Kaybolan Yıllar| 30

3.5K 295 442
                                    

🖇️Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim...

🖇️Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın..

30.Bölüm

Yazarın anlatımından Sinem ve Hakan,

Sinem gözleri kapalı bir şekilde midesindeki bulantıyla baş etmeye çalışıyordu. Zihni o kadar çok karışmıştı ki gerçekle hayali ayırt edemeyecek kıvama gelmişti. İçip içip sarhoş olmayı planlamamıştı ama kendini durduramamıştı. Arkadaşıyla sohbet ederken kendini dizginlememiş ve içmişti.

Sinem bu haldeyken Hakan’da bir yandan ona bakıyor bir yandan da arabayı sürüyordu. Kızın buruşmuş yüzünden midesinin bulandığını anlarken içinden bu kadar içecek ne var diye geçiriyordu. Aynı zamanda arabaya binmeden evvel kızın söylediği cümlelerde yüzünde sırıtış oluşmasına neden oluyordu. Sinem sarhoşken böyle tatlıysa hep mi sarhoş etsek diye içinden geçirmeden duramıyordu.

“Beni kaçırıyor musun?” Sinem aniden gelen aydınlanma ile gözlerini aralayıp yola bakarken gittikleri yolu tanıyamayarak panik içinde konuştu. Hakan şaşkınca Sinem’e döndü. “Ne? Neden kaçıracakmışım seni?” dediğinde Sinem kıstığı gözleriyle tekrar baktı yola. “Bu yol İzmir’e gitmiyor mu?” Saçmaladığını bilmeden konuşmaya devam ederken Hakan gülerek konuştu. “İzmir’e mi gitmek istiyorsun?”

“Sen götürürsen giderim.” Sinem hevesle konuştuğunda Hakan tek kaşını kaldırdı. “Öyle mi? O zaman Fizan’a da gitsek gelirsin benimle.” Dediğinde Sinem başını salladı. “Gelirim.” Sarhoşluğun etkisiyle ne dediğini bilmeden konuşurken sabah uyandığında bundan çok utanacağından habersizdi.

Sinem’in açık açık ona yürümesiyle Hakan keyifli bir şekilde arabasını sürmeye devam etti. Sinem ise bakışlarını tekrardan yola çevirdikten sonra jetonu yeni düşmüşçesine panik içinde konuştu. “Ben senin gibi gıcık bir herifle hiçbir yere gelmem!” Ani çıkışıyla birlikte Hakan şaşırdı. “Hani benimle her yere gelirdin, öyle dedin biraz önce.” Dedi masum masum.

“O biraz önceydi, bu şimdiki düşüncem. O kadar gıcıksın ki Hako ama garip bir şekilde şu an öyle davranmıyorsun.” Sinem dilini tutamayıp konuşurken Hakan duyduğu hitapla sesli bir şekilde güldü. Sinem bu gülüşle kaşlarını çatıp Hakan’a baktı. “Komik mi! Ne gülüyorsun yanımda.” Diye çıkışırken Hakan gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Ardından konuştu. “Şu an nasıl davranıyorum?”

Sinem’in biraz önce söylediği cümleyi açmasını bekleyerek ona doğru baktı Hakan. Sinem ise iç çekerek gülümsedi. “Öyle merhametli, düşünceli, sanki beni seviyormuş gibi.” Dedikten sonra elini kalbine yasladı. Hakan kızın içi gidermiş gibi bayık bayık ona baktığını gördüğünde karizmatik bir biçimde gülümsedi. “Belki seviyorumdur.” Kızın duymaması için fısıldadı bu cümleyi. Zaten duysa bile Sinem bunları sabah hatırlamayacaktı ya da o öyle sanıyordu.

“Devrim nerede!?” Sinem panik olarak oturduğu yerden doğruldu. Koltukta gevşemişken aklına takılmıştı arkadaşı. Koltukta arkasına doğru döndü. Devrim’i göremeyip telaşla konuştu. “Hako, Devo nerede? Yine o Pamir aldı götürdü değil mi? Hep alıp götürüyor zaten arkadaşımı.” Diye sitemli konuşurken Hakan onayladı. “Evet yine alıp götürdü arkadaşını.” Dediğinde Sinem kaşlarını çattı. “Yıllarca yalnız bıraktı şimdi de dibinden ayrılmıyor.”

“Hadi yaslan arkana.” Hakan eliyle Sinem’in yaslanmasını sağlarken Sinem söylenmeye devam etti. “Bırakmıyor ki kızı, hep dibinde hep dibinde. Ama acıyorum ona da Bora varken dibinde durması biraz zor oluyor. Kızıyoruz ama Bora abim bitanedir.” Dedi kıkırdayarak.

Kaybolan Yıllar| Asker & SavcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin