Bölüm 18

32.6K 2.6K 771
                                    

Yorgun bakışlarımı sesin geldiği yöne doğru çevirdim. Nerede olduklarını bilmediğim ikili karşımdaydı. Alasd sırıtıyordu. Tehlikenin göbeğindeydim resmen. Nefesimi dışarı sesli olarak verdiğimde Alasd'ın gülümsemesi genişledi. Elini kaldırarak arkasındaki benden boyca uzun adama işaret etti. Adam üzerime doğru geldiğinde Hermia'nın baygın olmasına lanet okudum. Alnımdan terler akıyordu ve öfkemin yerini artık korku almaya başlamıştı. Adam bir anda bana doğru koşarak yumruğunu suratıma geçirdi. Ağzımdaki kan tadı bana cidden sert vurduğunun kanıtıydı. Yere düşerken ellerimden destek alarak kalkmaya çalıştım. Saçımı tutarak geri çektiğinde canım fazlaca yanmıştı ve ağzımdan acı dolu bir ses çıkmıştı. Alasd gülerek 'işte böyle' derken sinirim daha çok artıyordu. Ayağımla adamın dizine sertçe geçirdiğimde adam diz üstü düştü. Saçımı hala bırakmamıştı. Dirseğimle yüzüne vurduktan sonra başımı hızla yere çarptı. Başım dönüyor hatta gözlerim kararıyordu. Adam üzerimden çekilirken sesler uğultulu geliyordu. Biri adamı üzerimden almış dövüyordu. Görüntü bulanıktı ve kimin yardım ettiğini göremiyordum. Acaba Erastus mu bulmuştu bizi?

Sesler kesildiğinde yardım eden kişi yanıma gelerek elini başımın altına koydu. Yüzüm dövülmekten kan içindeydi. Bunu biliyordum. Adımı seslendiğinde bu sesin sahibini tanıyordum.

Corentin!

Corentin tekrar adımı seslendiğinde yüzüme küçük tokatlar atıyordu. Zihnim açıktı ama bedenim fazlaca yorulmuştu. Göz kapaklarımı zorlayarak araladığımda Corentin endişeli bakıyordu.

Endişeli!

Bu biraz şaşırtmıştı beni açıkçası. Corentin beni kucağına almak için hamle yaptığında onu durdurdum.

'Kalkabilirim.' diyerek fısıldadığımda 'emin misin?' diyerek sordu. Başımı 'evet' derecesinde salladığımda kalkmama yardım etti. Nerden çıkardığını bilmediğim su şişesini bana uzattı. İçip içmemek konusunda kararsızdım. Ne kadar bana yardım etmiş olsa da Corentine güvenmiyordum. En azından şimdilik.

Su şişesinin kapağını açarak suyu elime doldurdum. Avuçlarımdaki suyu yüzüme çarparken yere akan su kanlıydı. Çenem ve burnum sızlıyordu. Gözlerim daha iyiydi. Hermiayı hatırlayınca hemen etrafıma bakarak onu aradım. Yatırdığım yerde duruyordu. Su şişesini Corentine uzatarak Hermia'nın yanına ilerledim. Yere çökerek Hermiayı uyandırmaya çalıştım ama uyanmadı. Corentine yardım istercesine baktığımda yanıma gelerek Hermiayı kucakladı. Yerden kalkarken 'eve gidiyorsunuz' demişti.

Eve gidemezdik. Diğerleri öğrenirse kızabilirlerdi. Ayrıca Hermiaya söz vermiştim. Bu olayı öğrenmeyeceklerdi. Corentini durdurarak 'eve gidemeyiz' demiştim. Anlamadığını ifade edercesine tek kaşını kaldırdı.

"Diğerlerinin haberi olmamalı. Hermiaya söz verdim!"

"Yemin büyüsü mü yaptın?"

Neden her şeyi yemin büyüsüne bağlıyorlardı? Dost demek güven demekti. Ağzımdan çıkan sözü büyüye dökmeye gerek yoktu. Hermia benim dostumdu ve ben sözlü olsa bile sözümü tutacaktım.

"Hayır."

"Yani kuru bir söz öyle mi? Bunun ne önemi var ki?"

"Senin için bir önemi olmayabilir Corentin ama bizim için dostlukta yemin büyüsü olmasa bile verilen söz tutulur!"

ATALANTE | [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin