Odamdaki Hırsız Berk Mi?

22.6K 1K 77
                                    

Defne'nin ağzından;

Sözde arkamı dönüp gidecektim ama kendime engel olamamıştım ve kızı birazcık hırpalamıştım. Ama haketmişti. Selim odasına girmişti. Akşam yemeğinde oteldeki lokantanın birinde buluşacaktık. Ve akşam yemeğine sadece iki buçuk saatim kalmıştı. Odama tam girecekken kapının açık olduğunu farkettim. Otelde hırsızlık mı? Saçmalık. Girsem mi girmesem mi?
İçerde kapı açıp kapatma sesleri geliyordu. Bir hırsız bu kadar salak olamazdı değil mi? Cebimdeki telefonu çıkarıp Selim'i aradım. Selim birinci çalışta açınca;

"Efendim sevgilim?"
"Acil buraya gelmelisin Selim.."
"Noldu? Bir sorun mu var?"
"Selim yanılmıyorsam benim odamda bir hırsız var."
"Ne? Bekle geliyorum. Bak Defne bekle diyorum."

dedi, ben de cevap vermeden kapatmıştım. Bekleymiş sen bekle asıl. Telefonu cebime koyarak kapının ağzındaki kartı alıp içeri girdim ve kapıyı kapattım. Bu benim kartım değil mi? Ama hayır bende varki zaten. Bütün odalara ses çıkarmadan yavaş adımlarla bakmıştım nerde bu? Gidip mutfağa baktım en son. Hırsız arkası dönük bir şekilde benim hamburgerimden yiyordu. Ben de kenarıdaki sopa tarzı bir eşyayı elime aldım. Yavaşça gidip bir anda ensesine sert bir şekilde yapıştırınca ilk bir bekledi.

"İşte bu hiç iyi olmadı." diyerekten bana döndü. Ben de elimdeki sopayla hâlâ bekliyordum. Lanet olsun bu Berk. Bunun burada ne işi var? Ben Selimle kavgalıyken kantinde rastladığım çocuk. Bir çok bayılma numarası yapmama rağmen Selim'i ondan ayıramadığım çocuk. Selim bunu burada görürse öldürür. Şimdi Selim gelmek üzeredir. Bana uzunca baktı;

"Defne?" dedi ve yere düşüp bayıldı. Hayır ya bayılmamalıydı. Selim seni burada görmemeli. Bu sefer adamlarına felan bırakmaz tek bir kurşunla hallederdi. Ya da yavaş yavaş ölmesini beklerdi. Saçmalama Defne kendine gel. Sopayı yere koyup yanında diz çökerek tokatlamaya başlamıştım.

"Uyansana!" dedim ama hayır uyanmıyordu. Sinir olup sert bir tokat geçirince kafasını hafif kaldırdı.

"Çok sert elin varmış." dedi ve tekrar bayıldı. Çok mu sert vurdum acaba? "Ya hadi uyan artık şimdi Selim gelecek!" dedim sarsarak. Ama hâlâ daha baygındı. Ben burada Selim gelecek diyorum adamın hâlâ gözleri kapalı . Sürahinin içine su katıp kafasından aşağıya döktüğüm anda kendine gelmişti.

"Berk senin burada ne işin var?"

"Can sıkıntısı bir gezeyim dedim. Bir de baktım ki Paris'teyim" dedi ayağa kalkmaya çalışırken. Kolundan tutup ayağa kalkmasına yardım etmiştim, sonuçta hayvan gibi vuran benim. Tam o sırada;

"Defne? İyi misin?" diye bir ses duymuştum. Bu Selim'di. Kapıyı yumrukluyordu.

"Bu Selim'in sesi. Seni burada görmemeli. Seni saklamalıyım." dedim Berk'e. Berk ensesini tutuyordu. Acıdan yüzünü buruştururken konuştu;

"Bana borçlusun unutma!" dedi. Ben de onun sırası mı şimdi diyerekten bakınca; "Tamam tamam nereye?" diye sordu. Yine Selim kapıyı yumruklayarak;

"Defne son kez söylüyorum. Bak kapıyı kırarım." dedi yumruklayarak. Berk'in kolundan tutarak;

"Önce dövüyorsun sonra seviyorsun." dedi Berk. Ben de sinir olmuş bir şekilde bakarak;

"Ne seveceğim be seni?" dedim ve buzdolabın kapağını açtım. 'Şaka mı yapıyorsun' der gibisinden bakınca buzdolabını işaret ederek girmesine yardımcı olmaya çalıştım ama olmuyordu. Sığmıyordu. Biraz az yese sığabilirdi.

"Defne ben buraya sığamam."  dedi ben de dolaptan çıkarıp kapağını kapattım ve odama doğru koştuk. Selim de;

"1..." diye saymaya başlamıştı. Sanırım kapıyı kıracaktı. Gardrobu açıp içeriyi işaret ettim içeriye girince;

PSİKOPAT LİSELİ 1!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin