Ruhumuz aynıydı. Şimdi ise ayrıyız.

19.9K 979 77
                                    

Defne'nin ağzından;

"Selim? Lütfen benimle kal! Beni yalnız bırakma!" diyordum ama beni duymuyordu. Kuzeyle Beril yanımıza gelmiş olayı gördüklerinde ambulansa haber vermişlerdi. Beril yanıma gelip kolumdan tutup beni ordan götürmek istediğini anladığımda; "Bırak beni!" diye bağırdım, ağlıyordum. Kendimi bu durumda tutamazdım zaten.

"Aynı hayalleri kurduk seninle. Aynı şeylere güldük. Aynı şeyleri arzuladık. Aynı şeylere üzüldük. Aynı anda sevdik. Aynı yerde yaşamak istedik. Aynı şehirde ikimiz olalım istedik. Aynı şeylere söz verdik. Aynı anılarımız, aynı mutluluklarımız oldu. Aynı hızda attı kalbimiz. Ruhumuz aynıydı. Şimdi ise ayrıyız. Böyle bırakıp gitmek sana yakışmıyor Selim! Hani beni seviyordun? Hani beni hiç yalnız bırakmayacaktın?" dedim ve birkaç kişi gelmiş Selim'i sedyenin üstüne yatırıp evden çıkardılar. Berkle Burak'a bakmak istedim. Belki de son bir kez ve olabildiğince nefretimle. Birkaç adam Berkle Burak'ın kollarından tutmuşlar bizden gelecek emri bekliyorlardı. O sinirle gidip Berk'e yumruk attım.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" dedim ve bir tane daha yumruk attığımda ağzındaki kanı yerdeki parkelere tükürmüştü, hafifçe kulağına eğilerek; "Selim'e birşey olursa, seni öldürürüm. Emin ol kimsenin ruhu bile duymaz!" dedim ve Burak'a baktığımda yaptıklarından pişman gibi bir hali vardı. Ona hiçbir şey demedim. Ve ambulansa taşınması gereken Selim bambaşka büyük bir araca taşındığında gidip Kuzey'in kolundan tutup bana dönmesini sağlayarak;

"Niye ambulansa değil de başka bir araca taşınıyor?"

"Hastaneye gitmemesi gerekli! Bu durumdayken hastaneye giderse polisler Selim iyileştiğinde sorgusuz hapse atarlar." dedi ve ellerimi saçıma dolayarak;

"Peki nasıl iyileşecek Kuzey?" dedim sinirle. Beril koşarak yanımıza geldi;

"Niye hâlâ burada bekliyorsunuz? Takip etsenize arabayı?" dedi ve Kuzey hızlı adımlarla arabaya yöneldi. Onun arkasından takip edip arabaya binmiştik. Ormanlık bir alana gelmiştik. Selim'i taşıyan araç tam önümüzde durmuştu Kuzey de ani fren yapınca;

"Neden durduk?" dedim .

"Geldik." diyince arabadan hızla inip Selim'i sedyede taşıyan kişilerin yanına gittim. Selim'in elinden tutup onlarla birlikte eve girdim. Evin asansörlü olması dikkatimi çok çekmişti. Asansöre binip -2 ye geldiğimizde her yerde ameliyat eşyalarını görmüştüm. Kendimi ağlamamak için her ne kadar tutuyorsam da bir işe yaramamıştı. Selim'i taşıyan adamlar üzerlerine beyaz kıyafetler giymeye başladıklarında konuşmaya başlamışlardı.

"Nabız çok düşük." dedi adamın biri. Diğeri ise;

"Kurtulması bir mucize olur." diyip elindeki makasla yarayı açmaya başladığında elimi istemsiz olarak mideme götürdüm sanırım kusacaktım. Adamın biri;

"Kurtulsa bile belden aşağısı felçli olma ihtimali var." diyince odadan uzaklaştım. Beril koşarak yanıma geldiğinde;

"Sakin olmalısın. Selim iyileşecek." dedi ve koluma girdi. Destek olmak istiyordu. Evden dışarı çıkıp bahçeye çimenlerin üstüne oturdum. Etraf aşırı karanlıktı sadece evin içindeki ışık biraz da olsa dışarıya yansıyordu. Kuzey de yanımıza gelip diğer yanıma oturdu.

"Hâlâ Paristeyiz. Olaya bak." dedim gözyaşlarımın içerisinde mırıldanarak. Kuzey kolumu sıvazlayarak;

"Merak etme. Selim güçlü çocuktur. Uyanacak." dedi. Birşey diyemedim. Sustum, sadece sustum. Bütün hata bendeydi. Hep kavga ediyorduk. Yine kavganın sebebi bendim.

"Onun başına hep bela oluyorum." dedim kendi kendime konuşurcasına. Beril;

"Böyle düşünme. Seni seviyor." dedi. Kuzey de;

PSİKOPAT LİSELİ 1!Where stories live. Discover now