Herkese selamlar, nasılsınız?
34.Bölüm
Devrim Akyol Arslan anlatımından,
Aşk, tek hece ancak içerdiği anlamı derin olan kelime. Mecnun’u çöllere, Leyla’ya düşüren; Kerem’i, Aslı’nın yoluna düşüren o kelime Pamir’le kalbime düşmüştü, sevgisiyle ısıtmıştı. Sonra da aşkı kalbime öğreten adam sanki hayatımda hiç var olmamışçasına bir gün yok oluvermişti. O gittiğinde yarım kalmıştım. Sonra yine gelmiş, aşkıyla, sevgisiyle beni yine ısıtmıştı.
Aşk, hüzün de getirebilir, mutluluk da…
Aşk güldürebilir, ağlatır da…
Aşk susturabilir, şarkı da söyletir…
Aşk insana her şeyi yaptırır demişlerdi. Haklılardı. Ben Pamir’in aşkıyla yapmam dediğim her şeyi yapmıştım. Yeri geldiğinde çok ağlamış, çok gülmüştüm. Yeri geldiğinde bağıra bağıra şarkı söylemiş, yeri geldiğinde sessizleşmiştim. Her şeye rağmen o benim iyikim’di. Bana aşkı tattıran adam şimdi benim kocam olmuştu.Yüzümde hissettiğim sıcak eller ilk önce yanağımda dolaştı, sonra kapalı olan gözlerimde bulunan uzun kirpiklerin üzerinde... Birkaç saniye orada oyalandıktan sonra kaşlarımda gezindi ve en son dudaklarıma geldiğinde kuştüyü kadar hafif bir şekilde orayı okşadı. Sanki yüzümü zihnine kazırcasına itina ile seviyordu.
Uyanmanınyüzümde hissetmeye başladığım andan itibaren uykumdan uyanmıştım ama gözlerimi aralamayıp beni sevmesine izin vermiştim, bu sabah farklı bir şekilde uyanmanın tadını çıkarmaya başlamıştım.
Pamir ellerini yüzümden çekip geceliğin açık bıraktığı omuzlarımda elinin tersini hareket ettirirken ürperdim. Dokunuşları hala daha yakıp geçiyordu. Dün bizim için bir ilk yaşanmıştı ve yaşanan bu ilk sanki uzun zamandır ihtiyacım olan şeymiş gibi hissetmeme neden olmuştu. Şimdi bile bir dokunuşuyla içimdeki duygular kabarıyordu.
Bu sefer eli değil, nemli ve sıcak olan dudaklarını yanağımda hissettim. Sonra şakağımda, saçımda, dudağımın kenarında, omzumda ve en son dudaklarımın üzerinde. Nazik, küçük ama etkili öpücüklerdi. Uykumun tamamen açılmasında epey etkili olmuştu. Zaten onunda amacı buydu.
Gözlerimi usulca araladığımda bakışlarım direkt olarak sevgiyle, mutlulukla, heyecanla parıldayan elalarla buluştu. Dirseğini yastığa yaslamış, elini yumruk yaptıktan sonra başını yumruğa koyarak bakışlarını üzerimde gezdiriyordu. Üzerinde bir şey yoktu. Dudaklarında tatlı bir gülüş vardı. Bakışlarımız buluştuğunda uykulu bir şekilde mırıldandım. “Günaydın…”
Uyku mahmurluğu ile gözlerimi kırpıştırırken Pamir daha da büyük gülümsedi. “Günaydın güzel karım…” Güzelimden sonra güzel karım cümlesi içimi daha da kıpraştırmıştı. Hitap şekli yüzümde gülümseme oluştururken Pamir elini yanağıma yaslayarak elmacıklarımı sevdi. “Gün sen gözlerini açınca aydı.” Sabah sabahta olsa güzel sözleriyle beni mutlu etmeyi, etkilemeyi başarıyordu.
“Yeni uyanmış olsan da formundan bir şey kaybetmiyorsun belli.” Dedim keyifle. Pamir dirseğini indirip başını yastığa yasladı ve yüzlerimiz arasındaki mesafeyi kısıtladı. “Dünyalar güzeli karım var, hayatımda sahip olabileceğim en güzel şeye sahibim. Bırak şiir gibi olan karıma şair olayım…” Gözlerimin içine derin derin bakarak sarf ettiği cümlelerle birlikte içimin erdiğini hissettim. Çok güzel konuşuyordu, insanı bitiriyordu.
Elimi yüzüne yaslayarak yüzünü sevdim. “Seni öyle çok seviyorum ki.” Dedim içli içli. Belki benim onun gibi süslü cümlelerim yoktu ama ona olan sevgimi gözlerimle hissettirirdim. Pamir elimi tutup dudaklarını avuç içime bastırdı ve uzunca öptükten sonra karşılık verdi. “Bende seni çok seviyorum.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Yıllar| Asker & Savcı
General FictionGeçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu? Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi? Ya iki taraftan biri mezara girse, hiç kavuşamayacağını bile bile bir insan bir insanı sevmeye, bekle...