Kaybolan Yıllar| 11

9.8K 914 1.8K
                                    

🖇️Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim..

🖇️Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen..

🖇Bölüm sonunda sizi bilgilendirmek amacıyla birkaç cümle yazdım, oraya bakmayı unutmayın..

11.Bölüm

Devrim Akyol'un anlatımından,

Bazen aklımdan keşke annem olsaydı diye geçiriyordum. Keşke annem yanımda olsaydı da bana akıl verseydi, benim de arkamda biri olsaydı diyordum. En ihtiyacım olan zamanda annemin eksikliğini o kadar çok hissediyordum ki. Babam yanımdaydı, abim yanımdaydı evet ama annemin beni anladığı gibi beni anlayamazlardı. Bazı şeyleri kendi içimde halletmek o kadar zordu ki.

Pamir'in yokluğunda ve annemin kaybında anne yerine koyduğum kadının sözleri bende öyle bir şok etkisi yaratmıştı ki gecelerce bu cümleleri düşünmüştüm. 'Biraz abartıyorsun sanki ya da oğlumu çabuk unuttun.' Ben Pamir'i unutabilir miydim? Günlerce onun odasında ağlamışken, yıllardır acı çekerken onu unuttuğumu nasıl düşünürdü. Bu konuşmada bir şeyi çok iyi anlamıştım. O da herkesin kendi çocuklarına anne olduğuydu. Yoksa bu kadar kolay bu cümleleri söylemesi imkansızdı.

Aklım bir yandan Pamir'de, bir yandan Halide teyzenin cümlelerinde, bir yandan da davadaydı. Üç koldan köşeye sıkışmış durumdaydım. Hastanedeki adamdan bir şey çıkmamıştı. Tek yapılması gereken Ufuk Karaman'a eşkali çizdirmekti ve onu da halletmiştik. Bu eşkali de Pamir'e gösterip tanıyıp tanımadığını sorgulayacaktım.

"Devrim savcım, aramıza hoş geldiniz." diyerek bana gülümseyerek bakan, Kevser savcıya doğru baktım. "Hoş buldum savcım." diye cevap verdiğimde başsavcım konuştu. "Devrim savcı bir geldi pir geldi. Oradan oraya koşturuyor."

"Olanları duyduk savcım, çok geçmiş olsun." diyen Muzaffer savcı ile minnettar bir biçimde gülümsedim. "Sağ olun."

Benim konuşmamın ardından Volkan savcı ekledi. "Bana bile gerek kalmadan davayı halletmiş, savcımız çok cevval." dediğinde utanarak başımı eğdim. "Estağfurullah."

Bugün sabah başsavcım beni odasına çağırmış ve gelmemin şerefine bir yemek organize ettiklerini söylemişlerdi. Aklım Pamir'de olduğu için gitmeyi hiç istemesem de benim için organize edilmiş bir daveti reddedememiştim ve gelmek durumunda kalmıştım. Bir yandan zihnimin dağılması için iyi olmuştu. Bir yandan da görev yaptığım adliyedeki diğer tüm savcılarla tanışmıştım. Hepsi benden yaşça büyük sayılırdı. Bir tek Volkan savcının yaşı bana yakındı veya benden 1-2 yaş büyüktü.

Ortada hoş bir sohbet dönerken telefonumun çalmaya başlamasıyla birlikte bakışlarımı telefonuma doğru çevirdim. Pamir'in ismini ekranda gördüğümde kalbim korkudan kasıldı. Telefonu açtığımda duyacağım sesten korkuyordum. Pamir'in sesini mi duyacaktım yoksa tanımadığım bir doktorun mu ya da yine komutanının o üzgün ses tonuyla verdiği haberi mi? Kalbim bunu kaldıramazdı.

Telefon çalmaya devam ederken bakışlarım telefona doğru bakan Volkan savcıya takıldı. Kaşlarımı çatarak telefonu elime aldım ve restorandan dışarı çıktım. Cesaretle telefonu açtım ve kulağıma götürdükten sonra korkarak mırıldandım. "Efendim?"

"Devrim.. rahatsız etmedim değil mi?" diyen Pamir'in sesini duyduğumda kalbimdeki yük kalktı ve ben hissettiğim rahatlamayla cevap verdim. "Etmedin, etmedin tabii ki. İyisin değil mi?" dedim merakla. Sesi iyi geliyordu ama bu hala onu merak etmediğim anlamına gelmiyordu. Gözlerimle gelene kadar da merak etmeye ve onun için endişelenmeye devam edecektim. Pamir endişelenmemden keyif alıyormuş gibi neşeli bir sesle cevap verdi. "İyiyim, sesini duydum daha iyi oldum."

Kaybolan Yıllar| Asker & SavcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin