🔸GİRİŞ: UMUT VE GERÇEK

1.5K 157 41
                                    

Bizim bilmediğimiz bir yerde, bizim bilmediğimiz bir zamanda...

Anneler, babalar ve sürekli gevezelik edip duran sevimli çocuklar arasında kendime de bir yer edinmeye çalışırken en az on beş kez ezilme tehlikesi geçirmiş olmalıyım.

"Sevgili Westland sakinleri, bu güzel gününüzün tadını çıkarırken birkaç dakikanızı bana ayırır mısınız? Arkanıza yaslanın ve kukla gösterisinin keyfini çıkarın. Her zamanki gibi harika bir hikâye bekliyor sizi. Ben Serge, sizin sadık, çekici ve biricik oyunbazınız..."

Serge, belki de dünyanın yaşayan en eksantrik kuklacısıydı. Aynı şehri, aynı havayı paylaşıyorsanız onu tanımamanız imkânsızdı. Her daim gökkuşağı gibi giyinir, kırmızı saçları ve biri kahverengi biri de yeşil olan gözleriyle dikkatleri hemen üzerine çekerdi. Bildim bileli yüzünden silinmeyen bir gülümsemesi, bir de 'ilginç' bir mizah anlayışı vardı. Çocuklar ona bayılırdı. Yetişkinler de. Bilhassa da bendeniz. Nedenini hâlâ anlamıyor olsam da Serge'de bana çocukluğumun güzel günlerini hatırlatan, nostaljik bir şeyler vardı; Babamı hatırlatan... Belki de bu yüzden neredeyse yirmi yaşına basacak olmama rağmen onun gösterilerini izlemenin keyfini hiçbir şey vermiyordu; Çalışmalarım bile - ki çalışmalarım benim için her şeyden daha önemlidir, ve her şey derken gerçekten her şeyi kast ediyorum.

Birkaç özür ve ittirmenin sonunda - Nihayet! - kendime uygun bir boşluk bulabildim. Seyircilerin oturması için yere serilmiş olan rengarenk yastıklardan kırmızı olanını çekerek oturup bağdaş kurdum. Devamlı müşterilerinden olduğum için Serge beni hemen tanıdı ve gösterisine dönmeden önce abartılı bir şekilde reverans yaparak kahverengi gözüyle bana göz kırptı.

"Cesur şövalyelerle seyahat edin, vahşi ejderhalarla süzülün ve Westland'ın çok ötesine uzanan meşhur Lav Şehri'ni ziyaret etmeye kendinizi hazırlayın..."

Bir yandan bunları diyor, diğer yandan da prenses, şövalye ve ejderha kuklalarının iplerini parmaklarının ucunda ustaca oynatıyordu.

Westland, diye düşündüm kendi kendime. Bu, hayatımda gördüğüm tek ülkenin adıydı. Küçük, pek bilinmeyen ve pek de önemi olmayan yerleşim yerlerini saymazsak 'Westland' üç temel ana ülkeden biriydi; Wonderland, Dreamland ve parlamento kararıyla bu iki ülkeye henüz katılmış olan Westland...

Her ulusun kendine özgü alanları vardır, ancak bu üç ülke kendi sektörlerinde en iyilerinin, en iyilerinin, en iyileriydi.

Wonderland; silah üretimi ve yönetim açısından dünya lideri olan bir metropol olduğu için insanlık tarihinde kaydedilen ilk ana şehirdi. Sadece uzantıları olan kasabalar bile kilometrelerce alanı kaplıyordu. Her ne kadar lüks ve bereket içinde yaşanacak bir yer olsa da oraya sadece alanında en iyisi olan kişilerin girmesine izin vardı ve yaşama izni almak da hiç kolay değildi. Bir sürü insan Wonderland'a gitmek istiyordu ama bu yaşıma kadar kimsenin davet aldığını duymamıştım, ben dahi.

İkinci ülke olan Dreamland ise harita üzerinde neredeyse Wonderland kadar büyük bir alana sahipti. Maden ve doğal enerji kaynakları açısından bol olması, onu özellikle seçkin bir bölge haline getiriyordu. Toprağının altında milyarlar değerinde madenler yattığını hesaba katmazsak şelalelerle kaplı, yemyeşil bir cenneti. Bunun haricinde Dreamland, barındığı değerli madenler yüzünden sınırı komşusu olan Wonderland ile sürekli silah-maden ticareti halinde olurdu.

Ve Westland...

Westland doğduğum, yaşadığım yerdi ve bilenen ana ülkelerin en küçüğüydü. Bununla birlikte diğer küçük ülkelere nazaran daha gelişmiş bir yerdi. Ticaret ve sanayi alanında önde geliyordu. Limanlar haftanın yedi günü, yirmi dört saat açık olurdu ve muazzam büyüklükteki ticaret gemileri hiç durmadan yanaşıp giderdi; Güzel Azraqi kumaşları, egzotik hayvanlar - özellikle kuşlar, yöresel yemekler, her renkten meyveler ve en sevdiğim, her cinsten alet edevat! Benim gibi bir kadın için burası resmen elmas madeni sayılırdı. Aslında diğerleri için de. Bazen soylu senato üyeleri bile kıçlarını altın işlemeli koltuklarından kaldırır, Wonderland'dan buraya aradıkları o şey her neyse onu bulmak için gelirdi.

Gladyatör: Tutsak Ruhlar (1) Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang