Kaybolan Yıllar| 27

3K 337 731
                                    

✨️ Arkadaşlar desteğiniz için teşekkür ederim, geçen bölümde elinizden geleni yaptınız. Lütfen böyle devam edelim, şu durumda sadece wattpad üzerinde tanınan küçük yazarlar zarar gördüğü için bizim tek motivastonumuz sizlerin desteği. Onlar olmasa ne yazma isteği ne başka şey oluyor.  Duruma bakıldığında wattpadin açılması aylar sürecek gibi, böyle devam edeceğiz şimdilik. Lütfen sizde sadece oy vererek olsa bile desteğinizi hissettirin, şimdiden teşekkür ederim❤️

Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim...

27.Bölüm

Aramızdaki eksiğe rağmen onun her daim kalbimizde olduğunu, bizi izlediğini ve şu halimizi görüp mutlu olduğunu aklımızda tutarak hayatımın en güzel günlerinden birini geçirmiştim. Her şeye rağmen insan umudunu yitirmeyip güzel şeylerin hayalini kurarsa onların gerçekleştiğini öğrenmiştim. Ben umutlarımı ve hayallerimi yitirip sadece öleceğim güne kadar kendimi işine vermiş olan Devrim, şimdi sevdiğim adamla birlikteydim…

Güzel sohbetler edilmiş, hazırlanan ikramlar yenmişti, saatler sonra misafirler gittiğinde babam ve Serhat babamın her zaman yemeğe gittiğimiz Hakkari’nin meşhur olan mekanlarından birinden rezervasyon yaptırdığını öğrenmiştik. Nişanımızı kutlamak için hep birlikte soluğu orada almıştık. Yolda giderken Sinem’in anne ve babasıyla konuşmuştum. Olcay teyzem ve Gökhan amcam tebrik etmişlerdi ve gelemedikleri için özürlerini iletmişlerdi.

Şimdi elimdeki su bardağından su içerken bakışlarım yanımda oturan Pamir’in sağ elinde takılı olan gümüş renkteki alyanstaydı. Yıllarca hasretini çektiğim adamın parmağında şimdi ismimin yazılı olduğu alyans takılıydı. Benim parmağımdaki alyansta da onun ismi yazıyordu. Düşününce gerçekten garip bir durumdu. Nereden nereye gelmiştik.

“Devrim doğdu, o gün Pamir tutturdu kardeşte kardeş diye.” Halide hanımın cümlesi ile birlikte dikkatim dağılırken Pamir konuştu. “Ne yapayım, çok güzel bir bebekti. Onun gibi kardeşim olsun istedim.” Diyerek bana doğru baktı. Tebessümle ona bakarken Pamir abime dönerek devam ettirdi sözlerini. “Ayrıca Bora’da sürekli hava atıyordu bana.” Abim laf ona geldiğinde kaşlarını çattı. “Hava atacağım tabi, aylarca onun doğacağı günü bekledim ben.”

Abime tebessümle bakarken babam araya girdi. “Bora kıskanır diye beklerken o kardeşine gözü gibi baktı. Anne neden ağlıyor bu kız? Anne kardeşim acıktı, baba kucağıma ver, baba kimseye verme kardeşimi, anne yemeğini ben yedireyim, parka götüreyim.” Babam onun taklidini yaparak o günleri anlatırken karşımda oturan abimin elini tuttum. Onun gibi abim olduğu için şanslıydım.

“Demek ki korumacı tavrı o günlerden geliyormuş, aferin oğlum.” Serhat babam abimi tebrik edercesine konuşurken Pamir göz devirdi. “Baba sen kimin tarafındasın Allah aşkına, oğluna çektiriyor biliyorsun değil mi?” diye sitemle babasına bakarken Serhat babam güldü. Serhat babam gerçekten abimi çok seviyordu ve her cümlesinde bunu belli ediyordu. “Olacak o kadar oğlum, seni de göreceğiz.”

Pamir oturduğu yerde dikleşirken abimin yanında oturan Burçe başını yere doğru eğdi. Pamir göz ucuyla ona bakarken bir şey söylemedi ama abimle aynı derecede kıskançlığa sahip olduğu için onun da nasıl davranacağını biliyordum. Allah Batuhan’a sabır versindi.

“Ne zaman doğdular, büyüdüler, iş sahibi oldular hiç anlamadım. Şimdi de kendi yuvalarını kuruyorlar.” Dedi Halide hanım iç çekerek. Bakışları Pamir ile bana kayarken gülümsedi. “Çok zor şeyler atlattılar ama yılmadan onların üzerinden geldiler.” Dediğinde Pamir’in elini elimin üzerinde hissettim. Ona doğru bakıp gülümserken elini sıkıca tuttum. Öyleydi, zor zamanlar atlatmıştık ama şimdi mutluyduk.

Kaybolan Yıllar| Asker & SavcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin