şekilde.

Zayıflamış, gözlüklerden kurtulmuş ve diş telleri olmayan biri olarak katılacaktım.

Yüzümde oluşan mutluluk ifadesi dışarıdan gayet belli oluyordu. Sağ elimi sarmayı bitirdiğimde sol elime geçtim.

O gün uçurumda bayıldıktan sonra uyandığımda elim kolum bağlı küçük bir mağaranın içinde uyanmıştım. Kafamdan akan kanın kokusunu aldıkça midem bulanmıştı. Tam önümde duran kağıtta "Beni hafife alma." yazıyordu. Orada ne kadar öyle kaldığımı bilmiyordum ancak hava kararmak üzere iken odun toplayan bir amca gelmiş ve beni çözmüştü. Ve o an ant içmiştim. Bir daha bana zarar veremeyecekti. Daha dikkatli olacaktım. Ondan nefret ediyordum ve bu nefret kalbimden ağrı tüm bedenime yayılıyordu. 

Sol elimin de sargısı bitince ayağa kalktım ve Gökhan'ın yanına gittim.

Çalışma odasına girmeden önce kapıyı tıklattım ve "gel" emrini duyunca içeriye girdim. Gökhan her zaman ki gibi beni bekliyordu. Gökhan kalıplı biriydi. Yani insan dövüş sanatları hocası olduğunda böyle olması normal oluyordu.

"Evet Su, bugün seni bir yere götüreceğim."

Gökhan değişim sürecimde bana en çok yardım eden kişilerin arasında yer alıyordu. Bütün öfkemi bana hatırlatıyordu ve bende gösterdiği hareketleri daha hızlı kavrıyordum. Onun da öğretme şekli böyleydi. Biraz can yakıcı olsa bile işe yaradığını geçtiğim iki buçuk aya bakınca görüyordum.

"Nereye gidiyoruz?"

Bana hem arkadaş hem de öğretmen olmuştu. Bu yüzden yaşadığım her şeyi biliyordu. Benden sadece 3 yaş büyüktü. Yani ben 18, o 21 yaşındaydı. Ona 'hoca' dememi istemiyordu bende sadece adını kullanıyordum. İki ay önce olan doğum günüm aklıma geldi. Can ve Yağız'dan neredeyse bir kamyon dolusu hediye almıştım. Güldüm.

"Su, aklın burada değil mi?"

"Şey... Pardon 2 hafta sonra eve gideceğimi bir türlü aklımdan çıkarıp konsantre olamıyorum."

"Seni anlıyorum ama bugün göstereceğim hareketi yapamazsan 2 hafta değil, bir yıl sonra bile gidemezsin."

"Ya ama!" Güldü. Yanında duran siyah çantasını aldı. Harbi bugün nereye gidiyorduk?

"Bugün nereye gidiyoruz? Sordum ama cevap vermedin."

"Aslında cevap verdim ama sen duymadın. Ben söylerken sen kendi dünyan da gezintiye çıkmıştın." Yan yan bana baktı.

"Ama özür diledim." diye itiraz ettiğimde çantasını omuzuna astı. 

"Gidince görürsün."

Gözlerimi devirdim ve açtığı kapıdan koridora çıktım. Burada birçok kişi kendini savunmayı öğreniyordu. Binadan çıkıp ormana doğru yürümeye başladık. Acaba bugün hangi hareketi öğretecekti?

Ormanın biraz içerisine girdiğimizde boş bir alanda durdu. Çantasını yere koydu ve fermuarını açıp içini karıştırmaya başladı. Bollaşan at kuyruğumu sıktım.

İntikam Değişimi (TAMAMLANDI.)Where stories live. Discover now