🖇️Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim...
🖇️Satır arası oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen..
23.Bölüm
Her olay, her duygu insan içindi... Dün ve bugün sabah hayatımın en mutlu günlerinden birini yaşamıştım. Sevdiğimin kolları arasında uyanıp bugünümü kimse mahvedemez diye düşünürken moralim yine ve yine bozulmuştu. Zaten ben ne zaman çok mutluyum, mutluluğumu kimse bozamaz diye düşündüysem her şey kursağımda kalıyordu. Yine ve yine öyle olmuştu.
Adliye girişinde karşılaştığım manzara canımı çok sıkmıştı. Hele ki korktuğumu düşünmeleri büsbütün moralimi bozmuştu. Başsavcıdan azar yememde bunun cabasıydı. Gizli bilgilerin nasıl basına sızdığı konusunda birçok laf etmişti. Benim merak ettiğim konu da tam olarak buydu, bilgiler nasıl sızmıştı? Bu yüzden dosyaya gizlilik kararı alınmıştı. Aynı zamanda başsavcım bunun haber yapılmaması için muhabirlerle görüşmesi için bir polis memuru görevlendirmişti yani bir şekilde halledilmişti.
Bir tahminim vardı elbet. Savcılık ve kolluk kuvvetleri dışında Nuri Pehlivanoğlu'nun avukatı Berfin Gündoğdu'nun da her şeyden haberi vardı. Dava onları ilgilendirdiği için bilgilere ulaşması zor değildi. Ayrıca tavırlarından Nuri beyin söylememesi gereken şeyler söylediğini de anlamıştık. Üzerimize baskı kurmaya çalışıyordu. Ancak bunu kanıtlamak için elimizde delil yoktu. Herhangi bir basın mensubuna gidip de size bu bilgileri Berfin mi verdi diye sorduğumuzda evet diyecek halleri yoktu ki bu işleri daha da çıkmaza sürüklerdi.
Önümdeki dosyayı karıştırırken karşımdaki komisere baktım. "Bulduğumuz cesetlerin hiçbir ortak yanı yok." dedikten sonra bakışlarımı tekrar dosyaya çevirdim. Sabah ki olaydan sonra bir süre kapıdakilerin dağılmasını beklemiştim ve sonra soluğu burada almıştım. Burada oturmuş saatlerdir maktullerin otopsi sonuçlarını inceleyip ortak noktaları var mı bunu araştırıyorduk. "Ne leke, ne hastalık, ne akrabalık hiçbir şey yok."
"Savcım bu 41 kişinin hepsi birbirinden farklı. Mesela çocuklar o 20 çocuğun 3'ü 7 yaşında ve aralarından biri şeker hastası. 2 tanesi 9 yaşında gayet sağlıklı. 4'ü 12 yaşında ikisi anemi teşhisi almış. 3 tanesi 15 yaşında, 2'si sağlıklı ve 1'i obez. 5 tanesi 16 yaşında 2'si tansiyon ve yine biri şeker hastası, 1 tanesi de 17 yaşında ve sağlıklı." Cenk komiser bulduğu şeyleri benimle paylaşırken kaşlarım çatıldı ve aklımda canlanan ihtimali dile getirdim. "Kimisi sağlıklı, kimisi hastalıklarla mücadele ediyor. Üzerlerinde ilaç denenmiş olabilir mi?"
Hasta olan kişiler belki aldıkları ilaçtan dolayı ölmüşlerdi. İlaç damardan enjekte edilmişti, etkileşim yaparak ölmelerine neden olmuştu. Ölümün üzerinden 3 gün geçtiği için çoktan etkisini kaybetmişti ve otopside çıkmamıştı. Neyden zehirlendikleri belli değildi, bu bir ilaç olabilirdi veya direkt zehir olabilirdi, belki de uyuşturucuydu.
"Olabilir savcım, böyle bir ihtimal daha olası gibi duruyor." dediğinde bakışlarımı tekrar dosyaya çevirdim. O sırada Cenk komiser tekrar konuştu. "20 erkek ve 20 kadın, sayılar eşit. Kadınlardan birisi hamile olduğu için toplamda 21 ceset var, sayı eşit sayılır. Bana kalırsa bunlar deney yapmış resmen bu cesetlerin üzerinde." dediği mantıklıydı. Bende gördüklerimi söylemek adına ekleme yaptım. "Ayrıca biraz önce çocuklarda olduğu gibi farklı yaşlarda kişiler. Yine tansiyon, şeker, obezite gibi farklı hastalıkları olan ve sağlıklı kişiler seçilmiş. Eğer bir ilaç deniyorlarsa işin içinde bir doktorun olma ihtimali de var."
"Aynen öyle savcım." dedi komiser beni onaylayarak.
Odaklanmamız gereken şey bir ilaçtı. İlaç deniyorlardı, insanları kaçırmaları için örgütten destek almışlardı. İlacı deneyip insanların ölümüne neden olduktan sonra imha etmek için tır şoförü olan Kamil beyle iletişime geçmişlerdi. Kamil bey insanları yakmak istemeyince her şey açığa çıkmıştı ve imha edilmişti. Veysel bildiği çoğu şeyi anlatmıştı ancak onun bildiği şeyler işimize yaramıyordu, asıl konuşması gereken Nuri idi ama avukatı bir saniye yanından ayrılmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Yıllar| Asker & Savcı
General FictionGeçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu? Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi? Ya iki taraftan biri mezara girse, hiç kavuşamayacağını bile bile bir insan bir insanı sevmeye, bekle...