🖇️Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim...
🖇️Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen..
‼️‼️ Bölümün sonunda yazdığım şeyleri dikkate alırsanız sevinirim...
----✨Sınır: 1000 oy ----
20.Bölüm
Yazarın anlatımından Sinem ve Hakan,
Sinem elindeki dosyayı odasındaki çalışma masasının üzerine bıraktı. Mesaisi başlamıştı ve şimdiden eline gelen 3-4 davası vardı. Ev, iş ve hastane arasında mekik dokuyordu. Aklı hala daha kardeşinde olduğu için adliyede kafasını işlere çok fazla verememişti. Devrim'e bunu yapan şerefsizin davasını alıp en ağır cezayı kendisi vermek istemişti ama ne yazık ki davayı alamamıştı. Yine de Devrim yerine o duruşmaya gidecek ve adam en ağır cezayı aldığında onun yüz ifadesini görecekti.
Neyse ki korkulu günler geride kalmıştı ve hepsi bir şekilde hayatlarına devam etmeye başlamışlardı. Katılacağı duruşmalardaki dosyaları titizlikle incelemişti, savcıların iddianamelerini de okumuştu geriye sadece karar aşaması kalmıştı. Onu da duruşmada karar verecekti. O yüzden masanın üzerindeki kahve bardağını alarak mutfağa doğru ilerledi. Bugün hastanede değildi, Turan amcası hastanede olduğu için Sinem evde kalmıştı.
Mutfağı girip bardağı makineye koyduğunda zilin çalması ile irkildi. Mutfak duvarında asılı duran saate baktığında saatin 10 olduğunu görerek kapıya ilerledi. Bu saatte gelebilecek iki kişi vardı ya Turan amcasıydı ya da Bora abisiydi. O yüzden delikten hiç bakmadan kapıyı açtı Sinem.
Kahverengi gözleri, karşısındaki adamın mavi gözleriyle buluşurken şaşırmadan edemedi Sinem. Görmeyi beklediği en son kişi bile değildi çünkü. Hakan ise şaşkınlıkla ona bakan kadının kahvelerinden gözlerini çekemedi bir süre. Günlerce o kahverengi gözlerin kıpkırmızı olduğunu ve gözlerinin altının mor olduğunu görmüştü. Şimdi kadının o günlere göre daha iyi görünmesi, en azından gözlerindeki kırmızılıktan eser kalmaması Hakan'ın anlamadığı şekilde içindeki sıkıntısını gidermişti.
Sinem ve Devrim'in arkadaşlığında kendisinin ve Pamir'in dostluğunu gördüğü için, Sinem'in neler hissettiğini çok net anlamıştı ve bu yüzden kıza elinden geldiğince destek olmak istemişti. Olmaya da çalışmıştı, en azından yaslanacağı bir omuz olmak istemişti ve olmuştu da.
"İyi akşamlar." diye söze giren Hakan ile birlikte Sinem kendini toparlayarak başını salladı. "İyi akşamlar.." dedi meraklı bir şekilde. Bu adamı kapısına getiren şeyin ne olduğunu merak ediyordu çünkü Hakan ile hiç iyi şekilde tanışmamışlardı. Tanıştıktan sonra da yıldızları hiç barışmamıştı. Mecbur olmadıkları sürece görüşmekten kaçınmışlardı, şimdi Hakan'ın kendi isteği ile mi burada olduğunu ya da birinin zoruyla mı geldiğini merak ediyordu Sinem.
"Rahatsız etmedim değil mi?" dedi Hakan meraklı bir şekilde. Sinem'in yorgun olduğunu biliyordu ama yapması gereken şeyi daha fazla ertelememesi gerektiğinin bilincinde olduğu için birden buraya gelmeye karar vermişti saate bile bakmadan. Saatin farkına kapıyı çaldıktan sonra varmıştı. "Hayır, etmedin." dedi Sinem durgun bir şekilde. Ardından ekledi. "Önemli bir şey yok değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Yıllar| Asker & Savcı
General FictionGeçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu? Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi? Ya iki taraftan biri mezara girse, hiç kavuşamayacağını bile bile bir insan bir insanı sevmeye, bekle...