Benim Evimdesin.

39.5K 1.6K 130
                                    

Ne yapmalıyım şimdi? Ya da ne yapabilirim ki? Canını fazla mı yaktım acaba? Ama kesinlikle amacım bu değildi. Sadece sinirlenince daha tatlı oluyordu çünkü saçmalıyordu ve ağzından bir kaç kelime kaçırabiliyordu. Sanırım öyle bir ânâ denk geldim. Bu biraz fazla oldu sanki. Arkasından koşarak gittim ve kolunu tutarak bana dönmesini sağladım.

"Bırak beni!" diye bağırdı. Hâlâ daha ağlıyordu. Geçen garsonun tepsisinden bir bardak aldığında garson Defne'ye;

"Hanımefendi içkiyi fazla içtiniz... Dokunabilir!" dedi ama Defne onu takmıyordu.

"Fazla derken? Ne kadar fazla?" diye sordum en fazla ne kadar içebilir ki yani?

"Bu dördüncü bardağı."

"Tamam sen git!" dedim ve garsonu gönderdim. Resmen sömürmüş içkileri.

"Elindekinin ne olduğunu biliyor musun Defne?" diye sordum. Bile bile bu kadar içmesi saçmalık çünkü.

"İçecek." dediğinde elindekini alarak;

"Bugünlük bu kadar yeter." dedim ve bardağı havuza attım. İşleri ne toplasınlar...

"Ben daha içecektim!" dedi ağlaması durmuş sanki biraz önceki olaydan dolayı değil de şimdiki olaydan dolayı bağırıyordu. Cebimden telefonu çıkardım ve Defne'nin abisini yani Anıl'ı aradım.

"Anıl?"

"Söyle?" diye sordu uykulu sesiyle. Telefonu kulağımdan uzaklaştırdım saate baktım ve tekrar kulağıma yaklaştırarak;

"Sen iyi misin oğlum? Biz gideli 1 saat olmuş. Uyuyor musun yoksa?"

"Ne söyleyeceksen söyle! Uzatma!"

"Defne bugün eve gelemez!" dedim bir anda ve bir süre cevap gelmeyince; "Anıl?"

"Allah belanı versin! Ne yaptın kardeşime?"

"İçkiyi biraz fazla kaçırmış benden habersiz... Bugün gelmemesi sorun olur mu?"

"O kızı ayıltmadan eve getirme! Eğer Defne'ye dokunduğunu öğrenirsem seni öldüresiye döverim!"

"Bu evet demek mi oluyor?" dedim ve telefonu suratıma kapattı. Ailecek dengesizler bunlar. Aynı abisine çekmiş. Agrasif, sert. Koluna destek olarak yürütmeye çalıştım.

"Nereye götürüyorsun beni?" diye sordu ayakta duramıyordu. Yok bu böyle olmaz bir saate zor varırız arabanın yanına. Ben de kucağıma alarak taşımaya başladım, başını omzuma yasladı ve gözlerini kapattı. Arabaya kadar götürdüm. Daha doğrusu kendi arabasına kadar. Yan koltuğa oturttum, kapıyı kapattım ve şoför koltuğuna geçip arabayı bizim eve sürdüm. Saat daha erken annem babam uyumamıştır muhtemelen. Kuzey yani benim kuzen de herhalde evdedir. Nasıl göstermeden yukarı çıkartabilirim ki?

En iyisi göstere göstere çıkartmak. Sonradan görürlerse bir saat kafa ütülerler. Arabayı bizim evin önünde durdurdum arabadan inip Defne'yi tekrar kucağıma aldığımda artık uyumuştu. Evin ziline bastım. Ama kapıyı açan olmamıştı. Kapıyı ayağımla vurdum. Nerde bunlar ya? Birkaç kez daha vurmaya devam ettim. Hizmetçi kapıyı açtı. O değil de bu hizmetçi bir yıldan beri bizde çalışıyor hâlâ daha ismini bile bilmiyorum.

"Nerdesin sen? Kök saldım burda!"

"Affedersiniz." dedi masumca. Yanından geçip içeriye girdim. Annem karşımda bir anda belirdi.

"Bu kız kim? Ve senin kucağında ne işi var?" dedi, al işte başladı gene sorulara. Yanından geçerken arkadan kuzenim seslendi;

"Kuzen hayırdır sen Defne'yi nasıl---" diyemeden sözünü kestim.

PSİKOPAT LİSELİ 1!Where stories live. Discover now