Kaybolan Yıllar| 19

7.8K 660 1.9K
                                    

🖇️Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dileriiim...

🖇️Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen..

19.Bölüm

Yazarın anlatımından,

Pamir arabasını emniyetin otoparkına park ettikten sonra emniyet kemerini çözdü. Bora ondan hızlı davranarak arabadan indikten sonra bakışlarını iki gün önce kara kara düşündüğü banka çevirerek derin bir nefes verdi. Kardeşine bir şey olduğunu düşünüp kendini kahrederken çaresizliği iliklerine kadar hissetmişti burada. İçtiği sigaranın haddi hesabı yoktu, kardeşi yoktu, yalnızca gecenin karanlığı, Pamir ve zihnindeki düşünceler vardı. Silkelenerek kendine geldi Bora, kardeşi iyiydi ve şuan bunları düşünmesi yersizdi.

Pamir'in duyguları da Bora'dan farklı değildi. İki adamda canım dediği kişiyle sınanmışlardı. İkisi de askerdi, profesyonel olarak yetiştirilmişti. Ama söz konusu insanın sevdiği olunca soğukkanlılık kalmıyordu. Devrim'i kaçıran kişinin, gelişen olayların onların mesleği ile ilgili olmaması, müdahale edememeleri ellerini kollarını bağlamıştı.

İkisi yan yana bir şekilde emniyete girdiğinde adımlarını direkt olarak Cenk'in odasına doğru attılar. Tankut denilen adam buradaydı ve birazdan ifadesi alınacaktı. Pamir'de, Bora'da ifadeyi izlemek izlemek istiyordu.

"Hoş geldiniz, başsavcım sorgu odasına girmek üzere. Gelin hadi." Cenk, önden ilerlerken Bora ve Pamir'de arkasından ilerlediler. Arkalı önlü bir biçimde sorgu odasına girdikten sonra Cenk tekrar konuştu. "Burada dinleyebilirsiniz, ben içeri geçiyorum." Cenk aldığı onaydan sonra başsavcının yanına girdi.

Savcının yanında oturduğunda Muhammed beyin sesi duyuldu odanın içinde. "Susmanın bir faydası olmayacağını biliyorsun değil mi?" Muhammed bey bir yandan elindeki dosyaya bakarken bir yandan da karşısında oturan adama baktı göz ucuyla. Tankut ise sadece kelepçeli bir şekilde duran eline bakıyordu. "Anlat, o kadınları nasıl öldürdün? Amacın neydi? Neden öldürdün? Bir savcıyı kaçıracak kadar ileri nasıl gidebildin?" Başsavcı baskın bir sesle sorularını sıralarken Tankut sessiz kalmaya devam etti.

"Devrim savcı her şeyi anlattı, senin sessiz kalman bir şeyi değiştirmeyecek Tankut." dedi Cenk kendinden emin bir sesle. Ardından ekledi. "Çoğu şeyi biliyoruz, ordudan neden atıldığını, hapse neden girdiğini. Hepsini. Anlat!"

"Madem biliyorsunuz, savcınız her şeyi size anlattı. İddianameyi yazın, mahkemeye çıkartın. Uğraşmanıza gerek yok." dedi Tankut rahatlıkla. Büyük bir boş vermişlik içinde olduğu için ne savcı, ne mahkeme, ne hapis yatmak hiçbir şey umurunda değildi. Zaten bir gün bu yaptıklarının cezasını çekeceğinin bilincindeydi.

"Hale'yi çok seviyordun ama seni aldattı, hem de timden arkadaşınla. Sırt sırta çatıştığın, canını ona emanet ettiğin, kardeşim dediğin adamla aldattı seni." dedi Muhammed başsavcı. Tankut'un duyduğu sözlerle gözleri seğirmeye başladığında başsavcı devam etti sözlerine. "Gözünü kırpmadan ikisini de öldürdün. Senin için boynunda iz olan tüm kadınlar takıntı haline geldi, gözünü kırpmadan büyük bir planla onları da öldürdün. Sonra gözüne Devrim savcıyı kestirdin. Pamir'i kullanarak onu ayağına çağırdın ve kolaylıkla kaçırdın."

Başsavcının sözleri dışarıda sorguyu dinleyen Pamir ve Bora'nın da yüzüne çarparken Tankut bakışlarını başsavcıya doğru çevirdi. Başsavcı ise gözlerini kısarak Tankut'un yüzüne baktı. "Lekenin üzerine çizik attın ama onu öldürmedin. Neden?" dediğinde odada bulunan herkes ürperdi. Ölüm, o kadar kolay dile getirilmemeliydi. En azından normal insanlar için durum böyleydi ancak bir katil için bu çok basit bir şeydi.

Kaybolan Yıllar| Asker & SavcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin