Kaybolan Yıllar| 10

10.2K 799 2K
                                    

🖇️Herkese selamlar, bölümü normalde yarın atacaktım. Ancak bugün dersim iptal olduğu için bitirip sürpriz yapayım dedim. Geçen bölümdeki destekleriniz için teşekkür ederim<3

🖇️Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim..

🖇️Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen..

10.Bölüm

Başımda kesin bir acı, kulaklarımda çınlama hissederken adamın kapıyı açarak şoför koltuğundan indiğini duydum. Kaçmak için hamle yapacağım sırada benden önce davranarak kolumdan tutarak beni araçtan indirirken çınlayan kulaklarımda iğrenç sesini duydum. "Sana ayağını denk al demiştik savcı, şimdi sonuçlarına katlanma zamanı." diyerek elindeki silahı başıma doğru bastırdı.

İnsan böyle zamanlarda ne düşüneceğini bilemeyen bir varlıktı. Asker bir abi ve asker bir babaya sahip olmanın en iyi yanlarından biri bazı durumlarda ne yapacağını ne tepki vereceğini bilmekti. Aynı zamanda bir savcı olarak soğuk kanlı olmak, oluşan sorunları mantıklı yollarla halletmek gerekiyordu. Teorikte soğuk kanlı olunabiliyordu ama asıl önemli olan pratiğe bunu dökebilmekti.

Burada yalnızdım, ne yanımda abim vardı ne de babam. Cenk komiser telefonunu açmıyordu, Pamir'i aramıştım ama açıp açmadığını bilemiyordum çünkü telefonum ben araçtan indirilirken yere doğru düşmüştü. Ne yapacaksam kendi imkanlarımla yapmak zorundaydım.

Yalnızca birkaç saat evden ayrılacağım diye korumalarımı almamanın cezasını belki canımla ödeyecektim ama bunun sorumlusu bendim ve başımın çaresine bakmasını bilirdim.

"Yürü!" başıma silahın ucunu bastırarak beni ileri doğru iterken etrafıma doğru bakındım. Her yer karanlıktı. Yalnızca birkaç sokak lambası etrafı aydınlatıyordu. Beni arabadan indirdiğine göre götüreceği yer yakındı ya da ağaçlık bir yere götürüp icabıma bakacaktı. 

Kaşımdan yanağıma doğru akan sıvıyı hissettiğimde elimi usulca sıcak sıvıya değdirdim ve titreyen parmaklarıma doğru baktım. Gördüğüm kanla birlikte yüzüm buruşurken büyükçe yutkundum. Adımlarım duraksarken arkamdaki adamın sesini duydum. "Yürü! Kafana kurşun yemek istemiyorsan ilerle!"

 "O kurşunu sen bir yerlerine yiyeceksin hiç merak etme." diyerek adamın hiç beklemediği bir anda ona doğru dönerek çevik bir hareketle dizimi bacaklarının arasına geçirdim.  Bu hareketimle birlikte adam inleyerek iki büklüm olurken hiç beklemeden dizimi burnuna geçirerek geriye doğru sendelemesine neden oldum. Böylece benden birkaç adım uzaklaşmıştı ve yaptığım hamlelerin şaşkınlığı ile silahı yere doğru düşmüştü.

Saniyeler içinde boynumda asılı duran çantamdan silahımı çıkartarak emniyet kilidini indirdim ve benden birkaç adım geride duran adama doğrulttum. "En ufak hareketinde kafana kurşunu yersin." diye bağırırken benim sert hamlelerimle birlikte yere düşen silahını yerden aldım. "Ne sanıyorsun lan sen.. bir savcıyı kaçırabileceğini mi?"

Adam kanayan burnuna elini değdirip bakarken buna fırsat vermeyerek bağırdım. "Diz çök! Diz çök ve elini ensende birleştir." Adam dediğimi yaparken bakışlarımı ondan çekmeden yere düşen telefonuma doğru uzandım. Ekranda Pamir'in adı ve aramanın açıldığına dair ekranı görürken telefonu kulağıma götürdüm.

"Pamir." dediğimde Pamir'in endişeli ve çaresiz sesini duydum. "Devrim, Allah'ım çok şükür. İyi misin!? Sorduğu soruyla birlikte bakışlarımı adamdan çekmeden cevap verdim. "Ben iyiyim Pamir, emniyete haber verir misin?" dediğimde Pamir'in sabırsız sesini duydum. "Verdim. Geliyorum bende güzelim, yola çıktım çoktan. Yer tespitini yaptırdım. Dikkat et, lütfen. Sadece birkaç dakika dayan."

Kaybolan Yıllar| Asker & SavcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin